BONODA YER ALAN CİRO EDİLEMEZ KAYDININ ÇEKİN HÜKMÜNE ETKİSİ
(The Effect Of The Non-Negotiable Record In The Bill On The Check Provision)
Av.Hüseyin Şahin
Osmaniye Barosu
02.11.2023
ÖZET:
Bonoda Ciro Edilemez Kaydı, genel anlatımı ile; bir bono üzerindeki hak sahibinin senedi devretmesini veya devredilebilir hale getirmesini engelleyen bir kayıt türüdür. Bu kayıt, senet üzerindeki hak sahibinin senet üzerindeki alacağının ödeme güvencesini sağlamak için kullanılır.
Kambiyo senetleri denilmekle anlaşılması gereken senet türleri, poliçe, bono ve çektir. Esasen, cirantanın ciro ederken yazacağı ciro yasağı kaydının hukuki sonucu 6102 Sayılı TTK’nın 685/II hükmünde düzenlenmiştir. İlgili hükme göre, “Ciranta, poliçenin tekrar ciro edilmesini yasak edebilir; bu hâlde, senet sonradan kendilerine ciro edilmiş olan kişilere karşı sorumlu olmaz.” Söz konusu hüküm, poliçenin cirosu ile ilgili olsa da bono ve çek için de uygulama alanı bulmaktadır. Cirantanın cirosuna yazacağı ciro edilemez kaydının hukuki sonucu kanunda yer almakla birlikte, düzenleyen tarafından senet üzerine konulan “ciro edilemez” kaydının hukuki sonuçları ile ilgili olarak TTK’da herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, bu konu ile ilgili olarak doktrinde ve Yargıtay içtihatlarında baskın görüş söz konusu kaydın “menfi emre kaydı” olduğu yönündedir. Bundan anlaşılması gereken, böyle bir kaydın bono üzerinde yer alması durumunda artık bu senedin nama yazılı senet haline gelmesidir. Bononun devri ciro ve teslim yoluyla olurken, senedin bono olmasının sonucu olarak hamil ve cirantalar arasındaki def’i hususları da nama yazılı senetlere göre farklıdır.
Kambiyo senetlerinde (poliçe, bono veya çekte) cirantanın cirosuna yazacağı ciro yasağı kaydının hukuki sonucu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 685. maddesinin ikinci fıkrasında ve 6762 sayılı (mülga) Türk Ticaret Kanunu’nun 597. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Bu hükümler poliçenin cirosuna ilişkindir. Ancak bono ve çek hakkında da uygulanırlar. Her iki hüküm de cirantanın poliçenin tekrar ciro edilmesini yasak edebileceğini ve bu hâlde, senet sonradan kendilerine ciro edilmiş olan kişilere karşı sorumlu olmayacağını öngörmektedir. Düzenleyenin kambiyo senedine «ciro edilemez» veya «cirosu yasaktır» kaydını yazmasının hukuki sonucunun ne olacağı hususunda ise gerek 6762 sayılı (mülga) Türk Ticaret Kanunu’nda gerek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’da herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Fakat bugün Türk öğretisinin oldukça büyük bir kısmı kambiyo senedine düzenleyen tarafından yazılan “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kaydının bir menfi (olumsuz) emre kaydı olduğu görüşündedir. Anılan görüş uyarınca düzenleyenin “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kaydını ekleyerek düzenlediği bir kambiyo senedi, nama yazılı bir senet olacaktır. Yargıtay’ın yerleşik içtihadı da bu yaklaşımla aynı yöndedir. Ancak bizim konu hakkındaki kişisel görüşümüz farklıdır. Bu makale, bir kambiyo senedine düzenleyen tarafından yazılan “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kaydının hukuki neticesinin ne olduğuna ilişkin kişisel görüşümüzü açıklamak amacıyla kaleme alınmıştır. Makalede öncelikle konu hakkında öğretide dile getirilen görüşlere yer verilmiştir. Ardından sorunla ilgili Yargıtay kararlarına değinilmiştir.
Bu çalışmada, düzenleyen tarafından bono üzerine konulan “ciro edilemez” kaydının ilgili senedi nama yazılı senet haline getirmesinin sonuçları ve buna bağlı olarak kambiyo senedi üzerindeki etkisi üzerinde durulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Kambiyo Senetleri, Bono, Nama Yazılı Senet, Ciro, Ciro Edilemez Kaydı, Menfi Emre Kaydı.
SUMMARY:
Non-Negotiable Record in Bills, in general terms; It is a type of registration that prevents the holder of a bond from transferring the note or making it transferable. This record is used to ensure payment security for the receivables of the beneficiary on the note.
The types of bills that should be understood by saying bills of exchange are drafts, bills and cheques. Essentially, the legal consequence of the prohibition of endorsement clause that the endorser will write when making an endorsement is regulated in Article 685/II of the Turkish Commercial Code No. 6102. According to the relevant provision, “The endorser may prohibit the re-endorsement of the policy; In this case, the bill will not be liable to the persons to whom it was later endorsed.” Although the provision in question is related to the endorsement of the policy, it also finds application for bills and cheques. Although the legal consequences of the non-negotiable entry that the endorser will write on the bill of exchange are included in the law, there is no regulation in the TCC regarding the legal consequences of the “non-negotiable” entry placed on the bill by the drawer. However, the dominant view on this issue in the doctrine and the Supreme Court jurisprudence is that the record in question is a “negative order record”. What should be understood from this is that if such a record is included on the promissory note, this promissory note becomes a registered promissory note. While the transfer of the bill is done through endorsement and delivery, as a result of the bill being a bill, the issues of defense between the holders and endorsers are different compared to registered bills.
The legal consequence of the prohibition of endorsement entry to be written on the endorsement of the endorser in bills of exchange (policy, bill or cheque) is regulated in the second paragraph of Article 685 of the Turkish Commercial Code No. 6102 and in the second paragraph of Article 597 of the (repealed) Turkish Commercial Code No. 6762. These provisions relate to the endorsement of the policy. However, they are also applied to bills and cheques. Both provisions provide that the endorser may prohibit the bill from being re-endorsed, and in this case he will not be liable to persons to whom the bill has subsequently been endorsed. There is no provision in either the (repealed) Turkish Commercial Code No. 6762 or the Turkish Commercial Code No. 6102 regarding the legal consequences of the issuer writing “non-negotiable” or “endorsement prohibited” on the bill of exchange. However, today, a large part of Turkish doctrine is of the opinion that the “non-negotiable” or “endorsement is prohibited” clause written by the drawer in the bill of exchange is a negative command. According to the aforementioned opinion, a bill of exchange prepared by the issuer by adding the clause “non-negotiable” or “endorsement prohibited” will be a registered bill. The established jurisprudence of the Supreme Court is also in the same direction as this approach. However, our personal opinion on the subject is different. This article was written to explain our personal opinion on what the legal consequences of a “non-negotiable” or “endorsement prohibited” clause written by the drawer on a bill of exchange are. In the article, firstly, the opinions expressed in the doctrine on the subject are included. Then, the Supreme Court decisions regarding the problem were mentioned.
In this study, we will focus on the consequences of the “non-negotiable” clause placed on the bill by the issuer, turning the relevant bill into a registered bill, and the resulting effect on the bill of exchange.
Key Words: Bills of Exchange, Bills, Registered Promissory Notes, Endorsement, Non-Negotiable Record, Negative Order Record
GİRİŞ
Kambiyo senetleri, poliçe, bono ve çektir. Kambiyo senetleri, TTK’nın “Kıymetli Evrak” isimli üçüncü kitabının kambiyo senetleri başlığını taşıyan dördüncü kısmında düzenlenmiştir. Kambiyo senetlerinden bono, kanunen emre yazılı senetlerdendir. Bononun emre yazılı senetlerden olmasının önemli sonuçları bulunmaktadır. Bunlardan biri hiç şüphesiz bononun ancak, ciro ve teslim yoluyla devredilmesi gerektiğidir. Bundan anlaşılması gereken, bononun devrinin geçerli olabilmesi ve senedi en son elinde bulunduran hamilin yetkili olabilmesi, buna bağlı olarak talepte bulunabilmesi için düzgün bir ciro zincirine ihtiyaç bulunmaktadır. Nama yazılı senetler ise bilindiği üzere alacağın devri ve teslim yoluyla devredilmektedir. Bu senetlerin alacağın devri hükümlerine tabii olmasının da hiç şüphesiz önemli sonuçları bulunmaktadır.
Türk öğretisinde hâkim görüş, düzenleyenin kambiyo senedine eklediği “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kaydının bir menfi emre kaydı niteliğinde olduğu, bu nedenle düzenleyen senede söz konusu kayıtlardan birini eklemişse, senedin nama yazılı düzenlenmiş olacağı ve ancak alacağın temliki yoluyla devredilebileceği (TK m. 681/2, 778/1-(a), 785/1-(b), 788/2) yönündedir[1],[2]. Fakat belirtmek icap eder ki, anılan kanaatteki yazarlardan birçoğu bu görüşü herhangi bir gerekçe ileri sürmeksizin kabul etmekte[3]; yani düzenleyenin kambiyo senedine yazdığı “ciro edilemez” ya da “cirosu yasaktır” ibaresinin bir menfi emre kaydı olarak nitelendirilmesinin sebebinin ne olduğuna yönelik özel bir açıklama yapmamaktadır. Tespit edebildiğimiz kadarıyla, öğretide yalnızca üç yazar söz konusu nitelendirmenin gerekçesine ilişkin değerlendirmelerde bulunmaktadır. Bu bakımdan konu hakkında en ayrıntılı açıklama, Kendigelen tarafından yapılmıştır. Meseleyi çek hukukuna yönelik monografisinde ele alan yazar[4], ciranta için olduğunun aksine (TK m. 685/2, 778/1-(a), 818/1-(d)), senede düzenleyenin yazacağı «ciro edilemez» kaydı hakkında kanunda özel bir hüküm bulunmadığını, buradan hareketle kanun koyucunun anılan kaydın senede düzenleyen tarafından yazılamayacağını düşündüğü bir an için akla gelebilirse de, cirantanın yazacağı “ciro edilemez” kaydının da esas itibariyle senedin tedavülünü engellemeyip yalnızca kaydı yazan cirantanın çeki devrettiği kişiden sonrakilere karşı sorumluluktan kurtulmasına imkân tanıdığı dikkate alındığında, düzenleyenin bu gibi bir kaydı senedin tedavülünü engellemek için değil, sadece şahsi defilerini sonraki hamillere de ileri sürebilmek amacıyla yazmak istediğinin kendiliğinden anlaşılacağını ifade etmekte[5]; ayrıca bunlara ek olarak, kanun koyucunun menfi emre kaydı için özel bir ibare tespit etmeyip “emre yazılı değildir” kaydına benzer bir kaydı yeterli görmesi (TTK m. 681/2, 778/1-(a), 785/1-(b), 788/2) sebebiyle “ciro edilemez” kaydının da “emre yazılı değildir” kaydına benzer kayıtlar arasında bulunduğunu ve dolayısıyla düzenleyen tarafından senede “ciro edilemez” kaydı yazıldığında senedin nama yazılı hâle gelerek artık alacağın temliki hükümleri uyarınca devredilebileceğini kabul etmenin uygun olduğunu dile getirmektedir[6]. Saraç ise “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kayıtlarının, “senedi nama yazılı senetlerin devir usulüne tabi kıldıkları için” geniş anlamda menfi emre kaydı içerisinde değerlendirilmelerinin icap ettiğini belirtmektedir[7]. Benzer biçimde Hacıömeroğlu da, alacağın temliki nama yazılı kıymetli evrakın devir şekli olduğuna göre, ciroyu yasaklamak için senede açıkça konulan kaydın senedin nama yazılı olarak düzenlenmiş olması sonucunu doğuracağı ve bu sebeple de menfi emre kaydı olarak nitelendirileceği açıklamalarını yapmaktadır[8].
Buna karşın öğretide Kaya, esas itibariyle çekle ilgili olmakla beraber poliçe ve bono bakımından da geçerli olduğunda kuşku bulunmayan açıklamalarında, düzenleyen tarafından senede konulan “ciro edilemez” kaydının senedin nama yazılı olması sonucunu vereceği kabulünün tartışmaya açık olduğunu, menfi emre kaydının bu şekilde yazılamayacağı hususu bir yana, burada düzenleyenin amacının senedi nama yazılı olarak düzenlemek değil, senede sorumsuzluk kaydı eklemek olduğunun ve dolayısıyla kaydın geçersiz olup yazılmamış sayılması gerektiğinin savunulabileceğini ifade etmektedir[9].
Hemen ekleyelim: “Ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” ibarelerinin menfi emre kaydı olup olmadıkları hususuna özel olarak değinilmemekle beraber, eTK döneminde de eTK m. 730/1-(3) (TK m. 818/1-(c)) atfıyla çekler hakkında da uygulanan eTK m. 591 (TTK m. 679) hükmü icabı, çeke düzenleyen tarafından cironun yasaklandığına ilişkin bir ibare konulmasının hukuken bağlayıcı olmayacağı yönünde görüşler açıklanmıştır[10].Burada gerekçe olarak eTK m. 591 (TTK m. 679) hükmüne dayanıldığından, anılan görüşlerin sahiplerinin, düzenleyenin çeke yazdığı ciro yasağı kaydını “sorumluluk” ile ilgili bir kayıt olarak yorumladıkları söylenebilir.
Nihayet bazı yazarlar ise “kambiyo senedine düzenleyenin yazdığı ciro yasağının, cirantanın cirosuna yazdığı ciro yasağı ile (TTK m. 685/2) aynı hukuki neticeyi doğuracağı” ve dolayısıyla “bu kaydı yazanın –bizatihi senedi “düzenleyen” kimse olsa dahi– senet sonradan kendilerine ciro edilmiş olan kişilere karşı sorumlu olmayacağı” anlamına gelen açıklamalarda bulunmaktadır[11]. Ancak bu açıklamalara katılmak olanaksızdır. Zira kambiyo senetlerinde düzenleyenin, senedin ödenmemesinden kaynaklanan sorumluluğunu bu şekilde sınırlandırabilmesi hukuken mümkün değildir (TK m. 679, 778/1-(e), 779/1, 818/1-(c)).
Bono üzerine cirantalar tarafından konulan “ciro edilemez, cirosu yasaktır” gibi kayıtlar cirantayı bir sonraki ciro işlemlerine karşı sorumluluktan kurtarmaktadır. Bu düzenleme açıkça TTK’nın 685/II maddesinde de yer almaktadır.
