AV.HÜSEYİN ŞAHİN
Osmaniye Barosu-103
av_huseyinsahin@hotmail.com
GENEL OLARAK
Borçlunun, borcunu ödemekten kaçınması, aczi halinde olması veya muvazaalı işlemlerinden sonra alacağın tahsili açısından açılacak tasarrufun iptali davalarından veya açılacak alacak davalarından sonra da bazı tedbirler alma gereği ortaya çıkmaktadır.
Alacağın tahsili amacıyla açılan davalarda HMK m.389-399 daki eda amaçlı geçici hukuki himaye tedbirleri arasından belirleyerek uygulamak gerekir. Bu tedbirlerden ihtiyati tedbirler (HMK m.389-399) ve ihtiyati hacizler (İİK.m.257-268) en çok başvurulan yollardandır.[1]
İnceleme konumuz ise icra takibinden sonra açılan tasarrufun iptali ve alacak davası açıldıktan sonra mahkemeden talep edilen ihtiyati hacizlerin alınması, uygulanması ve hükümleri olacaktır.
Takipten sonra açılan alacak davaları ile tasarrufun iptali davalarını birbirinden ayrı tutmak gerekir. Alacak davası, bir eda davası olarak alacağın ilamlı olarak tahsili yolunu açarken tasarrufun iptali davası alacağın doğumundan sonra alacaklıya zarar vermek amacıyla yapılan devir edilen ve üçüncü kişi elinde bulunan mallar üzerine icra iflas hükümlerine dahil olmak üzere haczi koyarak alacağı tahsil imkanı veren bir imkan sağlamaktadır. Ancak yapılan tasarrufu tamamen iptal ederek borçlunun üzerine geçirmediği için tamamıyla bir iptal olmayıp tahsilden sonra maldan ortaya çıkan fazla değer üçüncü kişi üzerinde kalmaya devam edecektir.
Müeccel yani vadesi gelmemiş alacak için kural olarak ihtiyati haciz istenemez. (İİK.m.257/1) Vadesi gelmemiş bir alacaktan dolayı ihtiyati haciz istenebilmesi için, alacaklının alacağının vadesinde alabilmesinde ciddi tehlikeler bulunmakta ise ve bu duruma dair olayların varlığının ispatı yapılabiliyorsa, İİK. m.257/2 de sınırlı şekilde sayılmış bulunan hallerin varlığı dikkate alınarak ihtiyati haciz kararı verilebilmektedir.[2] İhtiyati haciz kararı verilmesi, vadesi gelmemiş olan alacakları muaccel hale getirir. (İİK.m.257, lll) Vadesi gelmemiş borçtan dolayı borçlunun mallarına haciz konulursa, borç yalnız o borçlu açısından muacceliyet kazanır. Buradaki borcun muacceliyeti durumu ihtiyati haciz kararı verilmesi ile değil, ihtiyati haczin icrası sebebiyledir. [3]
İhtiyati hacizle ilgili olan ve uygulamada önem taşıyan noktalardan biri de ihtiyati haczin bir icra takip işlemi niteliğinde olup olmadığıdır. İcra takip işlemleri icra organları tarafından yapılıp, alacaklıyı hakkına kavuşturma yolunda amaca yaklaştıran ve borçlunun şikayet hakkına imkan veren ve bu şikayet ve itiraz hakkını kullanmaması halinde aleyhine kesin sonuçlar doğuran, cebri icranın alacaklı lehine ilerlemesini sağlayan işlemlerdir.[4] İhtiyati haczin bir icra takip işlemi olduğu yönünde de görüşler bulunmaktadır. Bunun karşı görüşünde olanlarca ihtiyati haczin dar ve teknik anlamda bir icra takip işlemi sayılmayacağı belirtilmektedir. İhtiyati haciz, asıl cebri icra işlemine yardımcı olan, ona güvence sağlayan nitelikte bir kurum olup bunun ötesinde bizzat icra takip işlemine dönüşmeye elverişli bir icra çeşididir.[5]
İhtiyati haciz icra takip işlemi olarak görüldüğünde; zamanaşımını keser. Ancak doktrinde görüş birliği yoktur. Eda davası[6] açıldığında zamanaşımını kesen anı belirlemek gerekir. Alacaklının icra takibine devam etmesi zamanaşımının kesilmesi için yeterlidir. İhtiyati haciz takip işlemi olarak görülürse zamanaşımını keseceğini de kabul etmek gerekir. Özellikle eda davası açıldıktan sonra alınan ihtiyati haczin infazı sonrası mahkemece verilecek kararın infaz doyasına sunulması için belirlenen[7] hükme göre zamanaşımını kesen bir işlem olarak kabul etmek gerekir. İhtiyati hacze karar verilmesi, öğretide zamanaşımını kesen bir sebep olarak kabul edilmektedir.[8] ( 6098 s. TBK m.154/2) Ancak Yargıtay bu görüşte değildir.[9]
Borçlu hakkında icranın talikine karar verilmişse ve borçluya konkordato mühleti verilmişse, o borçluya karşı takip işlemi yapılamaz. İhtiyati haciz bir icra takip işlemi olarak kabul edilirse, tatil ve talik süreleri içinde ihtiyati haciz kararı alınamaz ve uygulanamaz.[10] Yargıtay, konkordato halinde önceki görüşünden dönerek ihtiyati haciz kararının uygulanabileceğini belirtmiştir.[11]
İhtiyati haczi aşamasında, satış isteme süresi işlemez ve alacaklı hacizli malın satışını isteyemez. Bu kuralın istisnası, İİK m.108,ll’de belirtilmektedir. İhtiyaten haczedilen mallar (kıymeti süratle düşen veyahut muhafazası masraflı olan mal bulunması durumunda) satılabilir.[12]
İhtiyati haczine karar verilen şey üzerinde, borçlunun tasarruf yetkisi kısıtlanır.(İİK 261,ll’nin yollama yaptığı m.86 ve 91’e bkz) ve haczedilen şey üçüncü kişi yedinde ise, bu kişi haczedilen şeyi, borçluya veya başka birine veremez.
Takipten sonra açılacak alacak davası ile tasarrufun iptaline dair kararların infazı ve hükümleri ile hükümlerinde de farklılıklar vardır.
Elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı, iflas dairesi ya da iflas idaresinin yetki verdiği alacaklılar İİK.m.278,279 ve 280 hükümlerinde yazılı tasarrufların iptali amacıyla dava açabilirler. Tasarrufun iptali davalarında yargılama usulünü düzenleyen İİK.’nın 281.maddesinde bir ihtiyati haciz sebebi kabul edilmiştir. Hükme göre davacının talebine göre hakim ihtiyati haciz kararı verebilir. İhtiyati haciz kararı verip vermeme konusunda hakim takdir hakkını kullanacaktır. Hakim teminat gösterilmesini isteyebilir. 6100 sayılı HMK m.87 hükmünde nelerin teminat olacağı düzenlenmiştir.[13]
Tasarrufun iptali davaların sadece iptale tabi tasarrufun konusu olan mala ihtiyati haciz konulabilir. İptal davasına konu mal yada mallar lehine tasarruf yapılan kişi tarafından elden çıkarılmışsa ve iptal davası mal yerine geçen değere yönelik olarak açılmışsa, üçüncü kişinin diğer mal ve alacaklarına ihtiyati haciz konulabilir.
