ARAÇLARDA CHANGE OLAYI VE HUKUKİ NİTELENDİRMESİ
(Change Event In Vehicles And Its Legal Qualification)
Av.Hüseyin Şahin
29/03/2025
GENEL OLARAK
Türkçe Sözlük’te sahih kelimesi“Gerçek, doğru, sağın, hakiki” olarak tanımlanmaktadır. Sözlükteki anlam, oldukça geniştir. Oysa ceza hukuku bağlamında bir belgenin sahih olması için iki şart vardır. Bunlar “düzenleyeni gözüken kişinin, gerçekten o belgeyi düzenleyen kişi olması” ve “belgenin değişikliğe uğramamış” olmasıdır .
Sahihlik ve doğruluk kavramları, maddi sahtecilik ve içerik sahteciliği (fikrî sahtecilik) arasındaki farkı ortaya koymak için son derece önemlidir. Bu ayrım tarihsel olarak 1810 tarihli Fransız Ceza Kanunu’na dayanmaktadır. Söz konusu ayrım halen İtalyan Yüksek Mahkemesi ve öğretisi tarafından da, bu iki tür sahteciliği birbirinden ayırmak için kullanılmaktadır .
Fransız öğretisinde de aynı ölçütten hareketle içerik sahteciliği-maddi sahtecilik ayrımı varlığını sürdürmektedir. Maddi sahtecilik, belgenin sahih olmamasına ilişkindir. Dolayısıyla bir belgeyi sahte olarak düzenlemek veya bir belgeyi değiştirmek hipotezleri maddi sahteciliktir. Sahte olarak düzenleme hipotezi, sahihliğin ilk şartı olan belgeyi düzenleyen kişinin gerçekte düzenleyeni olmasına ilişkindir. Değiştirme hipotezi ise, ikinci şart olan belgenin değişikliğe uğramamasıyla ilgilidir.
Fransız ceza hukukunda içerik sahteliğini anlatmak üzere “faux intellectuel”, İtalyan ceza hukukunda ise “falsità ideologica” terimleri kullanılmaktadır. İtalyan Ceza Kanunu’nda madde başlıklarında açıkça yer verilen “ideologica” sıfatı ise, ideo (fikir, düşünce) kökünden türemiş olup, fikirle (düşünceyle) ilgili anlamındadır. Aynı şekilde Fransızca bir sıfat olan “intellectuel”, Türkçe’de karşılığını “zihinsel ve düşünsel” kelimelerinde bulmaktadır.
Her iki Kanun’da da “sahtecilik” terimi değil, “sahtelik” terimi tercih edilmiştir. Bunun dışında ülkemizde yaygın olarak kullanılan “fikri sahtecilik” terimi de, bu terimlere atfen yapılmış başarılı bir çeviridir. Zira fikrî sıfatının eşanlamlısı “düşünsel”dir. Dolayısıyla burada sahteciliğin konusu, kişinin düşüncesini veya tespitini gerçekten farklı olarak yansıtması başka bir deyişle yazılı yalana başvurmasıdır. Bir başka deyişle maddi sahtecilik belgenin gerçek olmayışından kaynaklanır, buna karşın fikri sahtecilikte sorun belgenin doğruluğuyla ilgilidir .
Ülkemizde de fikrî sahtecilikle eş anlamlı olmak üze re, “içerik sahteciliği” terimine işaret eden yazarlar da vardır. Biz de içerik sahteciliği terimini tercih ediyoruz. Bunun nedeni, belgenin doğru olmadığını ortaya koymak ve maddi sahtecilik (İtalyanca falsità materiale, Franszıca faux matériel) terimiyle karşıtlığı göstermek bakımından, bu terimin daha açıklayıcı olduğunu düşünmemizdir.
İçerik sahteciliği, maddi sahteciliğin aksine belge üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi yoluyla anlaşılamaz . Zira içerik sahteciliğinde belge şekli olarak kusursuzdur ve geçerli bir belgenin sahip olması gereken tüm şartları taşımaktadır.
Bu nedenle öncelikle belgenin gerçeği yansıtmadığının ve dolayısıyla bu gerçeğin ortaya konulması gerekir. Bu durum failin kastı bakımından da önemlidir. Failin kasıtlı hareket ettiğinden bahsedilebilmesi için, belgedeki beyanların gerçeğe aykırı olduğunu bildiği ispat edilmelidir. Bu durumu “ispat yükü ispat makamının üzerinde olup, ispat varsayımlar” üzerine kurulamaz. Tam bir vicdani kanaate ulaşılamaması durumunda ise şüpheden sanık yararlanır. Örneğin Fransız Yüksek Mahkemesi “bir noterin mesleki yükümlülüklerine aykırı davranarak tarafların kimliğini kontrol etmemesini, içerik sahteciliğinin oluşması için yeterli görmemiştir”.
Bir belge yalnızca maddi olarak sahte, yalnızca içerik olarak (fikren) sahte veya hem maddi olarak hem de içerik olarak sahte olabilir. Bu ayrıntılar üzerinde durmadan önce, özel belgede (maddi) sahtecilik, resmi belge hükmünde özel belgede (maddi) sahtecilik ve TCK’da yer alan sağlık mesleği mensubunun özel belgede içerik sahtecilik suçlarının maddi unsurlarının üzerinde durulmasında fayda vardır.
Özel belgede sahtecilik suçlarını maddi sahtecilik suretiyle işlenen suçlar ve içerik sahteciliği suretiyle işlenen suçlar şeklinde ayrılması zorunludur.