Buna karşın, düzenleyen tarafından konulan “ciro edilemez, cirosu yasaktır” kaydının hukuki ortamda ne gibi bir sonuç doğuracağı, düzenleyenin ve senedi elinde bulunduran hamilin sorumluluklarının ne olacağı, söz konusu yasağın senede etkisinin ne olacağı ile ilgili kanunda herhangi bir düzenleme yer almamaktadır. Ancak, öğretide yer alan görüşlere bakıldığında ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına bakıldığında düzenleyen tarafından senet üzerinde bu şekilde bir ifadeye yer verilmesi, ilgili bonoyu emre yazılı olmaktan çıkarıp nama yazılı hale getireceği şeklindedir.
Bononun bu şekilde nama yazılı hale gelmesinin ise hukuki olarak önemli sonuçları bulunmaktadır. Her şeyden önce belirtilmelidir ki, bu şekilde nama yazılı hale getirilmiş bir bono artık ciro ile değil alacağın temliki yoluyla devredilebilir. Buna bağlı olarak, böyle bir devir alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğurur.
Bononun emre yazılı senetlerden olmasının bir sonucu olarak ciro yoluyla devredilmesinin hiç şüphesiz en önemli sonuçlarından biri hamil tarafından senet, kişisel def’ilerden bağımsız ve senette yazılı olduğu şekilde iktisap edilmektedir. Ancak, bononun nama yazılı hale gelmesi durumunda, ciro edilemez kaydı yer alan bono, lehtar tarafından ancak alacağın devri yoluyla devredilebilir. Bunun en önemli sonucu ise temlik edene karşı ileri sürülebilecek def’iler, senedi devralana karşı da ileri sürülebilecektir. Bilindiği üzere, bono ciro edildiği takdirde taraflar arasındaki şahsi def’iler devralana karşı ileri sürülemez. Ancak değindiğimiz husus bu durumun istisnasıdır.
Burada şunu da belirtmekte yarar vardır, bono üzerinde ciro edilemez ibaresinin yer alması söz konusu bononun kambiyo senedi olma vasfını etkilemez. Ciro edilemez kaydı sadece bononun artık nama yazılı olduğunu ve alacağın devri yoluyla devredilebileceği anlamına gelmektedir.
- KAMBİYO SENETLERİ
- GENEL TANIM
Kambiyo senetleri, poliçe, bono ve çek olmak üzere üç türden oluşmaktadır. Bu senetler, kanunen emre yazılı senetlerdir ve devirleri ciro ve teslim yoluyla olur[12]. Söz konusu kambiyo senetlerinin ortak özelliklerine değinecek olursak, her şeyden önce kambiyo senetleri bir alacak hakkını içermektedir. Bundan anlaşılması gereken, kambiyo senetlerine nakit bir para tutarı dışında herhangi bir şey yazılamaz[13].
Kambiyo senetleri, ibraz senetleridir. Yani, hamil senedi borçlunun ikametgahında ödenmek üzere ibraz ederek borcun ödenmesini isteyebilmektedir. Bununla birlikte, kambiyo senetleri bir tedavül aracıdır ve sıkı şekil şartına bağlıdır. Kambiyo senetlerinde hangi unsurların bulunması gerektiği TTK’da açıkça belirtilmiş olup, bu unsurlarda bir eksiklik olması halinde söz konusu senet kambiyo senedi olma vasfını yitirecektir. Bu hususta TTK m.671’de poliçenin[14], m.776’da bononun[15] ve m.780’de çekin[16] unsurlarına yer verilmiştir.
Kambiyo senetlerinde müteselsil sorumluluk ilkesi geçerlidir. Bundan anlaşılması gereken, senedin hamili borç ödenmediği takdirde borcun tamamı için keşideciye, lehtara, cirantalara veya avalistlere başvurabilmektedir. Belirtilmelidir ki, kambiyo senetleri mücerret (soyut) senetlerdir. Bu senetlerin oluşmasına neden olan temel borç işlemiyle aralarında herhangi bir ilişki bulunmamaktadır. Bunun en önemli sonucu ise temel borç hükümsüz olsa dahi, bu durum soyut kambiyo senedinin geçersizliğine sebep olmaz. Ayrıca, kambiyo senetlerinin bir diğer özelliği, imzaların bağımsızlığı ilkesinin geçerli olmasıdır. Senet üzerinde yer alan herhangi bir imzanın geçersizliği diğer imzaların geçerliliğini etkilemez. Son olarak şunu belirtmekte yarar vardır, kambiyo senetleri emre veya hamile düzenlenmiş olmak şartıyla, kamu güvenine mazhar senetlerdir[17].
- BONONUN DEVRİ VE NİTELİĞİ
Bono, kanunen emre yazılı senetlerdendir. Kıymetli evrak olarak nitelendirilen bir senedin, emre yazılı senet olarak kabul edilebilmesi için senedin emre olduğunun senet metninden anlaşılması, yani senedin emre yazılı olduğunun belirtilmesi veya böyle bir belirleme yapılmasa bile senedin kanunen emre yazılı senetlerden olması gerekir[18]. Bono da bu tanıma uygun olarak kanunen emre yazılı senet özelliğine sahiptir. Bundan anlaşılması gereken, bono kanunen emre yazılı senetlerden olduğu için emre düzenlenmek isteniyorsa bunun açıkça senet üzerine yazılması gerekmemektedir[19]. Bu özelliğine bağlı olarak bononun devri, ciro ve teslim yani zilyetliğin geçirilmesiyle olmaktadır. Ciro, bonodan doğan hakların devri için yapılır[20].
TTK m.681/I hükmüne göre, “Her poliçe açıkça emre yazılı olmasa da ciro ve zilyetliğin geçirilmesi yoluyla devredilebilir.” Cironun niteliğiyle ilgili şunu söylemekte yarar vardır, senedin ciro edilmesiyle birlikte, senetten doğan haklarda senedi elinde bulunduran hamile geçmiş olur. Yapılan her ciro, soyut bir tasarruftur. Ciranta, senedi ciro etmesiyle birlikte TTK m.684/I gereği “kendisinin senet dolayısıyla sahip olduğu hakları değil” senetten doğan tüm hakları devretmiş olur.
Bununla birlikte 681.maddenin 2.fıkrasında inceleme konumuz bakımından önemli nitelikte olan bir düzenleme yer almaktadır. TTK m.681/II “Düzenleyen, poliçeye “emre yazılı değildir” ibaresini veya aynı anlamı ifade eden bir kaydı koymuşsa, poliçe ancak alacağın temliki yoluyla devrolunabilir ve bu devir alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğurur.” şeklinde bir ifade içermektedir. Bundan anlaşılması gereken, bononun normal şartlarda tedavülü ve devri ciro edilmesiyle sağlanırken, düzenleyen tarafından senet üzerine yazılan ciro edilemez kaydı söz konusu senedi nama yazılı senet haline getirecek ve bu noktada senedin devri ciro yoluyla değil alacağın devri yoluyla gerçekleştirilecektir.
TTK’nın 736. maddesinde emre yazılı senetler “Emre yazılı olan veya kanunen böyle sayılan kıymetli evrak, emre yazılı senetlerdendir” şeklinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre emre yazılı senetler, ya senedi düzenleyen düzenleyenin (borçlunun) senet üzerine “emre yazılı” kaydını yazmasıyla emre düzenlenebilmektedirler veya senet üzerinde emre yazılı kaydı yazılmış olmasa dahi, söz konusu senedin kanunen emre yazılı senet sayılmış olmasından dolayı emre yazılı senet olabilmektedirler. Emre yazılı senetler ciro yoluyla devredilirler veya tedavül ederler. Kambiyo senedi olarak bono, poliçe ve çek gibi kanunen emre yazılı senetlerdendir. Bonoda ikili ilişki vardır[21]. Buna göre, bonoda senedi düzenleyen ve lehtar vardır. Bu nedenle, bonoyu düzenleyen kişi esas borçlu durumundadır ve poliçeyi kabul eden muhatap gibi sorumludur (TTK m. 691)[22]. Bono kanunen emre yazılı senet olduğu için ciro yoluyla devredilir[23].
Belirtilmelidir ki, alacağın devrinde temlik eden kendisinin sahip olduğu hakları devreder. Bu durumda ciro ile alacağın devri arasındaki en önemli fark, senedin ciro yoluyla devredilmesiyle birlikte yetkili hamile karşı (düzenleyen ile lehtar arasındaki veya cirantalar arasındaki) kişisel def’iler ileri sürülemezken, alacağın devrinde ise borçlu, alacağı devredene karşı ileri sürebileceği tüm kişisel def’ileri alacağı devralana karşı da ileri sürebilmektedir[24].
Ciro, senetteki hakkı devretmeye yarayan yazılı bir beyan olup, senet üzerine veya senede bağlanmış olan alonj denilen bir kağıt üzerine yazılır. Belirtilmelidir ki, ciro da ciranta tarafından atılan imza el yazısı ile atılmış olmalıdır aksi durumda yapılan ciro işlemi geçersiz olacaktır. Bonoda ilk ciranta lehtardır, yani keşideci tarafından verilen senedi elinde bulunduran lehtar, bonoyu tedavüle sokabilecek ilk kişidir. İlk cirantanın lehtar olmadığı ciro zincirinde kopukluk olur[25]. Cironun kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Ciro şarta bağlı olarak yapılmışsa ciro geçersiz olmaz ancak şart yazılmamış sayılır[26]. Bononun tedavülü, kural olarak vadeye kadardır, bu durumda cironun esasen vadeden önce yapılmış olması gerekir[27]. Vadeden sonra yapılan ciro ise alacağın devri hükümlerine tabidir[28]. TTK bu düzenlemede bir ayrıma gitmiştir, buna göre vadenin geçmesinden sonra yapılan ciro da vadeden önce yapılmış cironun hüküm ve sonuçlarını doğurur. Ancak, ödememe protestosundan veya bu protestonun tanzimi için belirlenen sürenin geçmesinden sonra yapılan ciro, alacağın devri hükümlerini doğurur ve kişisel def’ilerin ileri sürülebilme durumu söz konusu olur[29].
Diğer yandan, “ciranta poliçenin tekrar ciro edilmesini yasak edebilir” (TTK m. 597 f. 2). Cirantanın, poliçenin (bononun) tekrar tekrar ciro edilmesini yasaklayarak da, bu yasağa rağmen poliçeyi ciro yoluyla devralan kişilere karşı temlik cirosunda garanti fonksiyonunun doğurduğu sonuçlardan (yükümlülüklerden) kurtulması mümkündür. Cirantanın “ciro edilemez” kaydını koyabilmesi gibi düzenleyen de TTK m. 593 f. 2 uyarınca aynı nitelikte kayıtlar koyabilir[30]. Nitekim bu, maddede “Keşideci poliçeye: “emre yazılı değildir” kelimelerini veya aynı manayı ifade eden bir kaydı yazmışsa, poliçe ancak alacağın temliki yolu ile devrolunabilir ve bu devir alacağın temlikinin hukuki neticelerini doğurur” şeklinde ifade edilmiştir. Poliçe, bono ve çek kanunen emre yazılı senetlerdendir[31]. Bu senetler üzerine ciranta tarafından konulan ciro edilemeyeceği kaydı senedi nama yazılı bir kambiyo senedi haline getirmemektedir[32]. Buna karşın TTK m. 593 f. 2’nin açık ifadesi gereği düzenleyen tarafından konulan “emre değildir” veya “ciro edilemez” şeklindeki menfi emre kayıtları senedi nama yazılı hale getirmektedir[33].
- NAMA YAZILI SENET KAVRAMI
TTK m.654 hükmüne göre, “Belli bir kişinin adına yazılı olup da onun emrine kaydını içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evrak nama yazılı senet sayılır.” Bundan anlaşılması gereken, bir senedin nama yazılı senet olarak kabulü için üç koşula ihtiyaç vardır.
Öncelikle, senet belli bir kişinin adına yazılı olmalıdır. Yani, senet metninde alacaklı veya lehtar olarak gösterilen kişinin adı yer almalıdır[34]. Senet metninde adı yazılan kişi gerçek kişiyse adı ve soyadı, ticaret şirketiyse ticaret unvanı, senede yazılmalıdır[35]. Senedin nama yazılı senet olarak kabulü için bir diğer koşul, senedin, alacaklı olarak gösterilen kişinin emrine kaydı içermemesidir. Bu durumda, senet üzerinde “emrine, emrühavalesine” şeklinde ibarelere yer verilmemelidir. Senedin nama yazılı senet olarak kabulü için son koşul ise söz konusu kıymetli evrakın kanunen emre yazılı senetlerden olmamasıdır[36]. Bilindiği üzere, kanunen emre yazılı senet olarak kabul edilen poliçe, bono ve çek, açıkça emre yazılı olmasa bile emre yazılı senetlerin devir yöntemi olan ciro yoluyla devredilebildiğinden emre yazılı senet sayılırlar[37].
Belirtilmelidir ki; kanunen emre yazılı senetlerden olan bononun nama yazılı senet haline gelmesini sağlayan bir durum da düzenleyen tarafından senet üzerine yazılan “ciro edilemez, cirosu yasaktır” kaydıdır[38]. Bundan anlaşılması gereken, kanunen emre yazılı senetlerden olan bonoyu nama yazılı hale getirebilmek için menfi emre kaydına yer vermek gerekmektedir[39].
Nama yazılı senetlerin devri, yazılı devir beyanında bulunulması ve devir anlaşmasıyla senet zilyetliğinin devralana geçirilmesi yoluyla olur[40]. Belirtilmelidir ki, nama yazılı senetler ancak alacağın temliki yoluyla devredilebilmektedir, ciro devir için yeterli değildir[41]. Burada yazılı devir beyanı denilmesiyle anlaşılması gereken, alacağın temlikidir. Temlik beyanı, senedin üzerine veya alonj üzerine yapılabilir[42].
Varılan bu sonuca göre, nama yazılı senetlerin alacağın devri yoluyla; bononun ise ciro yoluyla devri mümkündür. Bu noktada, ciro ile temlikin birbirinden farklı devir yöntemleri olması sebebiyle oluşturduğu sonuçlar da birbirinden farklıdır. Nama yazılı senetlerin alacağın devri yoluyla devredilebilmesin bir sonucu olarak, borçlu devredene karşı sahip olduğu kişisel def’ileri devralana karşı da ileri sürebilmektedir. Bundan anlaşılması gereken, söz konusu devir işlemi adi alacakların devrine ilişkin genel hükümlere göre yapılmaktadır. Bunun sonucu olarak, devredenle borçlu arasındaki def’iler, senedi devralana karşı da her zaman ileri sürülebilecektir[43]. Ancak, ciro da borçlu senedi iyiniyetli olarak devralan kişilere karşı devredenle arasında mevcut bulunan kişisel def’ileri ileri süremez.