Tasarrufun iptali davalarında uygulanacak geçici hukuki himaye tedbiri ihtiyati hacizdir. Uygulamada ihtiyati tedbir veya ihtiyati tedbir gibi ihtiyati haciz ya da ihtiyati haciz gibi ihtiyati tedbir kararları verildiği görülmektedir. İİK.m.281 hükmünde açıkça ihtiyati hacizden söz edildiğine göre iptal davasına konu mala sadece ihtiyati haciz konulabilir.[14]
Tazminat veya alacak davalarında da ihtiyati tedbir yerine ihtiyati haciz konulmalıdır. İhtiyati haczin para ve teminat alacakları için uygulanan bir geçici hukuki koruma önlemi olduğu konusunda şüphe yoktur. Zarar görenlerin yada alacaklıların borçlu yada karşı tarafın mal varlığı üzerinde hak iddiası dinlenmez. Bunun yerine para alacağının güvence altına alınması gerekmektedir. Bu nedenle tazminat yada tazminata benzer alacak davalarında ihtiyati haciz kararı almak ihtiyati haciz kurumunun amacına uygun bir uygulama olur.[15]
Tazminat, alacak yada tasarrufun iptali davalarında ihtiyati tedbir kararı alınması sadece dava açma hakkı verir. Ancak ihtiyati haciz kararı almak suretiyle hem dava açma hem de ihtiyati haczi uygulatmak suretiyle malların haczini yaparak alacağı başka alacaklılar karşısında garantiye almak mümkün olacaktır. Bu yüzden son yıllarda ihtiyati tedbirle ihtiyati haciz arasında yer aldığı söylenen bu tür geçici hukuki himaye tedbirleri tam yerini buldu ve bunların ihtiyati haciz niteliğine sahip olduğu belirtilmiş oldu.[16]
İCRA İFLAS KANUNUNDA İHTİYATİ HACİZ KARARI VE HÜKÜMLERİ
2004 Sayılı İcra İflas Kanunu On birinci bapta İptal davaları düzenlenmiştir. Yasanın 281. maddesi ; (Değişik: 538 – 18.2.1965 / m.116) Mahkeme, iptal davalarını basit yargılama usulü ile görüp hükme bağlar ve bu davalara müteallik ihtilâfları hal ve şartları göz önünde tutarak serbestçe takdir ve halleder.
Hâkim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tâyin olunur. Şu kadar ki, davanın elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taallûku halinde, teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez.
İhtiyati kararı verilirken dikkat edilmesi gereken husus, alacağın yazılı delille ispatı değil, alacağın varlığı konusunda hakime kanaat verecek delillerin sunulmasıdır. Hakim, taraflar arasındaki ilişkiye, alacağı doğuran sebebin şekline ve niteliğine göre ibraz edilen delilleri değerlendirerek alacağın varlığı hakkında kanaat edinmeye çalışacak, bu kanaate vardığı takdirde İİK. ndaki diğer şartlar da mevcut ise ihtiyati haciz talebini kabul edecektir.[17]
Davalılardan herhangi biri davacının alacağını ödediği takdirde, dava reddolunur. Bu halde hâkim duruma göre her birini masrafla ilzam veya bu masrafı aralarında takdir ettiği surette taksim eder. Şeklinde düzenlenmiştir.
Tasarrufun iptali davasının yargılaması sırasında alacaklının talebi üzerine mahkemece tedbir niteliğinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği yasanın metninden açıkça anlaşılmaktadır.
İİK. nun 281/2. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olduğu yasanın metninden anlaşılmakta ise de uygulamada pek sık rastlanmayan bu durumun uygulamasında sorunlar ortaya çıkmaktadır. İİK. nun 283/1. maddesine göre tasarrufun iptali davası sabit olduğu takdirde alacaklı tasarrufa konu mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini elde eder. Davanın konusu taşınmaz ise, üçüncü kişi üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmaksızın taşınmazın satış ve haczi istenebilir. İİK. nun 281/2. maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararından sonra ilgili tasarrufun iptali davası kabulle sonuçlandığı takdirde alacaklı ayrıca bir icra takibi başlatmasına gerek olmadan iptal davası açılmadan önce başlatılan icra takibinden alacağını tahsil edeceğinden, bu ihtiyati haciz kararı İİK. nun 257 vd. maddelerinde yer alan ihtiyati haciz kararlarından farklıdır. İİK. nun 257 vd. maddelerine göre alınan ihtiyati haciz kararları sonrası dava alacaklı lehine sonuçlandığı takdirde, İİK. nun 264/3. maddesine göre alacaklının bir ay içerisinde takip talebinde bulunma zorunluluğu vardır.
Bilindiği gibi İhtiyati haciz İİK 257–268 maddeleri arasında düzenlenir. İhtiyati haciz hizmet akdine bağlı (kuruluş, işleyiş, sona eriş hak ve borçlar vb yönleriyle) bir sorun, hizmet akdini ilgilendiren edimlerle alakalı da değildir. İcra İflas Kanunu, İş Mahkemelerine görev vermemiştir. Ancak Yargıtay, İş Mahkemesinde devam eden para alacağı davalarında veya İş mahkemesi kararı için ihtiyati haciz alınacaksa bunun yine İş Mahkemesinden istenmesi gerektiğini belirtmektedir. İş mahkemelerinden ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz almak için şüpheyi kanıtlayacak durumların belgelenmesi aranmaktadır. Şirketin veya tacirin icra takiplerine maruz kalması, protesto edilmesi, hileli işlemlerle mallarını kaçırma ve devretme girişimleri sergilemesi gibi hususların belgeleriyle mahkemeye sunulması gerekmektedir. Bu alanda Medeni Kanun 6 ncı maddesindeki, yani “herkes iddiasını ispatla yükümlüdür” kuralı geçerlidir. İhtiyati tedbir kararı almak için dava açmadan da İş Mahkemesine müracaat edilebilir. Bu halde talebimiz “Değişik İş” olarak kayda alınır. Bu şekilde yapılan müracaattan ve alınan ihtiyati tedbir kararından itibaren 10 gün içerisinde esas dava açılmalıdır. Aksi takdirde tedbir kararı düşer.[18]
Tasarrufun iptali davalarında verilen ihtiyati haciz kararı sonrası dava kabulle sonuçlandığı takdirde, alacaklı tarafından başlatılacak bir icra takibi olmadığı gözden kaçırılarak, dava konusu taşınmaz üzerine konulan ihtiyati haczin kararın kesinleşmesine kadar devamına şeklinde hüküm oluşturulması doğru olmayacaktır.