Sahtecilik gerçeğin, hukuki önemi olan belli bazı belgeler üzerinde ve aldatıcı biçimde değiştirilmesidir. Burada belgeyi düzenleyen veya değiştiren bakımından birden “çok hareketli” suç söz konusudur .Zira özel belgeyi yalnızca sahte olarak düzenlemek suç olmayıp, bunun kullanılması için en azından bir teşebbüste bulunulması zorunludur. Bunun nedeni, kanun koyucunun kullanma amacı olmadan, sadece sahte özel belge düzenleyen kimseyi cezalandırmayı gerekli görmemesi ve bu bağlamda hukuki korumayı yerinde olarak sınırlamasıdır. Her ne kadar 765 sayılı TCK’nın aksine, belgede sahtecilik suçlarında “zarar” bir unsur olarak suç tipinde yer almamışsa da, bir özel belge kullanılmaksızın söz konusu suçla korunan hukuki menfaatin ihlal edilmesi veya tehlikeye konulması mümkün değildir. Zira üçüncü kişilerce bilinmeyen böyle bir belge, herhangi bir değeri tehlikeye koymaya elverişli değildir. Bu nedenle özel belgede sahtecilik suçlarında kullanma unsurunun zorunlu olması kendi içerisinde tutarlıdır. Hemen her zaman sahtekârlık yalnızca sahtekârlık yapmış olmak için değil, bunun ötesinde yer alan bir başka sonuca ulaşmak için yapılır. Dolayısıyla sahtekârlık yapan kişinin asıl amacı kamu güvenini ihlal etmek değil, hareketin hedefi olan kanıtlayıcı vasıtaların sahih ve gerçek olmasıyla garanti altına alınan birtakım menfaatleri ihlal etmektir. Nitekim sahte belgeyi düzenleyen kişinin ayrıca kullanmaktan cezalandırılmamasının nedeni de budur. Dolayısıyla kanun koyucu sahte belgeyi düzenleyen kişinin onu kullanmasını, hareketin varış noktası gibi görmektedir.
CHANGE ARAÇ NEDİR?
Şasi numarası, aracın gövdesine işlenen ve aracın tanımlanmasını sağlayan benzersiz bir kimlik numarasıdır. Motor numarası ise aracın motor bloğunda bulunan ve yine aracın tanımlanmasını sağlayan benzersiz bir kimlik numarasıdır. Her aracın bir şasi numarası ve bir motor numarası bulunur ve bu numaralar aracın tescil işlemleri ve diğer hukuki işlemlerinde kullanılır.
Change araç hurda veya ağır hasarlı araçların şasi veya motor numaralarının çalıntı veya trafikten yasaklanmış araçlarla değiştirilmesi yoluyla gerçekleştirilen bir tür “dolandırıcılık yöntemi”dir.
Bu yolla hukuki olarak problemli araçlar, kimlikleri değiştirilerek piyasaya sürülmektedir. Kötü niyetli kişiler, bu yöntemle haksız kazanç sağlamayı amaçlamaktadırlar. Change araç mağdurlarının sayısı her geçen gün artmakta olup change araç mağduru olmamak için 2. el araç alırken aracın şasi ve motor numarasının yer aldığı bölümlerin kontrol edilmesi, orijinal olmayan kaynak veya işlem izlerinin varlığı uzman kişilerce incelenmesi önem arz etmektedir.
Kimliği değiştirilen aracı satmak suretiyle haksız kazanç elde eden kişilerin bu fiilleri, somut olayın özelliklerine göre dolandırıcılık veya nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik suçlarını oluşturur. Olaya göre değişkenlik arz etmekle birlikte; aracı change hale getirip satarak haksız kazanç elde etme fiilinde kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu oluşabilmektedir. Yargıtay’ın bu yönde kararları bulunmaktadır. Söz konusu kararlardan birinde; sanığın, sigorta şirketinden ağır hasarlı olarak aldığı aracı çalıntı başka araçlardan aldığı şasi numarası ile motor beynini bu araca monte etmek suretiyle change araç haline getirdiği, olay tarihinde oto pazarında katılana söz konusu change aracı satarak haksız yarar sağladığı, bu suretle dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda; suça konu araca ilişkin trafik tescil belgesinin çalıntı başka bir araca ait şasi numarasına göre düzenlenmiş olması ve bu aracın kamu kurumu niteliğinde olan Trafik Tescil Müdürlüğü’nün maddi varlığı olan söz konusu trafik tescil belgesi kullanılarak noterde satıldığının anlaşılması karşısında, sanığa isnat edilen eylemin 5237 sayılı TCK‘nin 158/1-d ve 204/1 maddelerinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını oluşturup oluşturmadığına ilişkin delillerin incelenmesi gerektiği belirtilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2021/1938 E., 2021/4889 K.)
Change araç suçu, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ise ilgili kişiler hakkında TCK’nin 158/3 hükmü tatbik edilmek suretiyle dolandırıcılık suçu nedeniyle verilecek ceza yarı oranında, nitelikli dolandırıcılık suçu nedeniyle verilecek ceza ise bir kat artırılır.
Change araç suçu cezası TCK madde 157 gereğince dolandırıcılık suçunun temel şeklinden ceza alınması halinde bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıdır. Ancak change araç suçunu işleyen kişilerin ceza yargılamasında TCK madde 158/1 kapsamında nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılması halinde ise üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ayrıca söz konusu fiili işleyen kişiler, resmi belgede sahtecilik suçundan iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir.
CHANGE ARAÇ DAVALARI VE HUKUKİ SORUMLULUK
Change araç mağdurları, araç satışı nedeniyle meydana gelen zararı tazminat davası açmak suretiyle ilgililerden talep edebilirler. Change araç davaları şartları oluşması halinde devletin, araç satıcısının, noterin ve eksperin hukuki sorumluğuna dayanılarak zararın giderilmesi için açılan tazminat davalarına ilişkindir.
CHANGE ARAÇ SATIŞINDA İDARENİN TAZMİNAT SORUMLULUĞU
Change araç satışı nedeniyle zarar gören kişi, zararının giderilmesi için idareye karşı tazminat davası açabilir. İdarenin bu konuda sorumluluğu bulunmaktadır. Çünkü trafik tescil ve kayıt işlemlerinin tutulması ve değiştirilmesi idarenin görev ve sorumluluğu altındadır. Motorlu araçların tescil ve kayıt işlemlerinin hatalı bir şekilde tutulması idarenin hizmet kusurunu doğurur. İdare, bu kusuru nedeniyle oluşan zararları karşılamak zorundadır. Ayrıca change araç satışında ortaya çıkan zarardan devletin sorumlu olduğuna ilişkin emsal mahkeme kararları da bulunmaktadır.