- CİRANTA TARAFINDAN YAZILAN CİRO EDİLEMEZ KAYDI
Bono düzenlenirken üzerine isteğe bağlı kayıtlar düşülebilir. Örneğin; protestodan muafiyet kaydı, bedel kaydı isteğe bağlı olarak senet üzerinde yer alabilir. Bonoda yer verilebilecek isteğe bağlı kayıtlardan biri de “ciro edilemez, cirosu yasaktır” kaydıdır[44]. Senedi elinde bulunduran yetkili hamilin, senetten kaynaklanan hakları bir başkasına devretmek amacıyla kendisine ait yazısıyla ve imzasıyla teyit ettiği irade beyanıdır[45].
Bilindiği üzere, senedi düzenleyen kişinin bonoyu lehtara vermesiyle birlikte temel borç ilişkisi kurulmuş olur. Bonoda ilk ciro senedi elinde bulunduran lehtar tarafından yapılabilir[46]. Lehtar tarafından senedin tedavüle sokulmasıyla birlikte ise bir ciro zinciri meydana gelmektedir. Bu ciro zincirine bağlı olarak senedi elinde bulunduran yetkili hamil, eğer ciro zincirinde herhangi bir kopukluk meydana gelmemişse alacak talebini ciro zincirinde üzerinde bulunan cirantalardan, avalistlerden ve düzenleyenden isteyebilecektir.
Düzgün bir ciro zincirine bağlı olarak senedi elinde bulunduran hamil, senedi ciro yoluyla devrederken senet üzerine “ciro edilemez, cirosu yasaktır” kaydı yazdığında ne olacağı hakkında TTK’nın 685.maddesinin 2.fıkrasında açık bir düzenleme bulunmaktadır.
TTK m.685/II hükmüne göre, “Ciranta, poliçenin tekrar ciro edilmesini yasak edebilir; bu hâlde, senet sonradan kendilerine ciro edilmiş olan kişilere karşı sorumlu olmaz.”
Ciranta tarafından bono üzerinde böyle bir kayda yer verilmesi şüphesiz cirantanın sorumluluğu bakımından önemli niteliktedir.
Zira, cirantanın koyduğu ciro yasağı kendisini daha sonradan senedi ciro yoluyla devralan kişilere karşı sorumluluktan kurtaracaktır[47]. Ancak, şuna değinmekte yarar vardır. Cirantanın koyduğu ciro yasağı, bononun ciro yoluyla devrini engellemez bundan anlaşılması gereken, bu yasağa rağmen bono ciro edilerek devredilebilir, ama bu durumda ciro yasağı koyan ciranta kendisinden sonra yapılan ciro işlemlerinden ve bunun bir sonucu olarak senedi elinde bulunduran hamile karşı sorumlu olmayacaktır[48]. Belirtilmelidir ki, cirantanın koyduğu ciro yasağı düzenleyenin, lehtarın ve diğer cirantaların sorumluluğuna etki etmeyecektir ayrıca, ciro yasağı kaydı koyan ciranta senedi devrettiği kişiye karşı cirosundan dolayı sorumludur[49]. Ayrıca belirtilmelidir ki, cirantanın bu yönde bir yasak koyması kendisini daha sonra yapılacak ciro işlemlerine karşı sorumluluktan kurtarsa da söz konusu yasak kaydı, emre yazılı senet niteliğinde olan bononun nama yazılı hale gelmesine yol açmaz[50].
İnceleme konumuz ile ilgili olarak şuna değinmek gerekmektedir. Bono, daha önce düzenleyen tarafından koyulan ciro yasağı kaydı (menfi emre kaydı) ile nama yazılı hale getirilmemiş ise cirantanın böyle bir kayda yer verme imkanı vardır, aksi durumda düzenleyen tarafından menfi emre kaydı yazılmış ise kanunen emre yazılı senetlerden olan bono nama yazılı hale geleceğinden bunun bir sonucu olarak senedin ciro yoluyla devri de mümkün olmayacaktır[51].
III. DÜZENLEYEN TARAFINDAN YAZILAN CİRO EDİLEMEZ KAYDI
Bono, kanunen emre yazılı senetlerdendir. Bonoda, bulunması gereken zorunlu şekil şartları yanında isteğe bağlı bazı kayıtlar da konulabilir. İsteğe bağlı koyulan kayıtlardan birisi de ciranta veya düzenleyen tarafından “ciro edilemez” şerhidir. Cirantanın bu şekilde bonoya koyduğu kaydın sonucu, düzenleyenin aynı şekilde koyduğundan farklı sonuca yol açmaktadır. Cirantanın “ciro edilemez” kaydı kendinden sonrakilere karşı cironun garanti fonksiyonundan doğan sorumluluklarını ortadan kaldırır. Ancak bononun vasfında bir değişikliğe yol açmaz. Yani bono yine “emre yazılı senet” olarak kalır. Buna karşın düzenleyenin bonoya düştüğü “ciro edilemez” kaydı senedin kambiyo senedi vasfında bir değişikliğe yol açmasa bile senedin “nama yazılı bono”ya dönüşmesine yol açar (TTK m. 593 f. 2). Bu durumda bono alacağın temliki hükümlerine tabi olur ve bu ölçüye göre devredilir. Ve tabi ki bono alacaklısının (lehtarın) kambiyo senetlerine mahsus takip yoluna başvurmasına bir engel yoktur. Belirtildiği üzere, bono kanunen emre yazılı senetlerdendir ve bononun tedavülü için ciroya ihtiyaç bulunmaktadır. Ciranta tarafından senedin cirosunun yasaklanmasına ilişkin kanuni düzenleme TTK’da yer almakla birlikte, düzenleyen tarafından ciro yasağı konulması ile ilgili olarak TTK’da herhangi bir düzenleme yer almamaktadır.
Doktrinde yer alan görüşlere bakıldığında görülmektedir ki, düzenleyen tarafından senet üzerine ciro edilemez veya cirosu yasaktır kaydı konulması “menfi emre kaydı” niteliğindedir ve kanunen emre yazılı senet olan bonoyu nama yazılı hale getirmektedir[52]. Bononun menfi emre kaydı taşımasının önemli sonuçları bulunmaktadır. Menfi emre kaydı taşımasıyla nama yazılı kıymetli evrak niteliği kazanan bono, TTK m.681/II hükmü gereği, ancak alacağın temliki yoluyla devredilebilir[53]. Hiç şüphesiz bononun ciro yoluyla değil de alacağın temliki yoluyla devredilmesinin kambiyo senedine etkisi bulunmaktadır.
TTK’nın 687’nci ve 825’inci maddelerine göre, emre yazılı senetlerde borçlu, senedi ciro ile iyiniyetli olarak devralan kişiye karşı, cirantaya karşı sahip olduğu şahsi def’ileri ileri süremez. Bundan anlaşılması gereken, emre yazılı senetleri ciro ile iyiniyetli olarak iktisap eden kişi korunmaktadır.
Esasen, ciro yoluyla devredilen bonolarda düzenleyenin senedi devralan hamile karşı şahsi def’ilerini ileri sürememesinin sebebi, TTK m.684/I maddesidir: “(1) Ciro ve zilyetliğin geçirilmesi ile poliçeden doğan bütün haklar devrolunur.”
Söz konusu maddeden de anlaşılacağı üzere, ciro ile senetten kaynaklanan haklar devredilmektedir, şahsi def’iler ise bu haklar arasında yer almamaktadır, bunun sonucu olarak cirantanın şahsına karşı ileri sürülebilen def’iler devralana karşı ileri sürülememektedir[54].
TTK m.687’nin 2.fıkrasında ise bir istisnaya yer verilmiştir. TTK m.687/II hükmüne göre, “Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ilişkin hükümler saklıdır.” Bundan anlaşılması gereken, kural olarak bononun kanunen emre yazılı olmasının bir sonucu olarak, borçlu tarafından şahsi def’ilerin kimlere karşı ileri sürülebileceği hususunda bir sınırlama varken, alacağın temliki yoluyla yapılan devirler de bu düzenlemeye istisna getirilmiştir. Varılan bu sonuca göre, alacağın temlikinde borçlu, devredene karşı ileri sürebileceği şahsi def’ileri devralana karşı da ileri sürebilecektir[55]. Buna ek olarak belirtilmelidir ki, alacağın temlikinde devralan, iyiniyetli olsa da tasarruf yetkisi olmayan kişiden alacak hakkını iktisap edemez. Ancak ciroda, bono üzerinde bir hakkı olmasa dahi ciranta senedi düzgün bir ciro zinciri ile elinde bulunduruyorsa, kötüniyetli veya ağır kusurlu olmadıkça senetten kaynaklanan hakları kazanmış olur[56].
- YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA KONUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ
Düzenleyen tarafından senet üzerine yazılan ciro edilemez kaydının, menfi emre kaydı olması sebebiyle senedi nama yazılı senet durumuna getirdiğini ve artık söz konusu senedin devrinin alacağın temliki yoluyla olabileceğini belirtmiştik. Yargıtay içtihatlarına yer vererek konuyu daha kapsamlı olarak açıklayacak olursak.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, bu hususta vermiş olduğu bir kararda,
“Bono, poliçe ve çek kanun gereği emre düzenlenen senetlerdir. Bu senetler üzerine ciranta tarafından konulan ciro edilemeyeceği kaydı senedi nama yazılı bir kambiyo senedi haline getirmez ise de keşideci tarafından konulan ciro edilemeyeceği kaydı senedi nama yazılı hale getirir. (Prof. Dr. Fırat Özten Kıymetli evrak Hukuku 2. Bas. sayfa 638-639). Bu şekilde nama yazılı hale gelen senedin ciro edilme imkanı kalmaz. Ancak alacağın temliki yoluyla devredilebilir. Bu yasağa rağmen yapılan ciro alacağın temliki hükümlerine tabi olur. Zira nama yazılı senetler ancak alacağın temliki sonuçlarını yaratmak üzere devredilebilirler. Nama yazılı senet üzerinde yapılan ciroda temlikin sonuçlarını yaratabilir. (Fırat Özten Kıymetli Evrak Hukuku 2. Bas. sayfa 200) Bu durumda senedi temellük edene karşı keşideci her türlü def’ilerini ileri sürebilir. (Yargıtay HGK. 11.4.2007 tarih 12-206/202 Sayılı kararı) Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesinde senedin ön yüzünde bulunan “Teminat senedidir ciro edilemez” ibareleri keşidecinin menfii emre kaydı olarak değerlendirilse de bu kayıtlar senedin ciro yoluyla devrine dolayısıyla takip alacaklısının yetkili hamil sayılmasına engel değildir. Bu devir alacağın temliki hükmünde sayılacağından..”demektedir[57].
Benzer nitelikte bir Yargıtay kararında bononun menfi emre kaydı içermesinin sonuçları şu şekilde ifade edilmektedir:
“TTK.nun 778. maddesi yollaması ile bonolar hakkında uygulanması gerekli kanunun 681. maddesi uyarınca ciro edilemez veya emre yazılı değildir şeklindeki ibarenin yazılması, o senedin kambiyo senedi niteliğini etkilemez ise de, böyle bir şerhi içeren bonoyu “ciro” yolu ile elde eden kişi (yasağa rağmen) ciroya dayalı olarak keşideciyi takip edemez. Bu kaydı kapsayan cirolar ancak alacağın temliki yolu ile devrolunabilir. Bir başka anlatımla senette ciro edilemez kaydının bulunması, senedin kambiyo vasfını ortadan kaldırmayacağı gibi devrine de engel değildir. Diğer taraftan bu durum alacağın temliki hükümlerini doğuracağından keşideci, lehdar ile arasındaki ilişkiden kaynaklanan şahsi defileri ileri sürebilir.”[58].
Bu hususta Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun düzenleyen tarafından senet üzerine yazılan ciro edilemez kaydının kambiyo senedine etkisini açıkladığı kararına yer vermek gerekmektedir. Yargıtay HGK ilgili kararında durumu şu şekilde ifade etmektedir;
“Senet üzerinde “Ciro edilemez kaydını” nasıl ciranta koyabilirse, aynı şekilde keşideci de koyabilir. Bono, poliçe ve çek kanun gereği emre düzenlenen senetlerdir. Bu senetler üzerine ciranta tarafından konulan ciro edilemeyeceği kaydı senedi nama yazılı bir kambiyo senedi haline getirmez. Bunun aksine keşideci tarafından konulan ciro edilemeyeceği kaydı senedi nama yazılı hale getirir. Bu şekilde, keşideci tarafından konan kayıtla nama yazılı hale gelen senedin ciro edilme imkanı kalmaz. Ancak alacağın temliki yolu ile devredilebilir. Bu yasağa rağmen yapılan ciro da alacağın temliki hükümlerine tabi olur. (TTK. m.591) Bu durumda senedi temellük edene karşı keşideci her türlü defilerini ileri sürebilir (Prof.Dr.Fırat Öztan Kıymetli Evrak Hukuku 12.Bası, Eylül 2006 s. 118 vd.). Somut olayda takip konusu bono üzerine keşideci tarafından “ciro edilemez” şerhi konulmuş, lehtar tarafından senet ciro edilmemiş ve bizzat icra takibine konu edilmiştir. Hal böyle olunca, bono üzerine konulan “ciro edilemez” şerhinin senedin kambiyo senedi olma niteliğini engellemeyeceğinden Daire Bozması doğrudur[59].
Yargıtay içtihatlarına bakıldığında ciranta ve düzenleyen tarafından senet üzerine ciro edilemez yazılmasının sonuçlarının farklı olacağı belirtilmiştir. Ciranta tarafından senet üzerine yazılan “ciro edilemez, cirosu yasaktır” kayıtları, senedi nama yazılı senet haline getirmez ancak cirantanın daha sonra yapılacak cirolara karşı sorumluluğunu ortadan kaldırır. Bununla birlikte, düzenleyen tarafından senet üzerine “ciro edilemez, cirosu yasaktır” yazılması, kanunen emre yazılı senetlerden olan bonoyu nama yazılı senet haline getirmektedir. Yargıtay kararlarında da değinilen ve senedin nama yazılı senet haline gelmesinin en önemli sonucu ise ilgili senedin artık ciro edilemeyeceğidir. Varılan bu sonuca göre, şayet söz konusu senedin devredilmesi isteniyorsa bu durum ancak alacağın devri yoluyla mümkün olabilecektir.
Belirtilmelidir ki, senet üzerine ciro edilemez kaydı yazılmasıyla senedin kambiyo senedi olma vasfı ortadan kalkmayacaktır. Bu husus, Yargıtay içtihatlarında açıkça kabul edilmektedir. “TTK.nun 690. maddesi göndermesi ile TTK.nun 597/2. maddesi hükmü gereğince bir bonoda “emre yazılı değildir” Veya bu manayı ifade eder şekilde “ciro edilemez” gibi ibarelerin yazılması halinde o bononun kambiyo senedi niteliğini etkilemez. Böyle bir bonoya dayalı olarak hamilin keşideci borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapması mümkündür. Açıklanan sebeplerle mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde takibin iptaline dair hüküm tesisi isabetsizdir.”[60]. Benzer nitelikte olan birçok karar mevcuttur[61]. Zira, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da açıkça görüleceği üzere, bono üzerine yazılan ciro edilemez kaydı, yalnızca senedin nama yazılı hale gelmesine yol açmakta ve ciro yoluyla devrini ortadan kaldırmaktadır, senedin kambiyo senedi olma niteliğine etki etmemektedir.