Paylaşıma konu taşınmazlarla ilgili olarak açılan tasarrufun iptali davası sırasında konulan ihtiyati haciz miktarına, satış tarihine kadar asıl alacağa yürütülecek faiz eklenerek, sıra cetvelinde buna göre pay ayrılması gerektiği gözetilmelidir.
Tasarrufun iptali davası açılmasından sonra alınan ihtiyati haciz kararının on gün içinde icrasının istenmesi gerekir. İcra sağlanır ve bundan sonra, ihtiyati haciz kararı dava sonuna kadar devam eder. İhtiyati haczin akibeti, bu davanın neticesine göre belirlenir. Alacaklı davasında haksız çıkarsa ihtiyati haczi hükümsüz kalır. (İİK.m.264,lV); alacaklı davasında haklı çıkarsa, Asliye Hukuk Mahkemesi’nde kararın tebliğ tarihinden itibaren alacaklının bir ay içinde ilamlı icra takibinde bulunması gerekir, aksi halde ihtiyati haciz hükümsüz hale gelir. (İİK.m.264,lll-lV; bu hükümlerin diğer sonuçları burası için de geçerlidir.)
İİK. m.264:(Değişik: 538 – 18.2.1965 / m.104) Dava açılmadan veya icra takibine başlanmadan evvel ihtiyati haciz yaptırmış olan alacaklı, haczin tatbikinden, haciz gıyabında yapılmışsa haciz zabıt varakasının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ya takip talebinde (Haciz veya iflâs) bulunmaya veya dava açmaya mecburdur.
İcra takibinde, borçlu ödeme emrine itiraz ederse bu itiraz hemen alacaklıya tebliğ olunur. Alacaklı, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemeye veya mahkemede dava açmaya mecburdur. İcra mahkemesi, itirazın kaldırılması talebini reddederse alacaklının kararın tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dava açması lâzımdır.
İhtiyati haciz, alacak davasının mahkemede görüldüğü sırada konulmuş veya alacaklı birinci fıkraya göre mahkemede dava açmış ise, esas hakkında verilecek hükmün sulh mahkemelerinde tefhim ve asliye mahkemelerinde tebliğinden itibaren bir ay içinde alacaklı takip talebinde bulunmaya mecburdur. (Değişik 3. fıkra: 4949 – 17.7.2003 / m.62)İhtiyati haciz, alacak davasının mahkemede görüldüğü sırada konulmuş veya alacaklı birinci fıkraya göre mahkemede dava açmış ise,esas hakkında verilecek hükmün mahkemece tebliğinden itibaren bir ay içinde alacaklı takip talebinde bulunmaya mecburdur.[19]
Alacaklı bu müddetleri geçirir veya davasından yahut takip talebinden vazgeçerse veya takip talebi kanuni müddetlerin geçmesiyle düşerse veya dava dosyası muameleden kaldırılıp da bir ay içinde dava yenilenmezse veya davasında haksız çıkarsa ihtiyatî haciz hükümsüz kalır ve alâkadarlar isterse lâzım gelenlere bildirilir.
Borçlu müddeti içinde ödeme emrine itiraz etmez veya itirazı icra mahkemesince kesin olarak kaldırılır veya mahkemece iptal edilirse, ihtiyatî haciz kendiliğinden icrai hacze inkılâbeder. hükmü uygulanmaktadır.[20]
Alacaklının 10 gün içinde ihtiyati haciz kararının icrasını istemesi üzerine, yetkili icra dairesi, ihtiyati haciz kararında gösterilen veya borçluya ait olan hak ve alacakları ihtiyaten haczederler. Bu ihtiyati haczin infazında İİK genel hükümlerine( m.77-99) göre gerçekleştirilir.(m.261,II)
İhtiyati haczin uygulanması sırasında icra dairesinin işlemlerine karşı icra mahkemesine şikayette bulunulması gerekir. Tasarrufun iptali davasında ve eda davasında alınan ihtiyati haciz kararı da teknik anlamda bir ihtiyati haciz kararı olup, icrasına dair işlemlerle ilgili şikayetler icra mahkemesince incelenmektedir.[21]
İHTİYATİ HACİZ KARARINA İTİRAZ (İİK.m.265)
Madde 265 in “İhtiyati Haciz Kararına İtiraz” şeklinde olan başlığı, 30.7.2003 tarih ve 25184 sayılı R.G.’de yayımlanan, 17.7.2003 tarih ve 4949 sayılı Kanunun 63. maddesi hükmü gereğince değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
İİK.m.265 İhtiyatî haciz kararı temyiz edilemez. Ancak, borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. ;(Değişik: 538 – 18.2.1965 / m.105) (Değişik 1. fıkra: 4949 – 17.7.2003 / m.63) Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.
(Ek 2. fıkra: 4949 – 17.7.2003 / m.63) Menfaati ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir.
Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikât yaparak itirazı kabul veya reddeder.
İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı vârit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir.
(Ek son fıkra: 4949 – 17.7.2003 / m.63) İtiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Yargıtay bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. Temyiz, ihtiyati haciz kararının uygulanmasını durdurmaz. (Değişik 5. fıkra: 5311 – 2.3.2005 / m.17 – Yürürlük m.30) İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyati haciz kararının icrasını durdurmaz.
Şeklinde düzenleme yapılmıştır. Değişiklikten önceki yasada Temyiz yolu kapalı iken İİK madde 258 ‘de yapılan ‘Değişik 3. fıkra: 5311 – 2.3.2005 / m.16 – Yürürlük m.30)İhtiyati haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.’şeklindeki değişiklikle temyiz yoluna başvurulabileceği şeklinde düzenleme getirilmiş olup bu durumda istinaf mahkemelerinin uygulamaya başlamamaları nedeniyle buradaki düzenlemeyi temyiz olarak anlamak gerekir.
Ancak itiraz sebepleri sayılmış olup inceleme ve itirazlar bu sebepler üzerinden yapılacaktır.
Borçlu, kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı, yedi gün içinde ihtiyati haczi veren mahkemeye başvurarak itiraz edebilir. Bu yedi günlük sürenin başlangıcı, kendi huzuruyla yapılan hacizlerde ihtiyati haczin uygulanması (tatbiki, icrası, infazı) kendisinin yokluğunda yapılan ihtiyati hacizlerde ise ihtiyati haciz tutanağının kendisine tebliği (İİK.m.262,ll ) tarihidir. Ancak, iptal davası açıldıktan sonra verilen ihtiyati haczi kararları davada taraf olanlar dinlendikten sonra verildiği ve ara kararı şeklinde olduğu, ihtiyati tedbir benzeri işlem olduğundan itiraz yoluna başvurmada sadece teminata ve icrasına yönelik itirazlar ileri sürülebilir. Mahkemenin yetkisi konusu çözüldükten ve esasa girildikten sonra alınan ihtiyati haczi kararlarında yetki itirazında bulunulması mümkün olmaz. Asıl kararla birlikte temyiz sebeplerinin ileri sürülmesi mümkündür.