“…Trafik tescil işlemlerinin ülke genelinde yapılmasından, motorlu araçların kayıtlarının tutulmasından ve bu kayıtlarla ilgili her türlü değişikliğin izlenmesinden davalı idarenin sorumlu olduğu, davacının aracı ikinci el olarak idarece hatalı olarak tutulan tescil kayıtlarına güvenerek satın aldığı, bu durumda aracın ilk tescilinin sahte belgelerle Samsun İl Trafik Şube Müdürlüğü’nde yapıldığının açıkça belirlenmesi nedeniyle trafik kayıt ve tescil hizmetinin gereği gibi yürütülmemesi sonucu meydana gelen zararın, hizmetin kusurlu işlemesi nedeniyle ortaya çıktığı ve idare tarafından tazmin edilmesi gerektiğinden, davanın kısmen kabulü ile aracın el koyma tarihi olan 07.01.2008 tarihi itibariyle ikinci el satış değeri olan 30.000,00 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat istemlerinin ise reddi yolunda verilen kararın onanmasına karar verilmiştir.” (Danıştay 15. Daire Esas Numarası: 2013/1608 Karar Numarası: 2017/1575 Karar Tarihi: 05.04.2017)
“…Motorlu araçlardaki tasarruf güvenliğinin korunması ve sağlanmasının idarenin görevi olduğundan, trafik kayıt ve tescil hizmetinin gereği gibi yürütülmemesi sonucu meydana gelen zararın, hizmetin kusurlu işlemesi nedeniyle ortaya çıktığı ve idare tarafından tazmin edilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile aracın ikinci el satış bedeli olan 56.000.00 TL’nin davalı idareye yapılan başvuru tarihi olan 06.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir.” (Danıştay15. Daire Esas Numarası: 2013/1799 Karar Numarası: 2017/1577 Karar Tarihi: 05.04.2017)
“Ayrıca dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise idarenin kusuru nedeniyle açılan işbu davaların adli yargıda görülmesi gerektiğine ilişkin emsal mahkeme kararlarının bulunmasıdır. 2918 sayılı Kanun’un 110. maddesinde de madde ayrımı yapılmaksızın 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluk davalarının adli yargı yerinde çözümleneceğinin Anayasa Mahkemesi’nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararında da belirtildiği üzere Anayasa’ya aykırılık teşkil etmediği, change araç nedeniyle idareye karşı açılmış işbu tazminat davasının konusunun 2918 sayılı Kanun’un ve bu kanunun uygulanmasına yönelik Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin araçların tesciline ilişkin hükümlerine aykırı hareket edilmesinden kaynaklandığı, bu düzenlemenin genel idare esaslarına ilişkin sorumluluk hükümlerini düzenleyen diğer kanunlara nazaran özel nitelikte olduğu ve bu nedenle idare ajanlarının eylemlerinden kaynaklansa dahi davaya konu uyuşmazlıkta öncelikli olarak uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır.” (Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi Esas Numarası: 2017/1092 Karar Numarası: 2018/423) Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2021/541 E., 2021/571 K., 2021/621 E., 2022/42 K. 2021/424 E., 2021/429 K. sayılı kararlarında da aynı şekilde bu tür davaların adli yargıda görülmesi gerektiği belirtilmiştir.
CHANGE ARAÇ SATIŞINDA SATICININ BORÇLAR KANUNUNDAN DOĞAN SORUMLULUĞU NEDİR?
Hukuki ayıp, sözleşmede taahhüt edilenin aksine hukuki ya da fiili sahiplik ve diğer hakların kullanımında bir engelle karşılaşılmasını ifade eder. Satın alınan aracın change (kimliği değiştirilmiş) çıkması halinde söz konusu araç hukuki olarak ayıplı mal niteliğindedir. Türk Borçlar Kanunu’nda ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da düzenlenen ayıptan sorumluluk hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu durumda change araç satıcısı zararın giderilmesinde sorumluluğu bulunmaktadır. Ayıptan sorumlulukta kusursuz sorumluluk ilkesi esas alındığı için satıcının aracın change olduğunu bilmemesi tazminat sorumluluğundan kurtulmasını sağlamaz. Bu durumda iyiniyetli satıcı da zararını karşılamak için aracı satın aldığı kişiye tazminat davası açmalıdır.
Burada önemli olan diğer husus ise alıcının gizli ayıbı satıcıya hemen bildirmesidir. Bildirimin yazılı yapılması ispat açısından önemlidir. Bu bildirimde aracın bedelinin ve yapılan sair masrafların ödenmesi satıcıdan talep edilmelidir.
Galericilik gibi ikinci el araç satımını meslek haline getirmeyip sadece aracının satışını gerçekleştiren satıcıların sorumluluğu Türk Borçlar Kanunu’ndaki taşınır satışında satıcının ayıptan sorumluluğuna ilişkin hükümlere (TBK m. 219) tabidir. Bu kapsamda araç satışı sonrası aracın change olduğunun ortaya çıkması durumunda satıcının Borçlar Kanunu kapsamında sorumluluğu yoluna gidilmektedir.
Ayıp kavramı, ayıbın niteliğine göre açık ve gizli ayıp olmak üzere ikiye ayrılır. Uygulamada malda hangi ayıp türünün bulunduğuna göre farklı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Kısaca açıklamak gerekirse;
• Açık Ayıp: İlk bakışta göze çarpan, basit bir gözden geçirme ile anlaşılabilen ayıplardır. Örneğin aracın sağ kapısındaki çizikler, camındaki çatlaklar açık ayıbı oluşturur.
• Gizli Ayıp: İlk bakışta anlaşılamayan, zamanla ortaya çıkan ayıplardır. Örneğin motorun sorunlu olması veya aracın change olması gibi.
Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. Bu kanun kapsamında change araç satışını yapan kişi aracın change olduğunu bilmese dahi sorumluluğu bulunmaktadır.
Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olur. TBK 222/1’e göre araç satışı gerçekleşmeden önce alıcının fark edip kabul ettiği veya satıcının alıcıya bildirdiği durumlarda satıcının ayıp sorumluluğundan bahsedilemez. Bu konuda belirtmek gerekir ki ikinci el aracın piyasa değerinin altında bir fiyata satılmış olması, söz konusu ayıbın alıcı tarafından bilindiğini göstermemektedir. Satıcı, sattığı ikinci el aracın ayıplarının varlığını alıcıya bildirdiğini veya alıcının ikinci el araçtaki ayıpları bildiğini iddia ediyorsa iddiasını ispatla mükelleftir. Dolayısıyla herhangi bir şekil şartı olmamasına rağmen yazılı delil altına alınmasında ispat kolaylığı açısından fayda bulunmaktadır.
Gözden geçirme ve satıcıya bildirme yükümlülüğü, alıcının, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorunda olmasıdır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Satıcının ağır kusurunun sonuçlarına katlanmak zorundadır. Ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz. Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir.