SONUÇ
Kanaatimizce kambiyo senedine düzenleyenin yazdığı “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kaydı, bir menfi emre kaydı niteliğinde değildir. Dolayısıyla düzenleyenin senede “ciro edilemez” ya da “cirosu yasaktır” kayıtlarından birini düşmesi hâlinde ilgili kambiyo senedi nama yazılı düzenlenmiş olmaz. Öte yandan böyle bir kayıt; aslında düzenleyenin, lehtar tarafından da kabul edilen, “senedin tedavül etmemesi” yönündeki iradesinden ileri gelmesine rağmen senedin tedavül kabiliyetini ortadan kaldırmaz. Yani senedin tedavülünü engellemez ve geçersizliğine de yol açmaz. Bunların yanı sıra anılan kayıtlar, düzenleyen tarafından konulacak “ödenmemeden sorumsuzluk” kaydının (TK 687, 778/2-(e), 818/1-(c)) aksine, “senede yazılmamış sayılacak” kayıtlar da değildir. Yani lehtarın, senedi üzerinde “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kaydıyla kabul etmesinin bir hukuki neticesi vardır. Düzenleyenin senede yazacağı “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kaydı, esasen düzenleyen ile lehtar arasındaki temel ilişki sebebiyle senede konulmakta; uygulamada Yargıtay kararlarına yansıyan yaygın görünüş biçimlerinin de açıkça teyit ettiği üzere senede, “düzenleyen ile lehtarın, senedin tedavül etmeyeceği (üçüncü kişilere devredilmeyeceği) konusunda anlaştıklarını” göstererek senedin tedavülünü önlemek için yazılmaktadır. Bu nedenle söz konusu kayıtlar düzenleyen ile lehtar arasındaki temel ilişki bakımından bir anlam taşırlar ve bu ilişkiye yönelik birtakım hukuki neticeler de doğururlar.
İlk olarak belirtmek isteriz ki, düzenleyen tarafından kambiyo senedine yazılan “ciro edilemez” ya da “cirosu yasaktır” kayıtları, lafız (kelime anlamı) itibariyle birer menfi emre kaydı olarak görülemez. Şöyle ki: Kambiyo senetleri açıkça emre yazılı olmasalar dahi ciro ve zilyetliğin geçirilmesi yoluyla devredilebilirler (TK m. 681/1, 778/1-(a), 788/1). Yani, kanunen emre yazılıdırlar. Bu nedenle anılan senetleri nama yazılı olarak düzenleyebilmek için senet metninde “emre” kaydına yer verilmemesi yetmez[62]; ayrıca senede, “emre yazılı değildir” ibaresi ile aynı anlamı ifade eden (TK m. 681/2, 778/1-(a)) veya “emre yazılı değildir” ibaresine benzeyen (TK m. 785/1-(b), 788/2) bir kayıt konulması gerekir[63]. Söz konusu kayda, “menfi (olumsuz) emre kaydı” veya “rekta kaydı” denilir[64].
“Ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” ifadeleri ise “emre yazılı değildir” ibaresi ile aynı anlamda olmadıkları gibi, anlam yönünden ona benzeyen kayıtlar arasında da yer almaz. Bu nedenle söz konusu kayıtlar, birer menfi emre kaydı değildir. Zira bu kayıtlar semantik açıdan senedin “emre yazılı olmadığını” ya da “nama yazılı olduğunu” göstermedikleri gibi, esasen “üzerinde bulundukları senedin nama yazılı senetlerin devir usulüne tâbi kılındığı” sonucuna varılmasına müsait herhangi bir açıklık da taşımamaktadırlar[65]. Konu, öğretide incelenirken “menfi emre kaydının bu şekilde yazılamayacağının” dile getirilmesinin[66] sebebi budur.
Kambiyo senetlerinden biri olan bono, kanunen emre yazılı senetlerdendir. Bononun emre yazılı senetlerden olmasının önemli sonuçları bulunmaktadır. Bunlardan biri hiç şüphesiz bononun, ancak, ciro ve teslim yoluyla devredilmesi gerektiğidir. Bundan anlaşılması gereken, bononun devrinin geçerli olabilmesi ve senedi en son elinde bulunduran hamilin yetkili olabilmesi, buna bağlı olarak talepte bulunabilmesi için düzgün bir ciro zincirine ihtiyaç bulunmaktadır.
Nama yazılı senetler ise bilindiği üzere alacağın devri ve teslim yoluyla devredilmektedir.
Bono üzerine yazılan ciro edilemez kaydının kambiyo senedine olan etkisinin belirlenmesinde öncelikle ilgili kaydın kim tarafından senet üzerine yazıldığına bakılmalıdır. Ciranta tarafından senet üzerine yazılan ciro edilemez kaydı, senedi nama yazılı senet haline getirmemektedir, yalnızca cirantayı daha sonra yapılabilecek ciro işlemlerine karşı sorumluluktan kurtarmaktadır.
Ancak, senet üzerine yazılan ciro edilemez kaydı düzenleyen tarafından yazılmışsa bu durumda söz konusu senet menfi emre kaydı taşıması sebebiyle artık nama yazılı senet haline gelecektir ve ciro yoluyla devri mümkün olmayacaktır. Kanunen emre yazılı senet olan bononun, düzenleyen tarafından yazılan kayıtla nama yazılı senet haline gelmesinin en önemli sonucu, senedin alacağın devri yoluyla devredilebilecek olmasıdır.
Bononun nama yazılı senet vasfını alarak alacağın devri yoluyla devredilmesinin de oluşturacağı sonuçlar bulunmaktadır.
TTK’nın 687’nci ve 825’inci maddelerine göre, emre yazılı senetlerde borçlu, senedi ciro ile iyiniyetli olarak devralan kişiye karşı, cirantaya karşı sahip olduğu şahsi def’ileri ileri süremez. Ancak, alacağın temlikinde borçlu, devredene karşı ileri sürebileceği şahsi def’ileri, iyiniyetli olsa bile devralana karşı da ileri sürebilmektedir.
Bononun ciro edilememesinin ve alacağın devri yoluyla devredilebilmesinin bir diğer sonucu, alacağın temlikinde devralan, iyiniyetli olsa da tasarruf yetkisi olmayan kişiden alacak hakkını iktisap edemez. Ancak ciro, bono üzerinde bir hakkı olmasa dahi ciranta senedi düzgün bir ciro zinciri ile elinde bulunduruyorsa, kötüniyetli ve ağır kusurlu olmadıkça lehine ciro yapılan kişi bonoda mevcut olan hakkı kazanmış olur.
Kambiyo senedini düzenleyen kişinin senede “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kaydını neden yazdığını biraz daha yakından incelemek icap eder; “düzenleyen” konumundaki kişiler kambiyo senetlerine bu kayıtları “senedin devredilmeyeceği hususunda lehtar ile anlaşıldığını belli etmek için” yazmaktadır. Buna göre, düzenleyen ve lehtar, ilgili kambiyo senedinin düzenlenip lehtara teslimine sebep olan temel ilişki çerçevesinde, senedin devredilmeyip lehtarın elinde kalacağını kararlaştırmıştır. Düzenleyen senede bu nedenle “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” yazmakta ve lehtar da senedi yine aynı nedenle üzerinde “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kayıtlarını taşır biçimde kabul etmektedir. Yoksa burada kesinlikle senedin nama yazılı düzenlenmesi amaçlanmamaktadır. İlgili kayıt senedin “devir şeklini belirlemeye ya da değiştirmeye” değil, “devredilmeyeceğine ilişkin anlaşmayı göstermeye” matuftur. Senedin düzenlenmesine sebep teşkil eden temel ilişki, senedin tedavül etmemesini, yani lehtarın elinde kalmasını öngörebilir. Bunun en somut örnekleri, teminat senetleri ile tedavül gayesi olmayan hatır senetleridir[67]. Nitekim “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kaydının, bilhassa teminat amacıyla verilen senetler üzerinde sıklıkla yer aldığı ve genellikle senedin teminat senedi olduğu kaydıyla beraber kullanıldığı, öğretide açıkça dile getirilmektedir. Teminat için kambiyo senedi düzenlenmesinde amaç, teminatı olarak verildiği borç ifa edilene kadar senedin lehtarın elinde kalması ve borç ifa edildiğinde düzenleyene iadesi; ancak eğer borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse bu defa lehtarın senedi tahsil edebilmesidir. Tedavül gayesi bulunmayan hatır senetlerinde de taraflar, lehtarın mali durumunu olduğundan daha iyi gösterme ihtiyacı ortadan kalktığında, senedin düzenleyene geri verilmesini kararlaştırmıştır.
Buna göre, düzenleyenin bir kambiyo senedine “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kayıtlarını yazmasındaki temel sebepler, lehtar ile senedin devredilmeyeceği hususunda anlaştıklarını gösterebilmek, senedin tedavül etmemesini sağlamak ve nihayet temel ilişkideki şartlar gerçekleştiğinde senedin kendisine iadesini kolaylaştırabilmektir. Öyleyse bir kambiyo senedine “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kaydının eklenmesinin sebebi senedin nama yazılı olarak düzenlenmek istenmesi değil, senedin devredilmeyeceğine ilişkin anlaşmaya işaret etme ve senedin tedavülünü engelleme arzusudur. Düzenleyen, senede bu kaydı yazarak bir taraftan senedin devredilmeyeceğinin (tedavül etmeyeceğinin) kararlaştırıldığını üçüncü kişilere de göstermek, diğer taraftan ise eğer lehtar koşulları yerine geldiğinde senedi iade etmekten kaçınırsa, senedin geri alınmasını kolaylaştırabilmek istemektedir. Fakat düzenleyen, “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kaydına kimi zaman senedin devredilmemesinin kararlaştırıldığı temel ilişkiye yönelik bir kayıtla beraber yer verirken (örneğin: “teminat senedidir, ciro edilemez” gibi), kimi zaman ise bunu yapmaz ve sadece “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kaydını kullanır. Teminat senetlerinde genellikle birinci varsayıma rastlanırken, tedavül gayesi olmayan hatır senetlerinde ise ikinci olasılıkla karşılaşılır. Hâl böyle olunca görülmektedir ki, düzenleyenin senede “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kaydını yazmasındaki irade, kesinlikle senedi nama yazılı olarak düzenlemeye yönelik değildir. Burada yapılmak istenen, senedin devredilmeyeceği hususunda anlaşıldığını göstererek tedavülünü engellemek ve icabında senedin geri alınmasını kolaylaştırabilmektir. Dolayısıyla biz, düzenleyenin senede “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kaydını yazarken “şahsi defilerini sonraki hamillere karşı da ileri sürebilmeyi amaçladığı”[68] düşüncesinde değiliz. Kanaatimizce “ciro edilemez” ya da “cirosu yasaktır” ifadeleri bu şekilde yorumlanmaya müsait bulunmamaktadır. Şöyle ki:
- a) Esasen “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kayıtları, böyle bir yoruma her şeyden önce lafız itibariyle elvermemektedir. Zira anılan ibareler lafız bakımından “senedin yalnızca alacağın temliki yoluyla devredilebilmesinin arzulandığı” ya da “senedin nama yazılı olduğu” anlamını bünyesinde barındırmamaktadır ve alacağın temliki üzerinden şahsi def’ilerin ileri sürülebilmesi imkânı ile bağlantı kurulmasına olanak da vermemektedir. Söz konusu ifadelerden çıkarılabilecek ilk ve olağan anlam, kesinlikle bu değildir.
- b) Emre yazılı kıymetli evrak, ciro ve zilyetliğin geçirilmesi yoluyla devredilir (TTK m. 647/1, 648/2). Buna göre ciro, emre yazılı senetlerin devri için yapılması gereken bir işlemdir (TTK m. 647/2). Ancak düzenleyenin senede “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kaydını yazarken kast ettiği “ciro” ise “senedin devir şekline” yani “emre yazılı olup olmamasına” matuf değildir. Buradaki “ciro” sözcüğü, “senedin devredilmesi için yapılacak olan somut ciro işlemine/işlemlerine” yöneliktir. Kayıt konulurken, “senedin devir usulünün, yani senedin devri için yapılması gereken işlemin değiştirilmesi (=senedin ciro değil de alacağın temliki yoluyla devredilebilir olması)” amaçlanmamaktadır. Dolayısıyla “ciro edilemez” ya da “cirosu yasaktır” kaydı, senede, “emre yazılı olduğundan ilke olarak ciro ve zilyetliğin geçirilmesi yoluyla devredilebilecek olan bu senet üzerinde “ciro işlemi yapılmaması”, yani “senedin tedavül etmemesi” için” yazılmaktadır. Şu durumda düzenleyen, “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kaydını senedi nama yazılı olarak düzenlemek için değil, tam tersine, “senet emre yazılı olduğu için” Değişik bir söyleyişle, “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kaydının gerek lafız itibariyle sahip bulunduğu anlam, gerek kaydın senede yazılmasındaki irade, senedin “ciro yerine alacağın temliki yoluyla devredilebilmesini öngörmeye” yönelmemiştir. Buradaki irade, “senedin (hiç) devredilmemesinin kararlaştırıldığını göstermeye ve devredilmemesini sağlamaya” yöneliktir. Yani bu kayıt senede, “senedin ‘ciro yoluyla’ devredilmesini” önlemeye yönelik olarak konulmamaktadır. Bu bakımdan kaydın senede yazılması ile elde edilmek istenen sonuç kesinlikle “senedin alacağın temliki yoluyla serbestçe devredilebilmesi ve dolayısıyla senet üçüncü kişilere devredildiğinde düzenleyenin lehtara karşı sahip olduğu şahsi defileri senedi devralan üçüncü kişilere karşı da ileri sürebilmesi” değildir. Bu kayıt konulurken, açıkça, “senedin hiç devredilmeyip lehtarın elinde tutulması” istenmekte ve senedi söz konusu kayıtla teslim alan lehtar da düzenleyen ile aralarındaki temel ilişkiye uygun davranarak senedi devretmeyip elinde tutmayı kabul etmektedir. Kısacası, bir kambiyo senedine “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” yazan düzenleyen, senedin yalnızca “ciro” işlemiyle değil, alacağın temliki yoluyla devredilmesine de razı gelmemektedir. Senedin “devredilmemesini” istemektedir ve “ciro edilemez” ya da “cirosu yasaktır” kaydını kullanırken bu neticeyi elde etmeyi amaçlamaktadır.