İHTİYATİ HACZİN TEMİNAT KARŞILIĞINDA KALDIRILMASI
İhtiyati haczi kararının teminat karşılığında kaldırılabilmesi mümkündür. İİK.m.266’e göre ‘(Değişik: 538 – 18.2.1965 / m.106) Borçlu, para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya esham yahut tahvilât depo etmek veya taşınmaz rehin yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartı ile ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden isteyebilir. Takibe başlandıktan sonra bu yetki, icra mahkemesine geçer.’ düzenleme yapılmış bulunmakta ise de İİK m. 266/1 ile İİK.m.263 ‘ü birbirine karıştırmamak gerekir.
Dava sırasında alınan ihtiyati haczi kararlarında da teminat karşılığında haczin kaldırılması mümkün ise de iptal davası açıldığında kesinleşmiş bir takip bulunması , alacağın borçlunun mallarından karşılanamaması, aczi hali ve bunların sonunda yasada belirlenen süreler içersinde iptal edilebilir tasarruflar üzerinden tahsil imkanı yolu açılmış bulunduğundan esas alınacak teminatın dava değeri üzerinden hesap edilmesi ve borçlunun aciz hali de dikkate alınarak teminatın ise malı elinde bulunduran davalı ve malı kendisi dışında başkasına devreden kişilerin teminat karşılığında haczin kaldırılmasının mümkün olduğu düşünülmelidir. Çünkü iptal davası sonunda verilen karar malın devrini tümü ile iptal etmemekte ve alacak kadar üzerine haciz konulması ve alacağın bu şekilde tahsiline imkan sağlamaktadır. Bu yönüyle borçlunun İİK madde 266 hükmünden yararlanması mümkün bulunmamaktadır.
İİK madde 263 hükmünün açılan iptal davası içerisinde alınmış olan İİK madde 281/2 gereği işlem gören ihtiyati hacizlerde uygulanması gerekir. İİK madde 266 da sadece borçluya bir hak tanındığı metinden anlaşılmasına karşın İİK madde 263 hükmünde açıkça görüleceği üzere teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılması hali üçüncü kişiye tanınmış bir hak olarak görülmektedir. İİK madde 263;(Değişik: 538 – 18.2.1965 / m.103) Haczolunan mallar istenildiği zaman para veya ayın olarak verilmek ve bu hususu temin için malların kıymetleri depo edilmek veya icra müdürü tarafından kabul edilecek esham ve tahvilât veya taşınır ve taşınmaz rehin veya muteber bir banka kefaleti gösterilmek şartiyle borçluya ve mal üçüncü şahıs elinde haczolunmuşsa bir taahhüt senedi alınarak bu şahısa bırakılabilir. İstenilecek teminat her halde borç ve masraf tutarını geçemez. şeklinde bulunduğuna ve miktarı da belirlendiğine göre dava sırasında alına ihtiyati hacizlerin infazından sonraki kaldırma taleplerine en uygun hüküm m.263 hükmüdür.
İhtiyaten haczedilen mal üzerindeki haczin teminat karşılığında kaldırılması talep edilebilir. Ancak ihtiyaten haczedilen mal alacağı karşılayacak miktarda ise malın tamamı kadar teminat yatırılması gerekmektedir. Ancak malın değeri alacaktan fazla ise alacak miktarı üzerinden teminat yatırılması gerekmektedir. Bu durumda ihtiyaten haczedilen mal yerine yatırılan teminat haczedilmiş bulunmaktadır.[22]
İİK.MADDE 281/ll HÜKMÜNE DAYALI İHTİYATİ HACZİN İNFAZI
İİK. madde 281/ll gereği alınan İhtiyati haciz kararlarından önce kesinleşmiş bir takip vardır.
Kesinleşen takip sırasında borçlunun alacağı karşılayacak malının bulunmaması ve aciz hali ile ilgili karar alınarak İİK. madde 277 ve devamına göre tasarruflarının iptali ile alacakların bu mallardan karşılanması yoluna başvurulmaktadır. Buna göre açılan iptal davasının yargılaması devam ederken alınan ihtiyati haczi kararları on gün içerisinde takip dosyasına sunularak icrası talep edilir. Talep gereği haczi icrası sağlanır ve bundan sonra , ihtiyati haciz kararı dava sonuna kadar devam eder. İhtiyati haczin akibeti, bu davanın neticesine göre belirlenir. Alacaklı davasında haklı çıkarak tasarrufların iptali ile alacağı kadar haciz konulmasına yetki verildiğinde, Asliye Hukuk Mahkemesinde tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde ilamlı icra takibinde bulunması gerekir. Ancak kesinleşmiş bir icra takibi varsa ilam dosyasına sunularak bu dosya üzerinden takibe devam edilmesinde bir engel yoktur. Tasarrufun iptaline dair kararların infazı için kesinleşmesi gerekmediğinden süresi içerisinde ihtiyati hacizle birlikte eğer süresi geçip haciz düşmüşse ilam gereği malların haczi ile alacağı bu mallar üzerinden tahsili sağlanır.
Tasarrufun iptali davasının kabulle sonuçlanması halinde, alacaklı tarafından başlatılacak bir icra takibi olamayacağından ,’dava konusu taşınmazlar üzerine konmuş olan ihtiyati haczin (ihtiyati tedbirin) kararın kesinleşmesine ( yada ;kararın kesinleşmesinden bir ay sonrasına ) kadar devamına karar verilemeyeceği yönünden Yargıtay kararları mevcuttur.
Tasarrufun iptali davası sırasında alınan ihtiyati haczin de davanın kazanılması ve İİK .100/1 maddesindeki şartların gerçekleşmesi halinde ,diğer hacze iştirak hakkı vereceği usul ve yasaya uygundur.
Tasarrufun iptali davası içinde, davacı tarafından talep edilmek koşuluyla, iptale tabi tasarrufa konu olan mal üzerinde ihtiyati haciz konulabileceği (İİK m.281/ll), yasada düzenlenmiştir. Bu hükme göre düzenlenen ihtiyati haczin İİK.’nun 257 ve devamındaki ihtiyati hacizden farklı olduğu , İİK. Madde 281/ll maddesi kapsamındaki ihtiyati haczin dayanağı olan ilamı bir aylık süre içinde icra dairesine ibraz etmesinin zorunlu bulunmadığı ve İİK madde 264/lll hükmünün burada uygulanmayacağı bilinmelidir.
İcra İflas Kanunu’nun 281/ll. maddesi, tasarrufun iptali davası içinde davacı tarafından talep edilmek koşuluyla, iptale tabi tasarrufa konu mal üzerinde ihtiyaten haczi konulabileceğini kabul etmiştir. Burada düzenlenen ihtiyati haciz, İİK’nun 257 ve devamı maddelerindeki ihtiyati hacizden farklıdır. Özellikle davacı yanın açtığı tasarrufun iptali davasının aynı yasanın 264.maddesindeki ‘alacak davası’ niteliğinde olmadığı da düşünülerek ,davacı yanın 281/ll .maddesi kapsamındaki ihtiyati haczin dayanağı olan ilamın bir aylık süre içinde ibrazı konusunda bir yükümlülük altında bırakılması doğru değildir.