CHANGE ARAÇ ALAN KİŞİNİN BORÇLAR HUKUKUNDAN DOĞAN HAKLARI NELERDİR?
Change araç ayıplı mal sayılmaktadır. Bu nedenle change araç alan kişinin Borçlar Hukukuna göre satıcıdan talep edebileceği seçimlik hakları bulunmaktadır. Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
• Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
• Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
• Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
• İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.
Dönmenin sonuçları TBK m. 229’da düzenlenmiştir. Satış sözleşmesinden dönen alıcı, satılanı, ondan elde ettiği yararları ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlüdür. Buna karşılık alıcı da, satıcıdan aşağıdaki istemlerde bulunabilir:
• Ödemiş olduğu satış bedelinin, faiziyle birlikte geri verilmesi.
• Satılanın tamamen zaptında olduğu gibi, yargılama giderleri ile satılan için yapmış olduğu giderlerin ödenmesi.
• Ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesi.
Satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer zararlarını da gidermekle yükümlüdür. Ancak satıcı bu ‘diğer zararlardan’ ötürü kusuru olmadığını ispat ederse bu ‘diğer zararları’ ödemek durumunda kalmaz. Yukarıda sıraladığımız talepler ise satıcının kusurundan bağımsızdır; satıcı kusuru olmasa da bunları karşılamak zorundadır.
CHANGE OLAYINDA OTO HIRSIZLIĞININ HUKUKİ BOYUTU
Locard’ın “Her temas bir iz bırakır.” şeklinde özetlenebilecek meşhur prensibi hem numaraların oluşumunda, hem de okunamaz hale getirilen numaraların restorasyonu çalışmalarında karşımıza çıkmaktadır. Restorasyon çalışmalarının temeli, numara vurulan metal yüzeyin iç yapısında oluşan gözle görülemeyen bozulma ya da değişimlerdir. Oto hırsızlığının işlenme sebepleri ile ilgili aşağıda sayılan maddeler gözden geçirildiğinde; bu maddelerin bir kısmında sadece hırsızlık suçu işlenirken, diğer kısmında ise hırsızlık suçunun yanında araç kimliğini belirten asi ve motor numaralarının tahrifen değiştirilmesi (cenç) ve Türk Ceza Kanununda ayrı bir suç tekil eden aracın trafik belgeleri ve plakalarda sahtecilik gibi hususlar da söz konusudur. Oto hırsızlığı;
• Tahrifen değişiklik (çenç) yapma amaçlı
• Sahte plaka ve tescil belgesiyle satma amaçlı
• Sigorta dolandırıcılığı amaçlı
• Yedek parça olarak satma amaçlı
• Gezinme amaçlı
• Yurt dışına kaçırma amaçlı
• Mükerrer tescil yaptırmak amaçlı
• Otodan hırsızlık amaçlı
• Suçta kullanma amaçlı olarak işlenmektedir .
Oto hırsızlığıyla ilgili güvenlik kuvvetlerince yapılan çalımalar sonunda yakalanan ve kimliğinin değiştirilmiş olması şüphesi bulunan araçların gerçek sahiplerine teslim edilebilmesi için üzerindeki motor ve şasi numaralarının orijinal olup olmadığıyla ilgili inceleme yapılması gerekmektedir. Yapılan inceleme neticesinde numaralarının orijinal olmadığına karar verildiği durumlarda, incelemenin ikinci safhası olarak numara restorasyon çalışmalarına ya da fiziksel inceleme yöntemlerine başvurulmaktadır.
Oto hırsızlığı, tescil birimlerinde kaydı olan veya tescil edilmemiş olmakla birlikte tescil edilmeye elverişli olan motorlu araçların sahibinin rızası dışında kendisine veya bir başkasına yarar sağlamak amacıyla alıkonulması şeklinde tanımlanabilmektir. Bu konu ile ilgili ülkemizdeki mevzuatı gözden geçirdiğimizde, 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 199 ile başlayan ve 207. maddeye kadar devam eden düzenlemelerinin konumuz bakımından önem taşıdığı görülmektedir. Zira, oto hırsızlık büro amirliğinin çalıntı oto ya da oto sahteciliği konusuyla ilgili yakalayıp işlem yaptığı şüphelilerin üzerlerinden veya zilyetliğindeki alanlardan, (ev, işyeri, araba vb.) sahte olarak düzenlenmiş sürücü belgesi, trafik tescil belgesi, motorlu araç trafik belgesi, plaka, oto satış vekaletnamesi ya da sahte kimlikle alınmış vekaletname, sahte triptik belgesi, içerisinde kişinin sahtecilik suçunu işlediğini gösteren bilgiler bulunan diskler, elektronik yazıcılar çıkabilmektedir.
Trafik Tescil Birimleri Tarafından Verilen Mühürlü şasi ve Motor Numaraları şasi numarasının bulunduğu bölgenin çürümesi, arıza sebebiyle motorun değişimi, trafik kazası gibi sebeplerden dolayı şasi ve motor numaraları bulunmayan araçlara Emniyet Genel Müdürlüğünün 04.10.2004 tarih ve B.05.1 EGM 0.85.02.02.236264001/l-a/04-11231-178026 sayılı genelgesinde belirtilen sistem doğrultusunda şasi ve motor numarası vurulmaktadır. Bu numara aracın orijinal motor ve şasi numarasından farklıdır, bağlı bulunulan tescil biriminin defter kayıt numarası baz alınarak verilen bir numaradır. Numaranın başlangıç ve bitimine tescil birimine ait soğuk mühür vurulmaktadır. Tescil kayıtlarında da artık bu numara geçerli olur.
ÜNİTE (PARÇA) NUMARALARI İLE ARACIN KİMLİK TESPİTİ
Motor ya da karoseri aksamı üzerinde ünite(parça) numaraları bulunabilmektedir. Ünite (parça) numaraları değişebilir parçalar üzerinde bulunmaktadır. Araç üzerinde bulunan ünite numaraları üretici firma ya da ulusal distribütörlerden sorgulanarak ait oldukları motor ve asi numaralarına ulaşılabilir. Bu numaraların mevcut olup olmaması, bulundukları yerler, firmadan firmaya, modelden modele değişiklik göstermektedir. Parça numaralarının motor şasi numaralarıyla ilişkilendirilmelerini sağlayacak kayıtların tutulması konusunda Türkiye’de yasal bir zorunluluk bulunmamaktadır.