- c) Düzenleyenin senede yazdığı “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kaydının hukuki sonucunun ne olacağı belirlenirken, senede bu gibi bir kaydın “ciranta” tarafından yazılmasına yönelik olarak TTK m. 685/2’de yer alan düzenlemeden yararlanılmasına veya anılan düzenleme ile bağlantı kurulmasına görüşümüzce ihtiyaç yoktur. TTK m. 685/2’den faydalanılarak veya söz konusu hükümle bir ilişki kurularak yapılmış değildir. Buna karşın, TK m. 685/2 düzenlemesinin neticeleri değiştirir bir yönünün olmadığını da vurgulamak icap eder. TTK m. 685’in “teminat işlevi” şeklindeki başlığından da açıkça anlaşılabileceği üzere bu hüküm[69], “cironun teminat işlevi” ve dolayısıyla “cirantanın sorumluluğu” ile ilgilidir. TTK m. 685/1, cirantaya, cirosuna buna ilişkin bir kayıt yazarak, cirosunun teminat işlevini “tamamen” ortadan kaldırma imkânı verir. Cirosuna sorumsuzluk kaydı yazan bir ciranta, ilgili kambiyo senedindeki cirosu sebebiyle, senedi ciro ettiği kişi de dâhil, hiç kimseye karşı sorumlu olmaz. Senet ödenmezse, kendisine müracaat edilemez. Ciranta tarafından getirilecek bir “ciro yasağı” ise onun cirosunun teminat işlevini, “senet sonradan kendilerine ciro edilmiş olan kişilere karşı” ortadan kaldırır. Senedin cirosuna bu kaydı yazan ciranta, yaptığı ciro işlemi kapsamında, “senedi ciro ettiği kişiye karşı” sorumlu olmaya devam eder (TTK m. 685/2). Öyleyse TTK m. 685, “temlik cirosunun teminat işlevinin ortadan kaldırılması” ile alakalı bir düzenlemedir. Buna göre ciranta cirosuna bir “sorumsuzluk kaydı” eklediğinde cirosunun teminat işlevi “herkese karşı” (TTK m. 685/1), bir “ciro yasağı kaydı” eklediğinde ise “senet sonradan kendilerine ciro edilmiş olan kişilere karşı” (TTK m. 685/2) bertaraf edilmiş olur[70]. Bu yönüyle TTK m. 685/2, cironun kayıtsız ve şartsız olması kuralının (TTK m. 682/1) bir istisnasıdır[71]. Zira TTK m. 682/1’de cironun kayıtsız ve şartsız olmasının gerektiği, cironun bağlı tutulduğu her şartın yazılmamış sayılacağı hükme bağlanmakta iken, TTK m. 685/2’de cirantanın, cirosuna, “senet sonradan kendilerine ciro edilmiş olan kişilere karşı sorumlu olmama” neticesini doğuran bir kayıt eklemesine müsaade edilmektedir. Söz konusu ciro yasağı kaydı sebebiyle artık kaydı yazan cirantaya yalnızca senedi ciro ettiği kişinin başvurabileceği ve böyle bir başvuru hâlinde cirantanın bu kimseye karşı şahsi def’ilerini ileri sürebileceği kuşkusuzdur. Fakat TTK m. 685/1 (sorumsuzluk kaydı) ile TTK m. 685/2 (ciro yasağı) arasındaki fark, “şahsi defilerin ileri sürülmesi” meselesinden kaynaklanmamaktadır[72]. Zira cirantanın cirosuna eklediği ciro yasağı kaydının “şahsi defilerin ileri sürülebileceği kişilerin çevresini genişletmek” şeklinde bir amacı olmadığı gibi, böyle bir sonucu da yoktur. Cirantanın cirosuna ciro yasağı kaydı yazmasındaki amaç ve söz konusu kaydın meydana getireceği hukuki netice, cirantanın sorumluluğunun çerçevesinin kişi yönünden daraltılmasıdır[73]. Bu kayıt sayesinde ciranta sadece senedi ciro ettiği kimseye karşı sorumlu olacağından, cironun teminat işlevi ve dolayısıyla cirantanın sorumluluğu kişi bakımından “senedin ciro edildiği kimse” ile sınırlandırılmış olacaktır[74]. Şu durumda görülmektedir ki, cirantanın cirosuna eklediği ciro yasağının, “şahsi defilerin ileri sürülebileceği kişilerin çevresini genişletmek” veya “bu defilerin senedi sonradan devralan kişilere karşı da ileri sürülebilmesini sağlamak” şeklinde bir neticesi bulunmamaktadır. Bu bakımdan TTK m. 685/1 ile TTK m. 685/2 arasındaki farklılık da “şahsi defiler” ile ilgili değildir. Esasen ciranta, cirosuna ciro yasağı kaydı eklesin veya eklemesin, şahsi def’ilerini, senedi devrettiği kimseye karşı zaten ileri sürebilecektir. Dolayısıyla cirantanın cirosuna yazdığı ciro yasağı kaydı şahsi def’ileri senet sonradan kendilerine ciro edilmiş kimselere karşı da ileri sürülebilir hâle getirmemekte, bundan da öte, anılan kimselere karşı olan sorumluluğu tamamen ortadan kaldırmaktadır (TTK m. 685/2). Açıklamaya çalıştığımız nedenlerle biz, cirantanın cirosuna “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kaydını yazabilmesinin (TTK m. 685/2) gerekçesinin, “nama yazılı senetlerin devrinde devredenin defiler yönünden haiz olduğu imkânı kendisine tanımak” olduğu görüşünde[75] değiliz. Hâl böyle olunca, aynı kaydın senede düzenleyen tarafından yazılmasının hukuki neticesinin de bu kabul üzerinden belirlenemeyeceğini düşünüyoruz[76].
Dikkat çekilmesi kaçınılmazdır ki, “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kayıtları birer menfi emre kaydı niteliğinde olmadığından, “emre” kaydını içermeyen bir kambiyo senedine düzenleyen tarafından bu kayıtlardan birinin eklenmesi hâlinde anılan senet nama yazılı olarak düzenlenmiş olmaz. Örneğin senet metni “İşbu bono mukabilinde (A)’ya 150.000-TL ödeyeceğim. Ciro edilemez.” şeklinde olan bir bono, kanaatimizce “nama” değil, “emre” yazılıdır.
Diğer yandan “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kayıtlarının kambiyo senedinde “emre” kaydı ile birlikte kullanılması durumunda ise artık söz konusu senedin nama yazılı bir senet olarak kabul edilemeyeceği tartışmasız olsa gerektir. Bu varsayıma özel olarak işaret etmemizin sebebi ise şudur: Türk uygulamasında en sık kullanılan kambiyo senetleri bono ve çektir. Ülkemizde bono, genellikle, belirli kısımları boş bırakılarak önceden matbu biçimde hazırlanmış olarak satılan senetlerdeki boşlukların doldurulması suretiyle düzenlenmektedir. Dolayısıyla bononun düzenleyen tarafından el yazısı veya bilgisayar ile baştan sona bizzat kaleme alınması hâline pek rastlanmamaktadır. Çek düzenlenirken ise, bankalarca bastırılan çek defterlerindeki (ÇekK m. 2/5) matbu çek yaprakları kullanılmaktadır. Kambiyo senetleri ayrıca “emre” kaydını taşımasalar dahi zaten kanunen emre yazılı olmalarına karşın gerek matbu bonolarda, gerek bankalarca bastırılan (hamiline olmayan) çek yapraklarında “emrühavalesine” veya “emre” kaydı da senet metninde açıkça yer almaktadır. İşte “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kaydı, senede, senedin bu matbu şekli olduğu gibi muhafaza edilerek, yani “emrühavalesine” veya “emre” ibaresi ile birlikte bulunacak şekilde eklendiğinde ise ortaya, senet metni örneğin “İşbu bono mukabilinde sayın (A) veya emrühavalesine 150.000-TL ödeyeceğim. Ciro edilemez.” gibi olan bir bono yahut “İşbu çek karşılığında sayın (A) emrine 150.000-TL ödeyiniz. Ciro edilemez.” biçiminde olan bir çek çıkmaktadır. Dikkat edilirse bu varsayımlarda düzenleyenin üzerine “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” ibarelerini yazdığı senet, kanunen emre yazılı olması şöyle dursun, metninde açıkça “emre” kaydını barındıran bir senettir. “Ciro edilemez” ya da “cirosu yasaktır” kayıtları, kanunen emre yazılı olan ve metninde de açık bir «emre» kaydı taşıyan böyle bir senedin nama yazılı düzenlenmiş olması neticesini veremez. Anılan senetlerin emre yazılı oldukları hususunda en küçük bir tereddüt duyulmamalıdır[77].
Öyleyse “ciro edilemez” ya da “cirosu yasaktır” kayıtlarını “emre” kaydı ile birlikte içerecek şekilde düzenlenen kambiyo senetleri, kanunen emre yazılı olmalarından da öte, açıkça “emre” kaydını içerdikleri için emre yazılıdır. “Emre” kaydı kullanılmaksızın veya içerdiği matbu “emre” kaydının üzeri çizilip “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” ibareleri eklenerek düzenlenen kambiyo senetleri ise, anılan ibareler birer menfi emre kaydı niteliğinde olmadıkları için (kanunen) emre yazılıdır.
“ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kayıtlarının uygulamada nasıl kullanıldıklarına bakıldığında, düzenleyenin senede bu kayıtları senedi nama yazma iradesiyle eklemediği de aslında net biçimde görülmektedir. Örneklerle somutlaştıracak olursak: Yargıtay kararlarına konu olaylarda Yüksek Mahkemece menfi emre kaydı olarak nitelendirilen, “Teminat senedidir. Ciro edilemez.”, “3. şahıslara ciro edilemez”, “çek cirosu kabil değildir sadece K. A. E. Sist. Ltd. Şti. ne geçerlidir.”, “bu senet tahsil cirosu ile bankalara ibrazı hariç olmak üzere 3. şahıslara ciro edilemez”, “işbu çek teminat çeki olup, cirolanamaz ve icra takibine konu edilemez”, “teminat çekidir. 3. şahıslarda kullanılamaz.” ve “İşbu senet T. D. T. A.Ş. tarafından kendi işleri için üçüncü şahıslara ciro ve teminat olarak verilemez. Bu senedin veriliş sebebi 2000 yılı ikinci dönemi Röyolty noksanlığının ikmali içindir.” şeklindeki ibarelerin tamamı oldukça belirgin bir biçimde “senedin devredilmesini (tedavülünü) önlemeye ve düzenleyen ile lehtar arasındaki, senedin devredilmeyeceğine ilişkin anlaşmayı göstermeye” matuftur.
Görüşümüzce anılan kayıtların hiçbirinin altında “senedi nama yazılı olarak düzenleme” yahut “şahsi defilerin ileri sürülebileceği kişilerin çevresini genişletme” iradesi yatmamaktadır.
Düzenleyen tarafından senede yazılan “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” ibarelerinin birer menfi emre kaydı olmadığını ve uygulamada da bu kayıtların senede, senedi nama yazma iradesiyle eklenmediğini böylece saptadıktan sonra, anılan kayıtların senede konulmasının hukuki neticesinin ne olduğunu açıklamak icap eder.
- a) Senedin devredilmesini önlemeye ve düzenleyen ile lehtar arasında bu yönde anlaşıldığını belli etmeye yönelik olan “ciro edilemez” ve “cirosu yasaktır” kayıtları kambiyo senedini geçersiz hâle getirmez; senedin tedavül yeteneğini ortadan kaldırmaz; senedi kıymetli evrak olmaktan çıkarmaz[78]. Yani söz konusu kayıtlar temelde “tedavülü engellemeye” matuf olmalarına rağmen bu sonucu doğuramaz ve senedin devredilmesini önleyemez. Böylesi kayıtlar taşıyan kambiyo senetleri emre yazılıdır.
- b) Diğer taraftan düzenleyenin senede yazdığı “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” ibaresi “sorumluluk”tan ziyade “senedin devredilmesi/tedavülü” ile ilgili olduğu için, kanaatimizce bir “ödenmemeden sorumsuzluk kaydı” (TK 687, 778/2-(e), 818/1-(c)) niteliğinde de değildir. Dolayısıyla, anılan kayıtların “senede yazılmamış sayılması” söz konusu olmaz[79]. Bu kayıtlar, düzenleyen ve lehtar arasındaki temel ilişki bakımından hukuki sonuç doğurur. Düzenleyen “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kayıtlarını kambiyo senedine senedin devredilmeyip lehtarın elinde tutulacağı hususunda anlaşıldığını göstermeye ve senedin tedavülünü önlemeye matuf olarak yazdığına ve lehtar da senedi bu kayıtla birlikte kabul ettiğine göre, düzenleyene, senedi üçüncü kişilere devretmeyeceğini taahhüt etmiş durumdadır. Eğer lehtar düzenleyen ile aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak senedi üçüncü kişilere devreder ve düzenleyen de bu nedenle bir zarara uğrarsa, lehtardan söz konusu zararı tazmin etmesini isteyebilir. Örneğin lehtar “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kaydını taşıyan bir teminat senedini tedavüle çıkarır ve düzenleyen de lehtar ile arasındaki temel ilişkide teminatın çözülme şartları gerçekleşmemesine rağmen senedi üçüncü kişiye ödemek zorunda kalırsa, bu sebeple uğradığı zararın lehtar tarafından tazmin edilmesini talep edebilir. Benzer şekilde, tedavül gayesi olmayan bir hatır senedi de üzerindeki “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kaydına rağmen tedavüle çıkarılır ve düzenleyen bu senedi üçüncü kişiye ödemek mecburiyetinde kalırsa, yine lehtardan zararının tazminini talep edebilir. Bu bakımdan düzenleyenin kambiyo senedine “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kayıtlarını yazması, ona, lehtar ile arasındaki “senedin devredilmeyeceğine” ilişkin anlaşmayı HMK m. 200-201 anlamında “senetle” ispat edebilme imkânı sağlar. Ancak şu iki hususu unutmamak icap eder: Birincisi, düzenleyenin lehtardan hemen yukarıda işaret ettiğimiz biçimde tazminat isteyebilmesi için, senedin taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak tedavüle çıkarılmış bulunması tek başına yeterli değildir. Buna ek olarak, düzenleyenin, senedi, “lehtar ile arasındaki temel ilişki uyarınca aslında ödemesi gerekmemesine rağmen üçüncü kişiye ödemek zorunda kalması” da gerekir. Örneklerimiz üzerinden ilerlersek, lehtarın anlaşmaya aykırı biçimde tedavüle çıkardığı bir hatır senedinin üçüncü kişiye ödenmesi mecburiyetinde kalınması veya yine anlaşmaya aykırı olarak tedavüle çıkarılan bir teminat senedinin, teminatın çözülme şartları gerçekleşmemesine karşın üçüncü kişiye ödenmesi gibi hâllerde durum böyledir İkincisi, “ciro edilemez” ya da “cirosu yasaktır” kayıtları, senedin düzenlenip lehtara teslimine sebep oluşturan temel ilişkinin ne olduğunu göstermez. Söz konusu kayıtlar tek başlarına yalnızca “senedin tedavüle çıkarılmayacağına ilişkin anlaşmayı” Dolayısıyla düzenleyen, lehtar ile arasındaki temel ilişkinin ne olduğunu (örneğin, üzerinde sadece “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kaydını taşıyan kambiyo senedinin bir teminat yahut hatır senedi olduğunu) ve anlaşmaya aykırı olarak tedavüle çıkarılan senedi bu temel ilişki çerçevesinde aslında ödememesi gerekmesine rağmen üçüncü kişiye ödemek zorunda kaldığını “ayrıca” kanıtlamalıdır.