Tasarrufun iptali davalarının birden fazla açılması halinde ise hacze iştirak sorununun İİK. Madde 268 ve 100. maddelerine göre çözümlenmesi gerekeceği, İİK.’nun 281. maddesi uyarınca uygulanan ihtiyati haczin, iptal davasının kabulü ile kesin hacze dönüşeceği kabul edilmektedir.
Tasarrufun iptali davalarının birden fazla açılması halinde iştirak sorunu , İİK.nun 268 ve 100 .maddelerine göre çözümlenmelidir.İİK nun 281.maddesi uyarınca uygulanan ihtiyati haciz ,tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüşür. Tasarrufun iptali davalarında verilen ihtiyati hacizlerin hacze iştiraki İİK. madde 268 e göre belirlenir. Ancak bu hükme göre iştirakin mümkün olmaması halinde, tasarrufun iptali davası aciz vesikasına dayanacağından , İİK.nun 100/1.maddesine göre de iştirak sağlanmalıdır.
İHTİYATİ HACİZ KARARININ İCRASI (İİK m.261-262)
Alacaklı, ihtiyati haczi kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde, kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden kararın icrasını (infazını) istemeye mecburdur; aksi halde, ihtiyati haczi kararı kendiliğinden kalkar. (İİK.261,l)
Önemli olan, ihtiyati haczi kararının ne zaman icra edileceği değil, on gün içinde yetkili icra dairesine başvurmuş olmalarıdır; icranın on günden sonra yapılması, alacaklıya ait bir husus olmadığından, ihtiyati haczin bu sebeple kendiliğinden kalkması söz konusu olmaz.
İhtiyati haczi kararının uygulanmasının engellenmesi yolunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi doğru olmaz. Çünkü, bir mahkemenin ihtiyati haczi kararı, başka bir mahkemenin ihtiyati tedbir kararıyla kaldırılamamalıdır. Kaldı ki, ihtiyati haczi kararı doğru değilse, borçlunun İİK. madde 265 şartlarının gerçekleşmesi halinde ihtiyati hacze itiraz imkanı vardır.
İcra dairesi görevlisinin, ihtiyati haczi uygularken kanuna aykırı işlemlerine karşı, icra hukuk mahkemesinde şikayet yoluyla değil, ihtiyati haciz kararını veren mahkemeye başvurulur.
İhtiyati haczin icrası için yetkili icra dairesini kanun (İİK m.261) çok açık bir şekilde belirlemiştir. ‘kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesi’. Bu yetki kesin yetkidir. Yetkili icra dairesi, haczedilecek olan şeyin, kendi yargı çevresi dışında olması halinde, o yer icra dairesini istinabe eder.
İhtiyati haczi kararları, İİK m.79’dan 99. maddelerdeki haczin ne şekilde yapılacağına ilişkin hükümlere göre icra edilir. (İİK.m.261,ll) Özetle, icra dairesi üç gün içinde ihtiyati haczi uygular. (İİK.m.261,ll); icra dairesi ihtiyati haczi sırasında da her türlü yetkisini kullanır. (İİK.m.80,81); haczi tamamen veya kısmen caiz olmayan şeyler, ihtiyaten de haczedilemez. (İİK.m.82,83,83 a,83 b,83 c,84); menkul ve gayrimenkul mallar da usule göre ihtiyaten haczedilir. (İİK.m.85-86); haczi yapan görevli ihtiyaten haczettiği malın değerini takdir eder veya bilirkişiye ettirir. (İİK m.87); haczedilen mallar üzerinde gerekli muhafaza tedbirleri alınır. (İİK.m.88); alacaklar ve üçüncü kişi elinde haczedilen mallar hakkında haczi (İİK.m.89) ihbarnameleri gönderilir; diğer haklar için yasal işlemler uygulanır.
(İİK.m.90); gayrimenkul haczi ile ilgili hükümler burada da aynen geçerlidir. (İİK.m.91-92); ihtiyaten haczedilen malların mahsulleri toplanır, gereken yapılır. (İİK.m.93); iştirak halinde tasarruf edilen bir mal varsa, gerekli tedbirler alınır, işlemler ifa edilir. (İİK.m.94); ihtiyaten haczedilen malların muhafazası, idaresi ve işletilmesi giderleri alacaklı tarafından peşin ödenir. (İİK.m.95); ihtiyaten haczedilecek olan mal üzerinde istihkak iddiasının ortaya çıkması halinde İİK. m. 96-98, malın üçüncü kişinin elinde bulunması durumunda ise İİK.m.99’a göre istihkak davalarına ilişkin hükümler uygulanır.
Tasarrufun iptali davasında borçlunun aciz haldeyken devrettiği mal ve haklar üzerinde konulacak hacizlerin sadece o mallara uygulanacak olması dikkatten kaçmamalıdır. Ancak bu mallar borçlunun elinde olmaması sebebiyle paraya çevrilmesi halinde alacaktan fazla çıkan değer davalı üçüncü kişiye devredilir.
İHTİYATİ HACZİN İCRASI SIRASINDA TUTANAK DÜZENLENMESİ
İhtiyati haczi icra eden icra dairesi görevlisi, bir tutanak düzenler ve bu tutanakta, haczolunan şeyler ve kıymetleri gösterilir ve derhal icra dairesine verilir. (İİK.m.262,l) İcra dairesi, ihtiyati haczi tutanağının birer suretini üç gün içinde haczi sırasında hazır bulunmayan alacaklı ve borçluya ve gereğinde üçüncü kişiye tebliğ eder.(İİK.m.261,ll)
Kanun (İİK m.262),ihtiyati haczi tutanağı hakkında başkaca bir hüküm içermemektedir. İhtiyati haczi tutanağının da, haciz tutanağı (İİK.m.102,l) gibi düzenlenmesi uygun olur. Buna göre, ihtiyati haczi tutanağında, ihtiyati haczi kararı lehdarının ve karşı tarafın ad ve soyadları, alacağın miktarı, ihtiyati haczin hangi gün ve saatte yapıldığı, ihtiyaten haczedilen mallar ve takdir edilen kıymetleri ve varsa üçüncü kişilerin iddia ve beyanları (İİK m.96-99) yazılır ve ihtiyati haczi yerine getiren icra dairesi görevlisi ve ilgililer tarafından imzalanır. Kanuna (İİK.m.102,ll) göre, haczi talep edilen mal gayrimenkul mal ise ( kayden haciz müzekkeresi dışında) mahallinde düzenlenecek tutanakta, gayrimenkulun çeşidi, niteliği, hudutları, ve diğer vasıfları da, tutanağa yazılır. Ancak uygulamada, hacizde de ihtiyati hacizde de, tapu dairesine bildirim dışında, mahallinde herhangi bir tutanak düzenlenmemektedir.
İhtiyati haczi tutanağı da, hiç mal bulunmaması halinde, aczi belgesi hükmündedir.