AĞIR HASARLI YA DA YIPRANMIŞ ARAÇTAN KESİLEN ORİJİNAL NUMARANIN BULUNDUĞU PARÇANIN ÇALINTI ARAÇ ÜZERİNE MONTE EDİLMESİ
Bu yöntem araçlardan orijinal şasi ve motor numarasının kesilerek alınması için kullanılmaktadır. Bu yöntemde orijinal numarayı oluşturan karakterlere herhangi bir müdahale yapılmamaktadır. Çalınan aracın şasi numarasının bulunduğu bölüm kesilerek çıkartıldıktan sonra buraya ağır hasarlı veya yıpranmış araçtan alınan aynı büyüklükteki bölüm kaynakla monte edilmektedir. Bazı araçların şasi numaraları ön göğüs sacı, amortisör kulesi, sağ ön koltuk altındaki kulak gibi parçalar üzerinde bulunmaktadır. Şasi numarası, bazen bu parçaların bütünlükleri bozulmadan bazen de parçalar kesilerek taşınmak üzere iki farklı şekilde çalıntı araç üzerine uyarlanmaktadır. Birincisinde, şasi numarasının üzerinde bulunduğu parçanın bütünlüğü bozulmadan taşınır ve çalıntı araç üzerine kaynak yapılır. Tamir atölyelerinde sonradan yapılan bu kaynağın ekli, puntaların yerleri fabrikasyon olandan farklı ve düzensiz yapıda olmaktadır. Fabrikada yüksek ısı vererek iki metal yüzeyi birbirine sabitleyen çift taraflı punta kaynak aletlerinden farklı olarak, bazen görülen tek taraflı punta kaynak yapabilen aletler de kullanılmaktadır. Ancak bu tür kaynakla monte edilen parçalar, bir alet yardımıyla zorlandığında bağlantı noktaları bulunduğu yüzeyden kopmaktadır.
DEĞİŞTİRME İŞLEMLERİ (CHANGE)
Değiştirmeyi tanımlayacak olursak ülkemizde çalıntı, hacizli, hurda vb. araçların araç tescil belgelerinde yazılı bulunan motor ve şasi numarasının yasal prosedüre uygun olmayacak şekilde değiştirilmesi olarak tanımlayabiliriz.
Değiştirme ile ilgili incelemeler ülkemizde Kriminal Polis Laboratuvarları, Jandarma Kriminal Laboratuvarları, Makine Mühendisleri Odası ve Üniversitelerin Makine Mühendisliği ve Otomotiv Bölümleri tarafından yapılmaktadır. Ancak bu incelemelerin büyük kısmı Kriminal Polis Laboratuvarları tarafından yapılmaktadır .
Üzerine güç uygulanan aletin temas ettiği kendinden daha yumuşak yüzeye bıraktığı ize, alet izi denir. Araçların motor ve şasi numaraları büyük oranda metal yüzey üzerine baskı yapan makineler ya da elle kullanılan numaratör aletleriyle vurularak yazıldığından, numaralar da aslında bir tür alet izidir. Alet izleri; baskı izleri, paralel çizgi (kayma izleri) ve kesim izleri olmak üzere üç ana gruba ayrılır. Numaralar baskı izi türündeki alet izlerindendir. Baskı izleri temas eden yüzeylerden sert olanının negatif görüntüsüdür.
Bu sebeple Kriminal Polis Laboratuvarlarında araçlar ve silahlar üzerindeki belirleyici numaraların incelenmesi görevi, İz İnceleme Şube Müdürlükleri altındaki Alet İzleri İnceleme Büro Amirliklerine verilmiştir. Ancak İz İnceleme Şube Müdürlükleri ülkemizde 1998 yılından itibaren kurulmaya başlaması sebebiyle bu tarihten önce söz konusu inceleme Balistik Şube Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilmekteydi.
Çalınan son model otoların, sahte fatura, teknik belgesi ve imalat yeterlilik belgesi düzenlenerek, yeni imal edilmiş bir otoymuş gibi tescil edilerek satılmasıdır. Kayıt işlemlerinde on-line sisteme geçilmesi bu tarz sahtecilik olaylarını önlemiş durumdadır.
Çalınan otoların, çalınmayı müteakip parçalarına ayrılarak özellikle ikinci el oto malzemesi satan kişilerin aracılığıyla parça olarak satılmasıdır. Bazı marka ve model araçların yedek parçaları ikinci el piyasasında değerli olmakla birlikte bütün olarak satıldığı fiyatın 2–3 katı toplam karla satılabilmektedirler.
Yerli üretim olan dorselerin sadece fatura ile tescil edildikleri bu aşamada şahıslar ise yabancı ülkeden beraberinde getirdikleri yabancı menşeli dorselere cüzi miktarlar karşılığında yerli firmalardan kendi imalatlarıymış gibi fatura kestirdikleri şase numaralarının silindiği ve sonrasında alınan bu belgeyi Tescil birimlerine vererek tescil ettirdikleri görülmüştür. Ancak burada araçlar ile ilgili Teknik Montaj Tadilat Belgesi ve Yetki belgelerinin Tescil Birimlerince istenmediği ve Karayolları Fenni Muayene İstasyonlarında ise söz konusu araçların belgeye istinaden yapılması gereken muayenelerine gerekli özenin gösterilmediği görülmüştür.
Şahıslar ellerindeki araçlara uygun marka, model ve tipteki araçlara benzer vasıtaları sigorta şirketlerinin ihalelerinden satın aldıkları, sigorta şirketinden alınan pert araçların tescil bilgilerine göre yurt dışından getirilen aracın motor ve şasi numarasının tekrar düzenledikleri tespit edilmiştir. Böylece yurt dışından çalınan veya kaçak olarak getirilen araçlara pert araç bilgilerinin uyarlanarak yasal hale getirdikleri anlaşılmıştır.
DEĞİŞTİRİLEN ARAÇLAR ÜZERİNDE KRİMİNAL İNCELEME AŞAMALARI
Aracın uygun bir yere alınması; İncelemesi yapılacak araç tamircilerde bulunan kanallara benzer bir kanala alınır. Aracın kanala alınmasının sebebi bazı marka araçlarda motor numarasını üstten incelemenin mümkün olmamasıdır. Bunun dışında aracın iki araçtan bir araç yapılıp yapılmadığı önce alttan kontrol edilir.