- c) Düzenleyenin kambiyo senedine eklediği “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kayıtları senedi lehtardan ve/veya lehtarı takiben diğer bir yetkili hamilden edinen üçüncü kişileri bağlamaz. Bu kayıtlar, düzenleyene, lehtara karşı sahip olduğu şahsi defileri söz konusu üçüncü kişilere karşı da ileri sürme imkânı vermez; üçüncü kişilerin şahsi defiler karşısındaki durumunu değiştirmez[80]. Benzer şekilde, düzenleyenin “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kaydını eklediği bir senedi edinen üçüncü kişiler, sırf bu kaydı taşıyan bir senedi edinmiş olmaları sebebiyle iktisaplarında “kötüniyetli” sayılamaz. Yine, yalnızca senedin “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kaydını taşımasından yola çıkılarak bu senedi edinen üçüncü kişilerin bilerek borçlunun zararına hareket ettikleri de (TTK m. 687/1) söylenemez. Lehtarın düzenleyen ile arasındaki anlaşmaya aykırı davranarak senedi tedavüle çıkarması, senedi lehtardan veya ondan sonraki yetkili hamillerden edinen üçüncü kişilerin bilerek borçlunun zararına hareket ettikleri neticesine varılabilmesi bakımından tek başına kesinlikle yeterli değildir. Zira bilerek borçlunun zararına hareketten söz edilebilmesi için “şahsi definin[81] varlığının bilinmesi” kâfi gelmez; ayrıca “borçlunun zararına hareket” de aranır[82].
- d) Tüm bu açıklamalarımız çerçevesinde, düzenleyen tarafından kambiyo senedine konulan “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kayıtlarının, öğretide kambiyo senedine alınmış olmalarına rağmen senedin sıhhatini etkilemeyen, ancak ilgililer açısından kambiyo hukuku yönünden bağlayıcı olmayan kayıtlar[83] olarak tanımlanan “etkisiz kayıtlar” (örneğin değer (valuta) kaydı, teminat kaydı, karşılık kaydı, provizyon ve ihbar kaydı gibi[84]) arasında yer aldığı söylenebilir.
Son olarak belirtilmelidir ki, düzenleyen tarafından senet üzerine ciro edilemez kaydı konulması her ne kadar senedi nama yazılı senet haline getirmekteyse de senedin kambiyo senedi olma niteliğini ortadan kaldırmaz.
Kambiyo senetlerinde (poliçe, bono veya çekte) cirantanın cirosuna yazacağı ciro yasağı kaydının hukuki sonucu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 685. maddesinin ikinci fıkrasında ve 6762 sayılı (mülga) Türk Ticaret Kanunu’nun 597. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Bu hükümler poliçenin cirosuna ilişkindir. Ancak bono ve çek hakkında da uygulanırlar. Her iki hüküm de cirantanın poliçenin tekrar ciro edilmesini yasak edebileceğini ve bu hâlde, senet sonradan kendilerine ciro edilmiş olan kişilere karşı sorumlu olmayacağını öngörmektedir. Düzenleyenin kambiyo senedine “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kaydını yazmasının hukuki sonucunun ne olacağı hususunda ise gerek 6762 sayılı (mülga) Türk Ticaret Kanunu’nda gerek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’da herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Fakat bugün Türk öğretisinin oldukça büyük bir kısmı kambiyo senedine düzenleyen tarafından yazılan “ciro edilemez” yahut “cirosu yasaktır” kaydının bir menfi (olumsuz) emre kaydı olduğu görüşündedir. Anılan görüş uyarınca düzenleyenin “ciro edilemez” veya “cirosu yasaktır” kaydını ekleyerek düzenlediği bir kambiyo senedi, nama yazılı bir senet olacaktır[85].
KAYNAKÇA
1.Bilgili, Fatih, “Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Bonoda Ciro Edilemez Kaydına İlişkin 2007/202 No’lu Kararı Üzerine Bir Değerlendirme”, TBB Dergisi, S.78, 2008, s.(29-36).
2.Gönen, Eriş, Türk Ticaret Kanunu Hükümlerine Göre Kıymetli Evrak, Seçkin Yayınevi, Ankara 2014.
3.Hacıömeroğlu, Abdülhamid Oğuzhan, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na Göre Kıymetli Evrak Hukukunda Ciro, Yetkin Yayınları, Ankara 2017.
4.Kendigelen, Abuzer, Çek Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, 5.Bası, İstanbul 2019.
5.Kendigelen, Abuzer/Kırca, İsmail, Kıymetli Evrak Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, 3.Bası, İstanbul 2020.
6.Öztan, Fırat, Kıymetli Evrak Hukuku, Turhan Kitabevi, 2.Bası, Ankara 1997.
7.Poroy, Reha/Tekinalp, Ünal, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, Vedat Kitapçılık, 19.Bası, İstanbul 2010.
8.Pulaşlı, Hasan, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, Adalet Yayınevi, Ankara 2011.
9.Reisoğlu, Seza, Çek Hukuku, Ankara 2011.
10.Seven, Vural, “Hamiline Yazılı Çekte Ciranta Tarafından Konan Bedeli Teminattır Kaydının Hukuki Sonucu”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.5, S.2 İzmir 2003, s.(143-158).
- Poroy, Reha/Tekinalp, Ünal, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 17. bası, İstanbul 2006, s. 73-75;
12.Pulaşlı, Hasan, Kıymetli Evrak Hukuku, 8. bası, Ankara 2007, s. 49;
- İmregün, Oğuz, Kıymetli Evrak Hukuku, 3. bası, İstanbul 2003, s. 14;
14.Tuna, Ergun, Ticaret Hukuku, Cilt: III Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 1989, s. 34;
15.Deryal, Yahya, Ticaret Hukuku, 4. bası, Trabzon 2000, s. 151, 152.
- Kayar, İsmail, Kıymetli Evrak Hukuku, 3. bası, Ankara 2003, s. 12
- . Yaşar Karayalçın, Ticaret Hukuku III Ticari Senetler (Kambiyo Senetleri) (4. Bası
1970) 26, 27
- A. Tahir Öğütçü/Mehmet Altın, Ticari Senetler (Poliçe, Bono, Çek) ve Özel Takip Yolları (1979) 41, 55;
19.Celal Göle, Çek Hukuku (1989) 45, 46;
20.Ali Bozer/Celal Göle, Kıymetli Evrak Hukuku (Güncellenmiş ve Genişletilmiş 8. Bası 2018) 31, 35, 193-194, 286, 290, 350;
21.Naci Kınacıoğlu, Kıymetli Evrak Hukuku (5. Bası 1999) 119, 142-143;
22.Seza Reisoğlu, Çek Hukuku (2011) 39, 81;
23.Hasan Pulaşlı, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları (Tamamen Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 7. Bası 2019) 37, 328;
24.Lerzan Yılmaz, “Cirosu Yasaklanmış Çek” (1993) Facultatis Decima Anniversaria 10. Yıl Armağanı, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Marmara Üniversitesi Yayın No: 543, Hukuk Fakültesi Yayın No: 6, 143;
25.Murat Alışkan Kambiyo Senetlerinde Temlik Cirosu (1998) 117-125, 327-328
- Mücahit Ünal (Sami Karahan/Zekeriyya Arı/ Hayri Bozgeyik/Tahir Saraç), Kıymetli Evrak Hukuku (3. Bası 2015) 83, 89;
27.Saraç (Karahan/Arı/Bozgeyik/Ünal) (n 3) 209, 212 ve 235, dpn. 1;
28.Çetin Arslan/Murat Kayançiçek 5941 Sayılı Çek Kanunu Şerhi (2010) 209;
29.İsmail Kayar, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na Göre Ticaret Hukuku (Güncellenmiş 5. Bası 2018) 591, 626;
30.Gönen Eriş, Türk Ticaret Kanunu Hükümlerine Göre Kıymetli Evrak Poliçe – Bono – Çek – Makbuz Senedi – Varant (Güncellenmiş 2. Bası 2016) 320, 1051, 1059;
31.Abdulhamid Oğuzhan Hacıömeroğlu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na Göre Kıymetli Evrak Hukukunda Ciro (2017) 69-70;
32.Ömer Teoman, Yaşayan Ticaret Hukuku Hukuki Mütalâalar Cilt I: 1982-1991 (2. Yeniden ve Aynen Dizilmiş Bası 2011) 1217-1218;
33.Halil Arslanlı, Ticari Senetler Dersleri (3. Bası 1954) 14, 111.
- Edip Şimşek, Hukukta ve Cezada Ticari Senetler (2. Bası 1982) 52, 354, 385;
35.Sururi Kocaimamoğlu, Ticari Senetler Tatbikatı ve Banka Muameleleri (1959) 14, 22, 128, 129
- Arslan Kaya (Hüseyin Ülgen/Mehmet Helvacı/N. Füsun Nomer Ertan), Kıymetli Evrak Hukuku (Güncellenmiş ve Kısmen Yeniden Yazılmış 11. Bası 2019) 279
- S. Özgür Memişoğlu, “5941 Sayılı Çek Kanunu Açısından Karşılıksız Çek” (2010) Yargı Dünyası, S. 176, 21
- Cihan Şahin, “Bir Kambiyo Senedi Olarak Çek ve Yargı Kararları Işığında Çekin Unsurları” (2012) Legal Banka ve Finans Hukuku Dergisi, C. 1, S. 1, 77
- Mustafa Çeker, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre Ticaret Hukuku (8. Bası 2014) 506.
- Hayri Domaniç, TTK Şerhi IV – Kıymetli Evrak Hukuku ve Uygulaması (1990) 51, 573;
41.Reha Poroy/Ünal Tekinalp, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları (Gözden Geçirilmiş ve Yeniden Yazılmış 22. Bası 2018) 78
- Nurkut İnan, Türk Hukukunda Hatır Senetleri ve Özellikle Hatır Bonoları (1969) 116-117, 64-65.
- Numan Sabit Sönmez, Kambiyo Senetlerinde Şahsi Defiler (2019) 76, dpn. 112).
- İsmail Cem Soykan Kambiyo Senedinin Cirosunun Düzenleyen Tarafından yasaklanması, İstanbul Hukuk Mecmuası, 77 (1): 241–265
[1] Bu görüşte bkz. Yaşar Karayalçın, Ticaret Hukuku III Ticari Senetler (Kambiyo Senetleri) (4. Bası
1970) 26, 27; Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku (2. Bası 1997) 483, 607-608 (ayrıca bkz. 638-639); Fahiman Tekil, Kıymetli Evrak Hukuku (2. Bası 1994) 48, 54, 185; A. Tahir Öğütçü/Mehmet Altın, Ticari Senetler (Poliçe, Bono, Çek) ve Özel Takip Yolları (1979) 41, 55; Celal Göle, Çek Hukuku (1989) 45, 46; Ali Bozer/Celal Göle, Kıymetli Evrak Hukuku (Güncellenmiş ve Genişletilmiş 8. Bası 2018) 31, 35, 193-194, 286, 290, 350; Naci Kınacıoğlu, Kıymetli Evrak Hukuku (5. Bası 1999) 119, 142-143; Kendigelen (n 1) 153-155; Seza Reisoğlu, Çek Hukuku (2011) 39, 81; Hasan Pulaşlı, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları (Tamamen Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 7. Bası 2019) 37, 328; Lerzan Yılmaz, “Cirosu Yasaklanmış Çek” (1993) Facultatis Decima Anniversaria 10. Yıl Armağanı, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Marmara Üniversitesi Yayın No: 543, Hukuk Fakültesi Yayın No: 6, 143; Murat Alışkan Kambiyo Senetlerinde Temlik Cirosu (1998) 117-125, 327-328; Fatih Bilgili “Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Bonoda “Ciro Edilemez” Kaydına İlişkin 2007/202 No’lu Kararı Üzerine Bir Değerlendirme” (2008) Türkiye Barolar Birliği Dergisi S. 78, 33, 35-36; Mücahit Ünal (Sami Karahan/Zekeriyya Arı/ Hayri Bozgeyik/Tahir Saraç), Kıymetli Evrak Hukuku (3. Bası 2015) 83, 89; Saraç (Karahan/Arı/Bozgeyik/Ünal) (n 3) 209, 212 ve 235, dpn. 1; Çetin Arslan/Murat Kayançiçek 5941 Sayılı Çek Kanunu Şerhi (2010) 209; İsmail Kayar, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na Göre Ticaret Hukuku (Güncellenmiş 5. Bası 2018) 591, 626; Gönen Eriş, Türk Ticaret Kanunu Hükümlerine Göre Kıymetli Evrak Poliçe – Bono – Çek – Makbuz Senedi – Varant (Güncellenmiş 2. Bası 2016) 320, 1051, 1059; Abdulhamid Oğuzhan Hacıömeroğlu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na Göre Kıymetli Evrak Hukukunda Ciro (2017) 69-70; ayrıca bkz. ve karş. Ömer Teoman, Yaşayan Ticaret Hukuku Hukuki Mütalâalar Cilt I: 1982-1991 (2. Yeniden ve Aynen Dizilmiş Bası 2011) 1217-1218; yine bkz. «ciro tarikiyle devredilemez» ibaresinin bir menfi emre kaydı olduğu ve bu ibarenin düzenleyen tarafından kambiyo senedine eklenmesi hâlinde senedin nama yazılı düzenlenmiş olacağı yönünde Halil Arslanlı, Ticari Senetler Dersleri (3. Bası 1954) 14, 111 ile «cirosuzdur» ve «ciro yapılamaz» ibarelerini birer menfi emre kaydı olarak nitelendiren Edip Şimşek, Hukukta ve Cezada Ticari Senetler (2. Bası 1982) 52, 354, 385; nihayet bkz. senedin nama yazılı olarak düzenlenmesi için “cirosunun men edilmesinden” bahsetmekle beraber, gösterdiği menfi emre kaydı örnekleri arasında «ciro edilemez» veya «cirosu yasaktır» ibarelerine yer vermeyen Sururi Kocaimamoğlu, Ticari Senetler Tatbikatı ve Banka Muameleleri (1959) 14, 22, 128, 129
[2] Türkçeye «ciro edilemez» veya «ciro etmek (edilmesi) mümkün değildir» biçiminde tercüme
edilebilecek olan «keine Indossierung» ibaresinin bir menfi emre kaydı olduğu yönünde İsviçre öğretisinden örnek olarak bkz. Karin Wiedmer, OR Kommentar Schweizerisches Obligationenrecht – Art. 552-1186 (Jolanta Kren Kostkiewicz, Peter Nobel, Ivo Schwander, Stephan Wolf Ed., 2. Auflage 2009) 2096. Yine, Türkçeye «ciro etmek (edilmesi) yasaktır» şeklinde tercüme edilebilecek olan «Indossierung verboten» ibaresinin bir menfi emre kaydı olduğu hususunda Alman öğretisinden örnek olarak bkz. Adolf Baumbach/Wolfgang Hefermehl, Wechselgesetz und Scheckgesetz (18. neubearbeitete und erweiterte Auflage 1993) 161, 496.