İhtiyati haczi tutanağına, ayrıca borçlunun borcu kabul edip etmediği de yazılıdır ve bu yoldaki beyanı altına borçlunun imzası da alınır. İhtiyati haczi tutanağındaki borçlunun veya üçüncü kişilerin yaptıkları beyanları, daha sonra kabul etmemeleri nedeniyle, tutanaktaki ifadelerin ve bu arada esas olarak borçlunun ikrarının geçerli olup olmadığı hakkında farklı görüşler vardır. Ancak İcra tutanaklarının aksi sabit oluncaya kadar geçerli olacağı yolundaki hüküm (İİK.m.8,ll) çerçevesinde hareket edilerek, konuya açıklık getirilmelidir.
İHTİYATİ HACZİN KESİN HACZE İŞTİRAKİ USULÜ
İİK m. 268 hükmünde iştirak yönünden İİK m. 100 atıf yapılmıştır. Bu durumda iştirak usulünde 100. Madde hükümleri uygulanacaktır. İİK m.100 hükmüne göre hacze iştirak isteminin satılan malın tutarının icra veznesine girmesine kadar yapılması gerekmektedir. Bu durumda haciz isteme yetkileri bulunan yani takipleri bu aşamaya gelmiş alacaklılar iştirak talebinde bulunabilirler. İİK.m.268 hükmüne göre ihtiyati haczi infaz ettirmiş olan alacaklı yada davacı ayrıca iştirak talebinde bulunmayabilir.[23]
- İhtiyaten Haczedilen Malların Daha Sonra Kesin Olarak Haczedilmesi:
İhtiyaten haczedilen mallar, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden önce bu alacaklı tarafından haczedilirse, ihtiyati haciz sahibi alacaklı bu hacze 100.maddedeki şartlar dairesinde kendiliğinden ve muvakkaten iştirak eder.(İİK m.268) Burada belirtilen iştirak edilecek olan haciz kesin hacizdir.
İhtiyati haczin ilk hacze iştiraki için satış bedelinin icra veznesine girmesine kadar veya sıra cetveli düzenlendiği tarihe kadar kesin hacze dönüşmesi gerekmez. Sıra cetveli düzenlenirken iştirak şartları mevcut ise ihtiyati haciz sahibine pay ayrılır.(İİK.m.138/son)[24]
- b. Birden Fazla Uygulanan İhtiyati Hacizlerde Hacze İştirak:
Birden fazla ihtiyati haciz sahibi aynı mala haciz uygulanmasını sağlamışlarsa önce ilk kesin hacze dönüşen ihtiyati haciz sahibi belirlenir. İlk haciz ilke kesinleşen haciz olarak belirlenir ve bu hacze iştirak edebilecek alacaklılar İİK.m.100,101,268 hükümlerine göre belirlenir.[25]
- Kesin olarak haczedilen malların daha sonra ihtiyaten haczedilmesi:
Kesin olarak haczedilen mallar daha sonra ihtiyaten haczedilirse İİK m.268 hükmündeki şartlar oluşmayacaktır.Bu durumda anılan yasa gereği muvakkaten iştirakten bahsetmek mümkün değildir.esin hacizden sonra yapılan ihtiyati haczin ,hacze iştirakinden söz edebilmek için ,ihtiyati haczin mahcuzların satış bedelininicra veznesine girmesinden önce kesin hacze dönüşmesi ve ihtiyati haciz sahibi alacaklının alacağının İİK.m 100 şartlarının araştırılması gerekecektir.Bu durumda satıştan birinci sıra alacaklısı alacağının karşılanması halinde kalan miktar üzerinde haciz devam eder.[26]
- İhtiyaten Haczedilen Malların Aynı Gün Kesin Olarak Haczedilmesi:
Uygulamada sicil kaydına şerh konularak yapılan haciz işlemlerinde, haciz saatinin belirlenmemesi halinde ortaya çıkan bir durum burada izah edilecektir. İİK m.268 hükmüne göre iştirakın oluşması için ihtiyati haczin icrai hacizden önce yapılmış olması gerektiğinden aynı anda uygulama söz konusu yapılmadığından bu durumda iştirakten söz etmek mümkün olmayacaktır. İhtiyati hacizle kesin haciz aynı gün uygulanmakla beraber, saat olarak icrai hacizden evvel uygulandığı tespit edilirse ve 100.maddedi belgelerden biri mevcutsa kesin hacze iştirak edecektir.[27]
- Aynı Gün Uygulanan İhtiyati Hacizlerin Farklı Günlerde Kesin Hacze Dönüşmesi:
Aynı gün uygulanan ihtiyati hacizlerden biri diğerinden sonra kesin hacze dönüşse bile, İİK. m. 268 hükmüne göre iştirak koşulları bulunmaktaysa iştirak edeceklerdir.
- Farklı Tarihlerde Uygulanan İhtiyati Hacizlerin Aynı Gün Kesin Hacze Dönüşmesi:
İİK.m.268 hükmüne göre ihtiyaten haczedilen mallar, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden önce bir diğer alacaklı tarafından haczedilirse iştirakten söz etmek mümkündür. Madde hükmü yorumlanarak, önceki haczin ihtiyati, sonrakinin kesin haciz olması gerekmektedir. Yani sonraki ihtiyati haczin önce kesin hacze dönüşmesi gerekmektedir. Ancak aynı tarihte uygulanan ihtiyati hacizler yine aynı tarihte kesinleşirse, her iki alacağın aynı dereceyi paylaşmaları ve satış bedelinin garameten taksimi gerekir. Yargıtayın bu konudaki kararlarında ise değişiklik bulunmaktadır.[28]
- İhtiyaten Haczedilen Malların Daha Sonra Rehnedilmesi:
İhtiyaten haczedilen malların ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden önce rehnedilirse satış bedeli İİK m.268 gereğince garameten paylaştırılması gerekmektedir. Yargıtayın bazı kararlarında ipotekli alacağın rüçhanlı olduğu yönündedir.[29]Ancak daha sonra bu kararından dönmüştür. Ancak ihtiyaten haciz konulup kesinleşmeden ipotek konulması halinde İİK.m.268 hükmünden kıyasen çıkarılacak sonuca göre ipotekli alacaklının iştiraki mümkün değildir. Çünkü rehnin hacze ve haczin rehne iştiraki diye bir düzenleme bulunmamaktadır. Borçlunun iradesi ile üçüncü kişi lehine ipotek tesis edildiğinde, taşınmaz üzerinde ihtiyati haciz varsa, bu taşınmazın bedelinden ihtiyati haciz karşılandıktan sonra kalan kısım üzerinden ipotek alacaklısının tatmini gerekir. İpotek alacaklısının bu ihtiyati haczi bilerek yaptığı işlem sebebiyle sonuçlarına katlanmalıdır.[30]
- İhtiyaten Haczedilen Alacağın İhtiyati Haciz Kesin Hacze Dönüşmeden Temlik Edilmesi:
Borçlunun alacağına konulan ihtiyati hacizle borçlunun bu alacak üzerindeki tasarruf hakkı kısıtlanmaktadır. İhtiyati hacizle tasarruf hakkı kısıtlandığından temlik ederek tasarruf etmesi halinde de ihtiyati haciz sahibine öncelik verilmektedir.[31]
- İhtiyaten Haczedilen Malların Daha Sonra Kamu Alacağından Dolayı Haczedilmesi:
Önceden tartışmalı olsa da İİK nun 4949 sayılı Kanunla değişiklik yapılan 268 maddesine göre ihtiyaten haczedilen mallar, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden önce haczedilirse iştirak edecek olduğundan kamu alacağından dolayı yapılan hacze de iştirak edecektir. Ancak 100.maddede sayılan belgelerin bulunmaması halinde kamu alacağından dolayı yapılan hacze iştirak edemeyecektir.