Fotoğraf çekimi; Araç geldiği haliyle önce önden daha sonra da arkadan fotoğraf çekilir. Genel fotoğraflar çekildikten sonra araç motor numarası ve şasi numarasının ilk halinin fotoğrafı çekilir. Araç parçaları üzerinde üretim tarihleri varsa onlarında fotoğrafları çekilir.
Bulguların kaydedilmesi; Fotoğraf çekildikten sonra aracın bilgileri bir deftere kaydedilir. Deftere aracın plakası, markası, tipi, rengi modeli, motor numarası ve şasi numarası gibi bilgiler kaydedilir.
Kaydedilen bulguların araç tescil bilgisi ile karşılaştırılması; Deftere yazılan bilgiler ruhsatla karşılaştırılır. Herhangi bir farklılık görülürse inceleme daha da derinleştirilir.
Fiziki kontrol; Araç şasi numarası ve motor numarası fiziki olarak kontrol edilir. Şasi numarasının bulunduğu bölgede boya, kaynak, kazıntı veya numarada herhangi bir farklılık olup olmadığının kontrolü yapılır. Aynı şekilde motor numarasında herhangi bir kazıntı veya etiket olanlarda etikette oynama olup olmadığı kontrol edilir. Eğer herhangi bir oynama yoksa inceleme sonlandırılır. Motor ve şasi numarasının orijinal olduğu deftere yazılır. Eğer numaralarda bir oynama varsa motor numarası veya şasi numarasının bulunduğu bölgede boya varsa bölgenin boyası sökülür.
Kimyasal yöntem; Eğer numara kısmi veya tamamen değiştirilmiş ise kimyasal metot uygulanır ve numara tespit edilmeye çalışılır. Kaynak nakil ise kaynak kimyasallarla belirgin hale getirilir.
Fotoğraf çekimi; Tespit edilen numaranın veya kaynağın fotoğrafı çekilir.
Bulguların kaydedilmesi; Tespit edilen numaralar ve bölgede kaynak olduğu deftere kaydedilir.
Araç üzerindeki parçalardan araç şasi numarasının tespiti; Her araç markası kalite kapsamında bazı parçalarını şasi numarasına ilişkilendirir. Bunlar markalara, tipe vb. göre değişmekle birlikte üretim numarası, şanzıman numarası, diferansiyel numarası, direksiyon kutusu numarası, kabin numarası, hava yastığı numarası, hava yastığı beyni numarası, anahtar numarası vb. olabilmektedir. Bunlardan yararlanılarak araç şasi numarası tespit edilebilmektedir. Ancak aracın eski olması, parçaların değişmesi, fabrikaların kayıtları düzgün tutmaması vb. nedenlerden bu yöntem ancak yaklaşık % 25 başarılı olabilmektedir. Tespit edilen parça numarası deftere yazılır .
Fabrika ile yazışma; Tespit edilen parça numaraları fabrikaya mail veya faks ile yollanır. Fabrikadan gelen cevaba göre rapor şekillenir.
Polnet Sorgusunun Yapılması; Eğer elde edilen şasi ve motor numarası varsa Pol-net üzerinden çalıntı araç ve Kihbi veri tabanlarından sorgulanır. Sorgu sonucu rapora aktarılır.
Rapor yazımı; Tespit edilen bulgular, resimler, Pol-net sorgusu ve fabrika cevabı rapora aktarılır .
CHANGE ARAÇLARA SORUMLULUĞUN BELİRLENMESİ
Belirtmek gerekir ki “change” araç, alıcının doğrudan fark edebileceği bir durum değildir. Her ne kadar uygulamada alıcı konumundaki kişiler eksper yardımı almakta, tescil bilgilerini sorgulamakta ve muayene istasyonlarına başvurmakta ise de yargıya intikal eden uyuşmazlıklarda bu araştırmanın yeterli olmadığı görülmektedir. Bu noktada önemli olan, böyle bir durumla karşılaştığımızda kimlerin sorumluluğuna başvurabileceğimizi ve zararın tazminini kimden talep edebileceğimizi bilmektir. Sorumluluğuna başvurulması mümkün kişi ve kuruluşlar; idare, noterler, satıcı ve araç muayene istasyonları olarak gruplandırılabilir.
1-) Change Araçtan İdarenin Hukuki Sorumluluğu;
Satın alınan aracın “change” araç çıkması durumunda öncelikle akla gelen “idarenin sorumluluğudur”. Zira edindiğimiz araç, edinim tarihinden evvel trafik siciline kayıtlı bir araç ise, tescilin tasarruf güvenliğini sağlama fonksiyonu bulunduğundan, devletin denetim ve gözetiminde bulunan bir sicile kayıtlı bir aracın “change” çıkmasından ilk başta idare sorumlu olmalıdır. Sicildeki bir eksiklik, idarenin hizmet kusurundan doğan sorumluluğunu gündeme getirmektedir. İdare, çalıntı olduğu bilinen araçlar bakımından trafik tescil bilgilerine çalıntı şerhi düşerek oluşabilecek ihtilafların önüne geçmelidir. Böyle bir şerh düşülmemesi halinde idareye başvuru yapılarak oluşan zararların tazmini talep edilebilecektir.
İdare bu yükümlülüğünü yerine getirmediğinde gerek araç için ödenen bedelden gerekse de araca el koyulması halinde uğranılan maddi ve manevi zarardan, devlet de diğer sorumlularla birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulabilmektedir. İdarenin sorumluluğu, her olay özelinde ayrı değerlendirilmekte, kusurlu ya da kusursuz sorumluluk olarak karşımıza çıkabilmektedir.