[3] Nitekim bkz. bu saptamayı yapan Kendigelen (n 1) 155, dpn. 28.
[4] Buna karşın yazarın değerlendirmelerinin poliçe ve bono için de geçerli olduğu tereddütsüzdür.
[5] Kendigelen (n 1) 154-155; ayrıca bkz. Teoman (n 3) 1218.
[6] Kendigelen (n 1) 155.
[7] Saraç (Karahan/Arı/Bozgeyik/Ünal) (n 3) 209.
[8] Hacıömeroğlu (n 3) 70
[9] Arslan Kaya (Hüseyin Ülgen/Mehmet Helvacı/N. Füsun Nomer Ertan), Kıymetli Evrak Hukuku
(Güncellenmiş ve Kısmen Yeniden Yazılmış 11. Bası 2019) 279.
[10] S. Özgür Memişoğlu, “5941 Sayılı Çek Kanunu Açısından Karşılıksız Çek” (2010) Yargı Dünyası, S.
176, 21; ayrıca bkz. yine çek hakkındaki incelemesinde aynen “Cirantanın senet üzerine sorumsuzluk kaydı ve ciro yasağı koyması geçerlidir. Ancak düzenleyen bu kayıtları koyamaz.” ifadelerini kullanan Cihan Şahin, “Bir Kambiyo Senedi Olarak Çek ve Yargı Kararları Işığında Çekin Unsurları” (2012) Legal Banka ve Finans Hukuku Dergisi, C. 1, S. 1, 77.
[11] Bkz. aynen “… emre yazılı senede konulan ciro yasağı kayıtlarının hakkın devredilebilirlik özelliğini
kaldırıp kaldırmadığı tartışma konusu yapılmıştır. Bilindiği üzere, düzenleyen veya ciranta emre yazılı senede ‘ciro edilemez’ kaydı koyarak kıymetli evrakın işlevlerini sınırlandırmaya çalışabilir. Ancak, bu kayıt, senedin tedavülünü engellememekte ve senet yine de üçüncü kişilere devredilebilmektedir. Konulan kayıt sadece kaydı koyan kişinin, yasağa rağmen senet sonradan kendilerine ciro edilmiş kimselere karşı sorumlu tutulamamasına sebep olmaktadır (TK. 685/II).” açıklamalarını yapan Karahan (Arı/ Bozgeyik/Saraç/Ünal) (n 3) 15 ile yine aynen “Keşideci veya cirantalardan herhangi biri senedin üzerine ‘işbu senet ciro edilemez’ vb. bir ifadeyi yazarak ciro yasağı koyabilirler (TTK. m. 685/2). Hemen belirtelim ki, bu kayıt senedin ciro yoluyla devrini engellemez. Ciro yasağına rağmen kambiyo senedi devredilebilir; ancak bu yasağa rağmen senedi devralan kişilere karşı, ciro yasağını koyan kişi sorumlu olmaz. Buna karşılık, ciranta, senedi ciro ettiği kişiye karşı sorumlu kalmaya devam eder.” ifadelerine yer veren Mustafa Çeker, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre Ticaret Hukuku (8. Bası 2014) 506. Ekleyelim ki, eserinin 2012 yılında yapılan basısında Pulaşlı da aynen “Ancak, düzenleyen veya ciranta emre yazılı senede ‘ciro edilemez’ kaydını koymasıyla, kıymetli evrakın tedavül niteliği ortadan kaldırılabilir (TTK m. 685/2). Bu durumda, bu kayıtla senedi ciro ile devralan hamil, bu senedi bir daha ciro ile devredemez, devretse de yeni hamil senetteki hakkını keşideciye karşı ileri süremez. Böylece düzenleyen veya herhangi bir hamil, ‘işbu senet bir daha ciro edilemez’ kaydını senede yazmakla hem senedin tedavülünü kaldırmakta hem de sorumluluğunu devrettiği kişi ile sınırlamış olmaktadır. Ancak, kıymetli evrak tedavülü engellense bile, senet kıymetli evrak niteliğini kaybetmez.” ifadelerini kullanarak [Hasan Pulaşlı, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları (Genişletilmiş ve Güncellenmiş 2. Bası 2012) 33] bu yönde görüş açıklamışsa da, yazar daha sonra anılan kanaatini öğretideki hâkim görüşe paralel olacak biçimde değiştirmiştir. Nitekim bkz. ve karş. Pulaşlı (n 3) 37
[12] Pulaşlı, Hasan, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, Adalet Yayınevi, Ankara 2011, s.9, Kendigelen,
Abuzer/Kırca, İsmail, Kıymetli Evrak Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, 3.Bası, İstanbul 2020, s.123, Gönen, Eriş, Türk Ticaret Kanunu Hükümlerine Göre Kıymetli Evrak, Seçkin Yayınevi, Ankara 2014, s.27, Öztan, Fırat, Kıymetli Evrak Hukuku, Turhan Kitabevi, 2.Bası, Ankara 1997, s.360.
[13] Pulaşlı, S.104
[14] TTK m.671: “Poliçe; a) Senet metninde “poliçe” kelimesini, senet Türkçe’den başka bir dille
yazılmışsa, o dilde poliçe karşılığı olarak kullanılan kelimeyi, b) Belirli bir bedelin ödenmesi hususunda kayıtsız ve şartsız havaleyi, c) Ödeyecek olan kişinin, “muhatabın” adını, d) Vadeyi, e) Ödeme yerini, f) Kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını, g) Düzenlenme tarihini ve yerini, h) Düzenleyenin imzasını, içerir.”
[15] TTK m.776: “Bono veya emre yazılı senet; a) Senet metninde “bono” veya “emre yazılı senet”
kelimesini ve senet Türkçe’den başka bir dille yazılmışsa, o dilde bono veya emre yazılı senet karşılığı olarak kullanılan kelimeyi, b) Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini, c) Vadeyi, d) Ödeme yerini, e) Kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını, f) Düzenlenme tarihini ve yerini, g) Düzenleyenin imzasını, içerir.”
[16] TTK m.780: “Çek; a) Senet metninde “çek” kelimesini ve eğer senet Türkçe’den başka bir dille
yazılmış ise o dilde “çek” karşılığı olarak kullanılan kelimeyi, b) Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi, c) Ödeyecek kişinin, “muhatabın” ticaret unvanını, d) Ödeme yerini, e) Düzenlenme tarihini ve yerini, f) Düzenleyenin imzasını, içerir.”
[17] Pulaşlı, s.104 vd., Kendigelen/Kırca, s.125 vd.
[18] Seven, Vural, “Hamiline Yazılı Çekte Ciranta Tarafından Konan Bedeli Teminattır Kaydının Hukuki
Sonucu”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.5, S.2 İzmir 2003, s.(143-158), s.146.
[19] Seven, s.147.
[20] Kendigelen/Kırca, s.200, TTK m.684/I: “ – (1) Ciro ve zilyetliğin geçirilmesi ile poliçeden doğan bütün
haklar devrolunur.”
[21] Diğer kambiyo senetleri olan poliçe ve çekte ise üçlü ilişki vardır. Bkz. Poroy/Tekinalp, s. 243 kn. 409;
- 251 kn. 425; Pulaşlı, s. 161, 162, 188 vd.
[22] Poroy, Reha/Tekinalp, Ünal, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 17. bası, İstanbul 2006, s. 73-75 kn. 92-
96; Pulaşlı, Hasan, Kıymetli Evrak Hukuku, 8. bası, Ankara 2007, s. 49; İmregün, Oğuz, Kıymetli Evrak Hukuku, 3. bası, İstanbul 2003, s. 14; Tuna, Ergun, Ticaret Hukuku, Cilt: III Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 1989, s. 34; Deryal, Yahya, Ticaret Hukuku, 4. bası, Trabzon 2000, s. 151, 152.
[23] Poroy/Tekinalp, s. 76 kn. 98; Pulaşlı, s. 49, 50; Kaçak, Nazif, Açıklamalı-İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bono
Poliçe Çek, 2. bası, Ankara 2006, s. 37; İmregün, s. 14; Kayar, İsmail, Kıymetli Evrak Hukuku, 3. bası, Ankara 2003, s. 12; Tuna, s. 38; Deryal, s. 152.
[24] Pulaşlı, s.168.
[25] Pulaşlı, s.171.
[26] Pulaşlı, s.169, TTK m.682/I: “(1) Cironun kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Cironun bağlı tutulduğu
her şart yazılmamış sayılır.”
[27] Pulaşlı, s.170.
[28] TTK m.690/I: “(1) Vadenin geçmesinden sonra yapılan ciro, vadeden önce yapılan bir cironun
hükümlerini doğurur; ancak, ödenmeme protestosundan veya bu protestonun düzenlenmesi için öngörülmüş sürenin geçmesinden sonra yapılan ciro, sadece alacağın temliki hükümlerini doğurur.”
[29] Pulaşlı, s.171.
[30] Poroy/Tekinalp, s. 135- 217; Pulaşlı, s. 110
[31] Poroy/Tekinalp, s. 74- 94; Pulaşlı, s. 49; İmregün, s. 14; Kayar, s. 12; Tuna, s. 35; Deryal, s. 152
[32] Poroy/Tekinalp, s. 168 kn. 273, 274; Pulaşlı, s. 146; İmregün, s. 76; Kayar, s. 63;
[33] Poroy/Tekinalp, s. 61 kn. 68; s. 74 kn. 94; s. 135 kn. 217 Pulaşlı, s. 110; Öztan, Fırat, Kıymetli Evrak
Hukuku, 2. bası, Ankara 1997, s. 483; Kaçak, s. 37; İmregün, s. 55; Kayar, s. 53.
[34] Kendigelen/Kırca, s.31
[35] Seven, s.148.
[36] Seven, s.148.
[37] Kendigelen/Kırca, s.32
[38] Kendigelen/Kırca, s.32
[39] Seven, s.148, Eriş, s.101.
[40] Eriş, s.101.
[41] Pulaşlı, s.49, TTK m.647/II: “Bundan başka emre yazılı senetlerde ciroya, nama yazılı senetlerde yazılı
bir devir beyanına da gerek vardır. Bu beyan kıymetli evrakın veya ayrı bir kâğıdın üzerine yazılabilir.”
[42] Eriş, s.101
[43] Bilgili, Fatih, “Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Bonoda Ciro Edilemez Kaydına İlişkin 2007/202
No’lu Kararı Üzerine Bir Değerlendirme”, TBB Dergisi, S.78, 2008, s.(29-36), s.32.
[44] Kendigelen/Kırca, s.201.
[45] Kendigelen/Kırca, s.201.
[46] Kendigelen/Kırca, s.202, Pulaşlı, s.171, Hacıömeroğlu, s.34, Eriş, s.216.
[47] Hacıömeroğlu, Abdülhamid Oğuzhan, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na Göre Kıymetli Evrak
Hukukunda Ciro, Yetkin Yayınları, Ankara 2017, s.70.
[48] Hacıömeroğlu, s.70, Eriş, s.212
[49] Hacıömeroğlu, s.70.
[50] Hacıömeroğlu, s.70
[51] Hacıömeroğlu, s.71.
[52] Öztan, s.998, Kendigelen/Kırca, s.186, Hacıömeroğlu, s.70, Poroy, Reha/Tekinalp, Ünal, Kıymetli
Evrak Hukuku Esasları, Vedat Kitapçılık, 19.Bası, İstanbul 2010, s.154, Kendigelen, Abuzer, Çek Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, 5.Bası, İstanbul 2019, s.169, (Eserde çek hakkında yapılan açıklamalar poliçe ve bono için de geçerlidir.)
[53] Kendigelen/Kırca, Hacıömeroğlu, s.70, Öztan, s.998, Reisoğlu, Seza, Çek Hukuku, Ankara 2011, s.191.
(Eserde çek hakkında verilen bu bilgilerin poliçe ve bono için de geçerli olduğu görülmektedir.)
[54] Hacıömeroğlu, s.111.
[55] Hacıömeroğlu, s.87.
[56] Kendigelen/Kırca, s.215
[57] Yargıtay 12.HD, E.2011/3304, K.2011/19632, T.20.10.2011.
[58] Yargıtay 12.HD, E.2014/6229, K.2014/8383, T.24.3.2014.
[59] Yargıtay HGK, E.2007/12-206, K.2007/202, T.11.4.2007.
[60] Yargıtay 12.HD, E.2008/17653, K.2008/20986, T.27.11.2008
[61] “T.T.K.’nun 690.madde göndermesi ile T.T.K.’nun 597/2.maddesi hükmü gereğince bir bonoda “emre
yazılı değildir” veya bu manayı ifade eder şekilde “ciro edilemez” gibi ibarelerin yazılması halinde o bononun kambiyo senedi niteliğini etkilemez. Böyle bir bonoya dayalı olarak lehtarın keşideci borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapması mümkündür. O halde Mahkemece, yukarda belirtilen ilkeler ışığında şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.” (Yargıtay 12.HD, E.2006/20936, K.2006/24150, T.19.12.2006), Benzer yönde bkz. ”Bonoda “emre yazılı değildir” veya bu manayı ifade eder şekilde “ciro edilemez” gibi ibarelerin yazılması halinde o bononun kambiyo senedi niteliğini etkilemez. Böyle bir bonoya dayalı olarak lehtarın keşideci borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapması mümkündür.” (Yargıtay 12.HD, E.2006/7431, K.2006/10310, T.9.5.2006) yazılı değildir” veya bu manayı ifade eder şekilde “ciro edilemez” gibi ibarelerin yazılması halinde o bononun kambiyo senedi niteliğini etkilemez. Böyle bir bonoya dayalı olarak lehtarın keşideci borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapması mümkündür. O halde Mahkemece, yukarda belirtilen ilkeler ışığında şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.” (Yargıtay 12.HD, E.2006/20936, K.2006/24150, T.19.12.2006), Benzer yönde bkz. ”Bonoda “emre yazılı değildir” veya bu manayı ifade eder şekilde “ciro edilemez” gibi ibarelerin yazılması halinde o bononun kambiyo senedi niteliğini etkilemez. Böyle bir bonoya dayalı olarak lehtarın keşideci borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapması mümkündür.” (Yargıtay 12.HD, E.2006/7431, K.2006/10310, T.9.5.2006)
[62] Hayri Domaniç, TTK Şerhi IV – Kıymetli Evrak Hukuku ve Uygulaması (1990) 51, 573; Reha
Poroy/Ünal Tekinalp, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları (Gözden Geçirilmiş ve Yeniden Yazılmış 22.