- Tasarrufun İptali Davalarında Verilen İhtiyati Hacizlerde Hacze İştirak Sorunu:
İİK m.281/II hükmüne göre ‘Hâkim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tâyin olunur. Şu kadar ki, davanın elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taallûku halinde, teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez.’
Hükümde görüleceği üzere tasarrufun iptali davasında malın elden çıkarılması durumunda yerine geçen değere yönelik, yani üçüncü kişinin şahsi sorumluluğunun bulunduğu tazminat davalarında teminat gösterilmeksizin ihtiyati haciz kararı verileceği belirtilmektedir. Burada İİK m.264 hükmü uygulanacak ve 268 hükmüne göre hacze iştirak edecektir.
İİK m.281/II hükmüne göre I. cümlede işaret edilen tasarrufun konusu mallar hakkında verilen ihtiyati haciz talebi kişilere değil doğrudan objeye yöneliktir. Bu sebeple alacağın tahsilinin imkansız hale gelmemesi için alınan bir karar hükmündedir.
Tasarrufun iptali davası ile ilgili olarak alınan ihtiyati haciz kararlarının dava açılmadan alınması halinde belli süre ( 7 gün) içinde dava açılması gerekir.Ancak dava açıldıktan sonra alınması halinde ise 10 gün içinde infazı sağlanmalı ve karar alındıktan sonra 1 ay içinde ilam hükmü icra dosyasına sunularak tamamlayıcı işlemlerin yapılması gerekecektir.
İİK m.264/son hükmüne göre; davacı alacaklının iptal davası sabit olmakla İİK m.283/I hükmüne göre haciz isteme hakkını kazandığı anda ihtiyati haciz kesin ve icrai hacze dönüşmektedir.
Tasarrufun iptali ilamı, ilamda yazılı mallara haciz koyma olanağı sağlar. İİK m.281 ve devamı hükümleri sadece borçlunun mal varlığından çıkan malvarlığını yeniden alacaklıların cebri icra sahasına ithal eder, derece ve sıra ile ilgili herhangi bir hüküm içermez. Bu anlamda tasarrufun iptaline dair ilamların dava veya karar tarihlerinin birinin diğerinden önce olmasının da hacze iştirak bakımından herhangi bir önemi yoktur.[32]
KAYNAKLAR
- Baki Kuru-İcra Cilt 3,Sayfa 2510-2511
- Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 30.09.1966 tarih ve 21119 sayılı
genelgesi
- Ejder Yılmaz, Geçici Hukuki Himaye Tedbirleri Ankara 2001 Cilt 2
- Talih Uyar – Alper Uyar -Cüneyt Uyar Uyar , İcra İflas Hukukunda Tasarrufun İptali
Davaları , 3.Baskı
- Adnan Deynekli- Mustafa Saldırım, Öğretiden Ve Uygulamada İhtiyati Haciz,3.Baskı,
Turhan Kitabevi, Ankara 2011
- Evrim Erişir, Geçici Hukuki Korumanın Temelleri ve İhtiyati Tedbir Türleri, XII
Levha yayınları, İstanbul 2013
- Kazancı Mevzuat Ve İçtihat Bankası
- Sinerji Mevzuat Ve İçtihat Proğramı
[1] Evrim Erişir , Evrim Erişir, Geçici Hukuki Korumanın Temelleri ve İhtiyati Tedbir Türleri,XII Levha
yayınları, İstanbul 2013,s.527-533
[2] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım, Öğretide ve Uygulamada İhtiyati Haciz 6098 sayılı TBK ve 6100
sayılı HMK işlenmiş 3.baskı,Turhan Kitabevi,Ankara 2011,s.41
[3] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.43
[4] Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku,C.1 İstanbul 1988,s.137; Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.3
[5] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.4
[6] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2009/24195 K. 2010/6048 T. 16.3.2010; 2004/m. 106, 108/1: Hacizli
taşınır malların satış isteme süresi hacizden itibaren bir yıldır. Bu süre haczin kesinleşmesinden itibaren başlayacağından, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmedikçe bu süre işlemez. Somut olayda süresi içinde usule uygun satış talebi söz konusu olup, haciz düşmemiştir
[7] 2004 sayılı İİK. m.264/3; (Değişik 3. fıkra: 4949 – 17.7.2003 / m.62) İhtiyati haciz, alacak davasının
mahkemede görüldüğü sırada konulmuş veya alacaklı birinci fıkraya göre mahkemede dava açmış ise, esas hakkında verilecek hükmün mahkemece tebliğinden itibaren bir ay içinde alacaklı takip talebinde bulunmaya mecburdur.
[8] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.4
[9] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2008/12-25 K. 2008/3 T. 23.1.2008; 2004/m. 168, 170, 257, 264;
1086/m. 236: Dava, kambiyo senetlerine mahsus yolla yapılan takipte, imzaya itiraza ilişkindir. İhtiyati haciz, bir icra takip işlemi olmayıp asıl icra takip işlemine yardımcı olan, güvence sağlayan, bir nevi tedbir işlemidir. İhtiyati haciz kararının infazı sırasında borçlunun ikrarı, icra takibi ile birlikte doğacak olan itiraz ve dava hakkını ortadan kaldırmaz. Zira, hukuken itiraz olanağının elde edilmesinden önce, ihtiyati haciz kararının infazı sırasında yapılan ikrar ve buna bağlı kısmi ödeme ve ödeme taahhüdü, harici ikrar niteliğindedir. Harici ikrar; başka emare ve delillerle teyit edilmedikçe bağlayıcı değildir. Bu nedenle de ekindeki senet fotokopileri ile birlikte tebliğ edilen ödeme emri üzerine borçlu imzaya itiraz edebilir. Ödeme emrinin tebliğinden önce ihtiyati haciz kararının infazı sırasındaki harici ikrar; imzaya itiraz hakkını ortadan kaldırmaz.
[10] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.5
[11] Yargıtay 12.HD.29.01.1986,1146/218 (Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.5)
[12] 2004 sayılı İİK m.113 ; m.113 – Alacaklı talep etmeden borçlunun talebi ile de satış yapılabilir. İcra
müdürü kıymeti süratle düşen veyahut muhafazası masraflı olan malların satılmasına her zaman karar verebilir.