“…Motorlu araçların trafiğe tescilinden amaçlanan, bu araçlar üzerinde tasarruf güvenliğinin sağlanması ve çalıntı araçların bir başkası adına tescilinin önlenmesidir. İdarenin bu hizmeti yerine getirirken, kayıtlarını düzenli tutması, çalıntı ihbarı yapılmış taşıtlar listesi oluşturularak sürekli güncelleştirmesi, bu listedeki taşıtların model, motor ve şase numaraları ile tescili istenen aracın karşılaştırılması ve bu karşılaştırmanın imkanlar elverdiğinde çağın gereği olan bilgisayar ortamında yapılması gerektiği açıktır. Bakılan davada, davacıya ait aracın chance araç olduğu Nazilli Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla da ortaya konulduğu, bu nedenle, tescil edilen araçlarla ilgili kayıtları eksik ve özensiz tutmak suretiyle bu aracı trafiğe tescil eden idarenin üzerine düşen dikkat ve özeni göstermeyerek hizmet kusuru işlediği ortadadır. Bu durumda, …toplamda 34.219,00-TL’nin tazminat olarak idareye başvuru tarihi olan 25.04.2018 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesi, davacının aracın güncel değeri üzerinden talep edilen fazlaya ilişkin maddi tazminat miktarına ilişkin istemin ise reddi gerekmektedir. Diğer yandan davacının satın aldığı araca el konulması ve devamında aracının müsadere edilmesiyle sonuçlanan süreçte davacının şahıs varlığını oluşturan hukuki değerlerin ihlal edildiği, yaşama sevincinin etkilendiği, huzurunun bozulduğu, dolayısıyla uğramış olduğu gayri maddi kayıplar manevi zararı meydana getirdiği sonucuna ulaşılmış olup davacının talep ettiği 4.000,00-TL’nin takdiren manevi tazminat olarak davalı idarece davacıya ödenmesi uygun bulunmuştur…”
“Bu durumda, davalı idarelerin, trafik tescil bilgilerine çalıntı şerhi düşerek aracın el değiştirmesini engellememesi yönüyle hizmeti kusurlu işlettiği, kusurlu işletilen trafik tescil işlemleri nedeniyle aracı üzerindeki tasarruf hakkını kaybeden davacının uğradığını ileri sürdüğü zararının tazmini gerektiği sonucuna varılmıştır.”
Motorlu taşıtların trafiğe tescili ile amaçlanan, bu araçlar üzerinde tasarruf güvenliğinin sağlanması ve çalıntı araçların bir başkası adına tescil edilmesinin önlenmesidir. İdarenin bu denetim görevini yerine getirirken, kayıtları düzenli tutması, taşıtların model, motor ve şasi numaraları ile tescili istenen aracın karşılaştırılması ve bunun yanında sunulan belgelerin doğruluğunun araştırılması gerekmektedir. İdarenin denetim görevini gereği gibi yerine getirmemesi idarenin hizmet kusurunun oluşmasına sebebiyet verir.
Hizmet kusuru; idarenin yürüttüğü kamu hizmetinin hiç işlememesi, kötü işlemesi veya geç işlemesi sonucu ortaya çıkan ve idarenin ortaya çıkan zararı ödemesini öngören bir sorumluluk türüdür. Kamu hizmeti kusurlu bir şekilde yürütülmekteyse veya bu faaliyet beklenen hizmet gerekleriyle bağdaştırılamayacak nitelikteyse idarenin hizmeti kusurlu yürüttüğünün kabulü zorunludur.
Anayasanın 125. maddesinde; İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu ve idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Buna göre, idarece hizmetin işleyişi ve yerine getirilmesi sırasında gerekli önlemlerin alınmaması, hizmetin iyi işlememesi, kusurlu işlemesi gibi nedenlerle kişilere verilen zararlar idare tarafından tazmin edilmek durumundadır.
Ayrıca, hizmeti yürüten personelin görevi sırasında yaptığı eylem ve işlemlere ilişkin kişisel kusurlarının da hizmet kusuru oluşturacağı ve idarenin de bu zararın tazminiyle sorumlu tutulacağı, idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
Hizmet kusuru, kamu hizmetinin organizasyonu ve işleyişinden kaynaklanır. Ancak idarenin işlem ve eylemleri dolayısıyla hizmet kusuru işlediğini söyleyebilmek için saptanan hukuki sakatlığın bir dereceye kadar ağır ve önemli olması gerekmektedir.
Motorlu araçların trafiğe tescilinden amaçlanan, bu araçlar üzerinde tasarruf güvenliğinin sağlanması ve çalıntı araçların bir başkası adına tescilinin önlenmesidir. İdarenin bu hizmeti yerine getirirken, kayıtların düzenli tutulması, taşıtların model, motor ve şasi numaraları ile tescili istenen aracın karşılaştırılması ve bunun yanında sunulan belgelerin doğruluğunun araştırılması gerekmektedir.
“…sonuç olarak aracın komple çalıntı olduğu, araç üzerinde bulunan güvenlik numaralarına göre aracın daha önce çalınan 34 .. 9432 plakalı otomobil olduğunun tespit edildiği belirtilmiştir…… Davalı idarece; davacıya ait araca el konulmak suretiyle gerçekleştirilen eylem ve işlemlerin idarenin yürüttüğü hizmetin bir gereği olarak tesis edildiği düşünülse de, bu durum davalı idarenin aracın tescili aşamasında kusurlu hareket ettiği gerçeğini ortadan kaldırmayacağından davalı idarece tescil işleminin kusurlu olarak işletilmiş olması nedeniyle davacının uğramış olduğu zararın tazmini gerekeceğinden aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır….”
“Hizmetin iyi işlememesi sonucu kişilerin zarara uğramaları halinde, doğan zararların idare tarafından karşılanması gerekmektedir. Ayrıca, hizmeti yürüten personelin görevi sırasında yaptığı eylem ve işlemlere ilişkin kişisel kusurunun hizmet kusuru oluşturacağı ve idarenin de bu zararın tazminiyle sorumlu tutulacağı, idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.”
“motor ve şasi numaraları değiştirilmek suretiyle change yapılmış çalıntı bir araç olduğunun tespit edildiğinin bildirildiği görülmüş olup, bu durumda aracın ilk tescilinin sahte belgelerle Beşiktaş Trafik Tescil Büro Amirliği’nde yapıldığının açıkca belirlenmesi sebebiyle trafik kayıt ve tescil hizmetinin gereği gibi yürütülmemesi/hatalı tescil sonucu meydana gelen zararın, hizmetin kusurlu işlemesi sebebiyle ortaya çıktığı ve idare tarafından tazmin edilmesi gerektiğinden”
“Motorlu araçların trafiğe tescilinden amaçlanan, bu araçlar üzerinde tasarruf güvenliğinin sağlanması ve çalıntı araçların bir başkası adına tescilinin önlenmesidir. İdarenin bu hizmeti yerine getirirken, kayıtların düzenli tutulması, taşıtların model, motor ve şasi numaraları ile tescili istenen aracın karşılaştırılması ve bunun yanında sunulan belgelerin doğruluğunun araştırılması gerekmektedir. Davalı idarece; davacıya ait araca el konulmak suretiyle gerçekleştirilen eylem ve işlemlerin idarenin yürüttüğü hizmetin bir gereği olarak tesis edildiği düşünülse de, bu durum davalı idarenin aracın tescili aşamasında kusurlu hareket ettiği gerçeğini ortadan kaldırmayacağından, davalı idarece tescil işleminin kusurlu olarak işletilmiş olması sebebiyle davacının uğramış olduğu zararın tazmini gerekir.”