Bası 2018) 78; Helvacı (Ülgen/Kaya/Nomer Ertan) (n 11) 62, 68.
[63] Karş. “[e]TTK. nun 690. maddesi yolu ile uygulanması gerekli aynı Kanunun 593. maddesi[nin] ikinci
fıkrasına göre keşideci senede emre yazılı değildir kelimelerini veya aynı manayı ifade eden bir kaydı derc etmiş ise senet temlik yolu ile el değiştirebilir. Tetkik konusu olayda senetteki «emrü havalesine» sözleri silinmiştir. Anlamı 593. maddeye uygun temliken devrinin mümkün olduğu hususunun dercinden ibarettir. Senedi ciro sureti ile iktisap eden hamilin yetkili olmaması sebebi ile İİK. nun 170/A. maddesi gereğince takibin iptaline karar verilmesi gerekirken itirazın red olunması isabetsiz, … görüldüğünden merci kararının … bozulmasına …” ifadelerine yer verilen, Yargıtay 12. HD’nin 04.11.1980 tarih ve 7673/7824 sayılı kararı ve bu karara yazılan karşı oy yazısı (Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, C. X, S. 4, Y. 1980, 1047-1049).
[64] Poroy/Tekinalp (n 18) 94. “Recta” yahut “rekta” kelimesi, “ad içerir, ancak emre değildir” manasına
gelir [Poroy/Tekinalp (n 18) 78; Pulaşlı (n 3) 55]. Bu bakımdan “nama yazma” anlamını taşır ve –hiç kuşkusuz senede düzenleyen tarafından konulmuş bulunması koşuluyla– senedin nama yazılı olması sonucunu verir [Poroy/Tekinalp (n 18) 94].
[65] Karş. Saraç (Karahan/Arı/Bozgeyik/Ünal) (n 3) 209
[66] Kaya (Ülgen/Helvacı/Nomer Ertan) (n 11) 279.
[67] Tedavül gayesi olmayan hatır senedi, senedin tedavül etmeyip lehtarın elinde kalması, buna karşın
hesaplarında senedin alacak olarak gösterilmesi suretiyle lehtarın mali durumunun olduğundan daha iyi gözükmesi için düzenlenir [Öztan (n 3) 1010]. Bu tür senetlerde taraflar, hatır alacaklısının senede dayanarak hatır borçlusundan bir talepte bulunmayacağı ve senedi de başkasına devretmeyeceği hususunda anlaşmıştır (Nurkut İnan, Türk Hukukunda Hatır Senetleri ve Özellikle Hatır Bonoları (1969) 116-117, 64-65). Yani taraflar arasındaki iç ilişkide, senedin başkasına devredilmeyeceği kararlaştırılmıştır (Numan Sabit Sönmez, Kambiyo Senetlerinde Şahsi Defiler (2019) 76, dpn. 112). Öğretide, hatır anlaşması ile senedin düzenlenmesi arasında zıtlık bulunması sebebiyle, böylesi senetlerin muvazaalı ve dolayısıyla hükümsüz sayılmasının gerektiği ifade edilmektedir [İnan (n 28) 116-119; Öztan (n 3) 1011, 1012; Sönmez (n 28) 80; ayrıca bkz. Öztan (n 3) 1011, dpn. 4 ve 5’te anılan yazarlar). Buna karşın tedavül gayesi olan bir hatır senedi ile tedavül gayesi olmayan bir hatır senedi arasında, senedi iktisap eden üçüncü kişiler açısından hiçbir fark bulunmaz (Öztan (n 3) 1011). Hatır anlaşmasının tarafları arasındaki iç ilişki bakımından ise farklılık, tedavül gayesi bulunan hatır senetlerinde, hatır borçlusunun, senedi dava yoluyla geri alma hakkının olmamasında yatar (Öztan (n 3) 1011). Tedavül gayesi bulunmayan hatır senetlerinde ise hatır borçlusu senedi geri isteyebilecektir [bu açıdan bkz. ve karş. İnan (n 28) 133; Karayalçın (n 3) 148-149, dpn. 46; Kınacıoğlu (n 3) 97; Ülgen (Helvacı/Kaya/Nomer Ertan) (n 11) 155; Sönmez (n 28) 79].
[68] Bu görüşte bkz. Teoman (n 3) 1218; Kendigelen (n 1) 154-155.
[69] TTK m. 685, tüm kambiyo senetlerine uygulanır (TK m. 778/1-(a), 818/1-(d)).
[70] Nitekim bkz. cirantanın cirosunun teminat işlevini tahdit edebileceği gibi tamamen de ortadan
kaldırabileceğinden söz eden Kınacıoğlu (n 3) 149; yine bkz. TK m. 685/1’deki ([e]TK m. 597/1’deki) durumda (=sorumsuzluk kaydı) cironun teminat işlevinin “bertaraf edildiği”, buna karşın TK m. 685/2’deki ([e]TK m. 597/2’deki) varsayımda (=ciro yasağı) ise “sınırlandırıldığı” yönünde Alışkan (n 3) 320, 324; ayrıca bu hususta genel olarak bkz. Alışkan (n 3) 319-329.
[71] Tekil (n 3) 59; Yılmaz (n 3) 143; Çeker (n 13) 506.
[72] Bu hususta bkz. İmregün (n 33) 68. Yazar konu hakkında aynen “[e]TTK. m. 597.1 inci fıkra ile 2.nci
fıkra arasındaki fark, 1. inci fıkradaki hâlde, cirantanın poliçeden dolayı kimseye karşı sorumu söz konusu olmadığı hâlde, ikinci fıkrada, poliçeyi ciro ve teslim ettiği kişiye karşı sorumu olup, onun poliçeyi devir edeceği kişilere karşı sorumu olam[a]yacağı değil, kanımca, o kişilere karşı da poliçeyi devir ettiği kişiye karşı haiz olduğu şahsi defileri dermeyan edebileceğidir. Zira, [e]TTK. m. 597.2’deki kayıtla poliçeyi devralan kişi, bir üçüncü kişiye poliçeyi devretse ve hamil durumundaki bu kişi, muhata[p] poliçeyi kabul etmediği veya ödemediği cihetle gerekli protestoyu çekip rücu mekanizmasını işletse, poliçeyi kendisine devredene başvurup, poliçenin iadesi ile poliçe meblağını ve sair giderleri talep edebilir. Bu kişi de, poliçeyi kendisine [e]TTK. m. 597.2’deki yasakla devretmiş kişiye rücu edebilir. O hâlde [e]TTK. m. 597.2[’]deki yasağı koyan kişinin bu yasağı koymakta yararı, ancak bu poliçe ile kendisine rücu edebilecek tek bir kişi (kendisinin poliçeyi ciro ve temlik ettiği kişi) bırakmak ve onun olası rücuunda ona karşı kişisel defilerini kullanabilmektir.” açıklamalarını yapmaktadır [İmregün (n 33) 68].
[73] Nitekim bkz. konu ile ilgili olarak aynen “Böyle bir şart vazolunmuşsa, ciranta kendi cirosundan sonra
icra edilecek ciro sahiplerine karşı mesul olmak istemediğini beyan etmiş olur. Lâkin kendi cirantasına yani senedi devrettiği şahsa karşı mesuliyeti bakidir. Esasen memnuiyet de bu şahsa müteveccihtir. Memnuiyet hilâfına senedi memnuiyeti koyan şahsın cirantasından iktisap eden kimse memnuiyeti vazeden cirantaya rücu edemez.” açıklamalarını yapan Arslanlı (n 3) 111.
[74] Domaniç bu durumu aynen “… Şayet, devir yasağına rağmen senet üçüncü şahıslara intikal etmişse,
ciranta bunlara karşı sorumlu değildir. Başka bir ifade ile bu hâlde ciro kısmen teminat kudretin[e] sahiptir, kısmen değildir.” ifadeleriyle izah etmektedir [Domaniç (n 18) 135].
[75] Bu görüşte bkz. İmregün (n 33) 68 ve Kendigelen (n 1) 154.
[76] Bir kez daha bkz. ve karş. Kendigelen (n 1) 154-155.
[77] Nitekim düzenleyenin kambiyo senedine eklediği «ciro edilemez» veya «cirosu yasaktır» kayıtlarını
birer menfi emre kaydı olarak nitelendiren yazarlardan Alışkan da konu hakkında aynen “Şu hâlde, keşideci veya tanzim eden, kambiyo senedinin ciroyla devri olanağını ortadan kaldırmak istediğinde senedi, emre kaydını içermeden belirli bir kişi ismine (lehtar) keşide etmek veya düzenlemekten başka, ciroyu yasaklayan bir kaydı da senet metnine açıkça koymak zorundadır. Ciro yasağı kaydı, «ciro edilemez», «ciro yasaktır», «emre yazılı değildir»[,] «namadır» gibi bir ibareden oluşur.” açıklamalarını [bkz. Alışkan (n 3) 119-121] yapmaktadır
[78] Yukarıda (bkz. “III. Yargıtay Uygulaması” başlığı) işaret ettiklerimize ek olarak, «ciro edilemez»
kaydının senedin kambiyo senedi niteliğini etkilemeyeceği yönünde ayrıca bkz. Yargıtay 12. HD’nin 27.01.1983 tarih ve 10079/378 [Kaçak, Bono (n 15) 215], 17.02.1983 tarih ve 147/1134 [Kaçak, Bono (n 15) 68], 27.03.1984 tarih ve 292/3634 [Kaçak, Bono (n 15) 68] ile 24.05.2007 tarih ve 7949/10754 [Eriş (n 3) 337] sayılı kararları ve Yargıtay 11. HD’nin 25.04.1989 tarih ve 5961/2595 sayılı kararı [Kaçak, Bono (n 15) 75]. Ekleyelim ki, öğretide Karayalçın, bir dönem, «ciro edilemez» kaydını taşıyan bir bononun kıymetli evrak niteliğini yitirerek adi soyut bir borç senedi hâlini alacağı görüşünü savunmuşsa da, daha sonra bu görüşünü değiştirerek anılan kaydı içeren bir senedin nama yazılı olarak düzenlenmiş olacağı fikrini benimsemiştir [bu hususta bkz. Karayalçın (n 3) 26 ve 26-27, dpn. 50]. Konu hakkında ayrıca bkz. Alışkan (n 3) 121-122, dpn. 88 ve Kınacıoğlu (n 3) 36-37. Yargıtay 12. HD’nin 25.04.1977 tarih ve 3157/4114 sayılı kararında yer alan muhalefet şerhinde de [bkz. Kaçak, Bono (n 15) 216-217; Kaçak, PBÇ (n 15) 244-245], senet metninde yazılı olan «ciro edilemez» kaydının senedin bono vasfını yitirip adi senet hükmünde olmasına yol açacağı görüşü dile getirilmiştir. Bu yaklaşım, Yargıtay 11. HD’nin 30.03.1973 tarih ve 950/1415 sayılı kararında da “Dava [k]onusu bono (iş bu senet ciro edilemez) kayıt ve açıklama[sını] kapsadığından, [bu kayıt] senedin el değiştirme yeteneğini tamamen ortadan kaldırdığından [e]T.T.K. nun 688/2. maddesine göre adi senet hükmündedir.” ifadeleriyle benimsenmiştir [bkz. Öğütçü/Altın (n 3) 60; ayrıca bkz. Alışkan (n 3) 121-122, dpn. 88].
[79] Bu açıdan tekrar bkz. ve karş. Kaya (Ülgen/Helvacı/Nomer Ertan) (n 11) 279.
[80] Kambiyo senetlerinde üçüncü kişilere şahsi defiler karşısında sağlanan koruma ve bu korumanın
ortadan kalktığı, yani şahsi defilerin üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebildiği hâller hakkında genel bilgi için bkz. Sönmez (n 28) 98-116.
[81] İncelediğimiz varsayımda bu şahsi defi, düzenleyen ile lehtar arasında yapılan ve «ciro edilemez» ya da
«cirosu yasaktır» kaydı vasıtasıyla kambiyo senedi üzerinde de gösterilen, “senedin devredilmeyeceğine (tedavüle çıkarılmayacağına) ilişkin anlaşmaya aykırı hareket edilmiş olması”dır.
[82] Bu hususta bkz. Sönmez (n 28) 138. Öğretide Poroy/Tekinalp tarafından Yargıtay’ın 1968 tarihli bir
kararına da atıf yapılarak verilen, aynen “Hamilin ‘bilerek borçlunun zararına hareket etmesi’ demek, hamilin, yani borçlunun, kambiyo alacağını talep eden kişinin, kendisine senedi devreden kişi senedi borçluya ibraz etseydi, borçlunun ona kişisel defi ileri süreceğini bile bile, eski hamili korumak amacıyla, başka bir ifadeyle borçlunun defilerine engel olmak, onu bu bakımdan zarara uğratmak kastı[y]la hareket etmesi demektir.” şeklindeki bilerek borçlunun zararına hareket tanımı [bkz. Poroy/Tekinalp (n 18) 109 ve orada dpn. 42’de anılan Yargıtay İİD’nin 13.12.1968 11633/11809 sayılı kararı], bu gerekliliği açıkça ortaya koymaktadır. Bilerek borçlunun zararına hareket kavramı hakkında güncel yargı kararlarını, öğretideki fikirleri ve Cenevre Anlaşması tutanaklarında dile getirilen delege görüşlerini toplu olarak yansıtan açıklamalar için ayrıca bkz. Sönmez (n 28) 126-139.
[83] Kaya (Ülgen/Helvacı/Nomer Ertan) (n 11) 279
[84] Bu örnekler hakkında bkz. Kaya (Ülgen/Helvacı/Nomer Ertan) (n 11) 279 vd.
[85] İsmail Cem Soykan Kambiyo Senedinin Cirosunun Düzenleyen Tarafından yasaklanması, İstanbul
Hukuk Mecmuası, 77 (1): 241–265