[13] Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2013/20645 K. 2014/1092 T. 28.1.2014; 2004/m.257,259,265; 6100/m.87
:İ.İ.K.nun 257. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının ihtiyati haciz isteyebileceği, aynı kanunun 259. maddesinde ise, alacağın ilama ve ilam mahiyetinde bir vesikaya dayanmaması halinde alacaklının ( haczinde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları zarar için ) H.U.M.K.nun 96. ( H.M.K.nun 87. ) maddesinde yazılı teminatı vermeye mecbur olduğu öngörülmüştür. Buna göre teminat, sadece borçlunun ihtiyati haciz sebebiyle uğrayacağı zararlar için değil, üçüncü kişilerin de uğrayacakları zarar için gösterilmelidir. Dava konusu olayda, alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirmektedir.
[14] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.13; Yargıtay 23. Hukuk Dairesi E. 2014/6374 K. 2015/5794
- 10.9.2015;1086/m.101;2004/m.277,281: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre;
Yargıtay tarafından karar, taşınmazların haciz ve satışını isteyebilme şeklinde düzeltildiği için, İİK’nın 277. ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmesi gereken davada, İİK’nın 281. maddesine göre taşınmazın tapu kaydına ihtiyati haciz konabileceği, bu ihtiyati haczin mahkemenin karar tarihinde kesin hacze dönüşeceği ve sıra cetvelinde dikkate alınacağı, ancak ihtiyati haczin bu şekilde kesin hacze dönüşebilmesi ve sıra cetvelinde dikkate alınabilmesi için taşınmazın tapu kaydına konulan şerhin ihtiyati tedbir değil İİK’nın 281. maddesine göre konulan ihtiyati haciz olması gerektiği, İcra Müdürlüğü’nün sıra cetvelini düzenlerken satışı yapılan parselin tapu kaydına Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasından konulan ihtiyati tedbiri ihtiyati haciz olarak kabul ettiği ve bu şekilde davalının alacağını 1. sıraya aldığı, mahkemece taşınmazın tapu kaydına üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla şerh edilen ihtiyati tedbirin konulduğu tarih itibariyle yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK’nın 101. maddesindeki ihtiyati tedbir olduğu, İİK’nın 281. maddesine göre konulan ihtiyati haciz olmadığı, bu sebeple İcra Müdürlüğü’nün sıra cetvelini düzenlerken taşınmazın tapu kaydına konulan ihtiyati tedbiri ihtiyati haciz olarak kabul ederek, şikayet olunanın alacağını bu ihtiyati tedbire göre birinci sıraya almasının hatalı olduğu, icra dosyasında, alacaklı şikayet olunan vekilinin tasarrufun iptali davası sonuçlandıktan sonra davaya konu taşınmazlara karar gereğince şerh ettirdiği haczin dikkate alınması gerekirken mahkemece ihtiyati tedbirin dikkate alınmasının hatalı olduğu gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi usul ve yasaya uygundur
[15] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.13
[16] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.14
[17] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.63
[18] H. Argun Bozkurt, İş Mahkemeleri ve Yargılama Yöntemi, Ankara Barosu Dergisi ,Yıl:68, Sayı:
2010/2
[19] Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E. 2013/4044 K. 2013/9122 T. 12.6.2013; 2004/m.261,264,281/2: Dava,
ihtiyati haciz işlemlerinin infazına yönelik işlemlerle icra kefaletine dair haciz işleminin iptali istemine ilişkindir. İ.İ.K.nun 281/2. maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararıyla ilgili tasarrufun iptali davası kabul sonuçlandığı takdirde, alacaklı ayrıca bir icra takibi başlatmasına gerek olmadan tasarrufun iptali davasının açılmasından önce başlatılan icra takibinden alacağını tahsil edeceğinden, anılan maddeye göre verilen ihtiyati haciz kararı, İ.İ.K.257 vd. maddelerinde yer alan ihtiyati haciz kararlarından farklıdır. İ.İ.K.nun 281/2 maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararını tamamlayıcı merasim yönünden, İ.İ.K.nun 264. maddesi uygulanmaz. Açıklanan nedenlerle, Mahkemece ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten, 10 gün geçtikten sonra, ihtiyati haciz kararının infazının istenmiş olması nedeniyle, İ.İ.K. 261. maddesi gereğince ihtiyati haczin kendiliğinden kalktığı gerekçesiyle, ihtiyati haczin infazına yönelik işlemlerin iptali kararı isabetsizdir.
[20] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2015/8471 K. 2015/17229 T. 22.6.2015; 2004/m.72/2,257,264 : İhtiyati
haciz kararına istinaden ihtiyati haciz uygulanması, genel anlamda bir takip işlemi olmayıp, niteliği
itibariyle tedbir vasfında bulunduğundan, İİK’nun 72/2. maddesine dayalı olarak icra takibi hakkında verilen tedbir kararı, ihtiyati haczin infazına mani teşkil etmez. İhtiyati haciz ile icra takibi ayrı ayrı düzenlemeler olup, ayrı ayrı hukuki sonuçlar doğurur. Öte yandan, ihtiyati tedbir kararında, tedbirin ihtiyati hacizleri kapsayacağı açıkça belirtilmediğinden; söz konusu tedbir kararı, ihtiyati haczin uygulanmasını engeller mahiyette değildir.
[21] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.94-95
[22] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım, age,s.125-126
[23] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.138
[24] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.138
[25] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.139
[26] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.140
[27] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.141
[28] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.141
[29] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 1987/13849 K. 1988/9573 T. 14.9.1988; 743/m.920; 2004/m.268,91,132:
Hacizli taşınmaz üzerine daha sonra ipotek tesis edildiğinde satış parası garameten paylaştırılır.
[30] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.142-145
[31] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.145
[32] Adnan Deynekli – Mustafa Saldırım,age,s.146-151;Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E. 2001/8208 K.
2002/1964 T. 21.3.2002; 2004/m.235,100,268,281: Tasarrufun iptali davalarının birden fazla açılması halinde iştirak sorunu, İİK.nun 268 ve 100.maddelerine göre çözümlenmelidir. İİK.nun 281.maddesi uyarınca uygulanan ihtiyati haciz tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüşür. Tasarrufun iptali davalarında verilen ihtiyati hacizlerin hacze iştiraki İİK.nun 268.maddesine göre belirlenir. Ancak bu hükme göre iştirakin mümkün olmaması halinde, tasarrufun iptali davası aciz vesikasına dayanacağından İİK.nun 100/1.maddesine göre de iştirak sağlanmalıdır. Davacı alacaklının İİK.nun 268.maddesi uyarınca ilk hacze iştiraki mümkün değilse de İ.İ.K.nun 100/1.maddesine göre, 2000/545 sayılı takip dosyasından uygulanan haczin ilk hacze iştiraki mümkündür. Zira aciz vesikasına esas takibin başlangıç tarihi davalı alacaklının takibinden daha öncedir ( İİK m.100/1 ).