“davacı adına 80 KT … plaka sayısıyla tescil edildiği, davacı tarafından üç yılı aşkın süre kullanıldıktan sonra çalıntı ve change olduğunun tespiti üzerine araca el konulduğunun anlaşıldığı, motorlu araçlardaki tasarruf güvenliğinin korunması ve sağlanmasının idarenin görevi olduğundan, trafik kayıt ve tescil hizmetinin gereği gibi yürütülmemesi sonucu meydana gelen zararın, hizmetin kusurlu işlemesi sebebiyle ortaya çıktığı ve idare tarafından tazmin edilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüyle aracın ikinci el satış bedeli olan 56.000.00 TL’nin davalı idareye yapılan başvuru tarihi olan 06.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi,”
“davacının aracı ikinci el olarak idarece hatalı olarak tutulan tescil kayıtlarına güvenerek satın aldığı, bu durumda aracın ilk tescilinin sahte belgelerle Samsun İl Trafik Şube Müdürlüğü’nde yapıldığının açıkça belirlenmesi sebebiyle trafik kayıt ve tescil hizmetinin gereği gibi yürütülmemesi sonucu meydana gelen zararın, hizmetin kusurlu işlemesi sebebiyle ortaya çıktığı ve idare tarafından tazmin edilmesi gerektiğinden, davanın kısmen kabulüyle ARACIN EL KOYMA TARİHİ OLAN 07.01.2008 tarihi itibariyle ikinci el satış değeri olan 30.000,00 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi”
2-) Change Araçtan Noterlerin Hukuki Sorumluluğu;
Noterlik Kanunu uyarınca noterlerin görevleri genel anlamda bir takım belge ve işlemlere resmiyet kazandırmak ve bu sayede hukuk güvenliğini sağlamaya yardımcı olmaktır. Uygulamada araç satış işlemleri noter kanalıyla yapılmakta olup “change” edilmiş bir aracın satışına resmiyet kazandıran noterlerin de bu işlemden sorumlu tutulup tutulamayacaklarını irdelemek gerekir. Zira KTK m.20/d’ye göre, tescil edilmiş motorlu araçların her türlü satış ve devirleri araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi esas alınarak noterlerce yapılır, denilmekle; kişilerin noterde yapılan işlemlere güven duyması zorunlu kılınmıştır.
Noterin sunmuş olduğu hizmet kamu hizmeti niteliğindedir. Bu nedenle noter işlemlerinden kaynaklanan zararların tazmininde kusursuz sorumluluk ilkesi benimsenmiştir. Sorumluluk şartlarının oluşması halinde noterin change araç satışı nedeniyle tazminat sorumluluğu bulunmaktadır. Kusursuz sorumluluğu ortadan kaldıracak sebeplerin varlığı halinde ise noterin tazminat sorumluluğu doğmayacaktır. Change aracın noter devrinde sahte belgelerin kullanılması durumunda belgelerin sahte olup olmadığının tespit edilmesi için noterin ve katiplerin gerekli özen ve dikkati gösterip göstermediğine bakılmalıdır. Noter araç satış sözleşmesi incelenmelidir. Bu durumda varılacak sonuca göre noterin tazminat sorumluluğuna gidilmelidir.
Noterlik Kanunu’nun 162. maddesinde “Noterler bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar.” denilerek noterlerin şartları gerçekleşmiş ise şahıslara verdikleri zarardan sorumlu oldukları hükme bağlanmıştır. Şahısların noter huzurunda tescil işlemi gerçekleştirilirken sunmuş olduğu belgeleri noterin kontrol yükümlülüğü var ise ve bu belgelerin aldatma kabiliyeti bulunmadığı halde noter yahut noterlik çalışanı usulsüz işleme resmiyet kazandırmış ise uğranılan maddi ve manevi zarardan, ilgili noterlik de diğer sorumlularla birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulabilmektedir.
Yargıtay 3.HD.’nin 16/03/2020 tarih ve 2020/849E.,2020/2393K. sayılı kararında; noterin sorumluluğu kusursuz sorumluluk olduğundan, sahte belge ile araç satışında ispat yükünün notere ait olduğu, noterin sahte belgenin aldatma kabiliyetine sahip olduğunu ispat etmesi gerektiği, aksi taktirde doğacak zarardan sorumlu olacağı belirtilmiştir.
“…Davalı noterin sorumluluğu, Noterlik Kanunu’nun 162. maddesine dayalı kusursuz sorumluluk olup, oluşan zarar ile davalı noter işlemi arasında uygun illiyet bağının kurulduğunun kabulü gerekir. Davalı noterin kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldıracak şekilde nedensellik bağının kesildiğini ispat külfeti ise, davalı notere düşmektedir. Hal böyle olunca, mahkemece; aslı temin edilemeyen, bu nedenle iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı tespit edilemeyen sahte nüfus cüzdanına istinaden, söz konusu araç satış işleminin yapıldığı, davalı noterin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, illiyet bağının kesildiğinin davalı noter tarafından ispat edilemediği, bozma sonrası ıslahın söz konusu olamayacağı dikkate alınarak, davanın 17.500,00 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…”
3-) Change Araçtan Araç Muayene İstasyonlarının Sorumluluğu;
31356 sayılı Araç Muayene İstasyonlarının Açılması İşletilmesi ve Araç Muayenesi Hakkında Yönetmelik ile muayene işlemine ilişkin esasların belirlendiği görülmektedir. Yönetmelikte “Araç muayeneleri, 2918 sayılı Kanun, Karayolları Trafik Yönetmeliği, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca yürürlüğe konulan tip onay yönetmelikleri, 26/10/2016 tarihli ve 29869 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Araçların İmal Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmelik ile bu Yönetmelikte yapılan düzenlemeler dikkate alınarak Ek–1’de belirtilen sınıflara göre ve asgari Ek–2’de verilen cetveldeki hususları kapsayan kontrol ve testleri içerir. Bu kontrol ve testlerin yapılması zorunludur.” hükmüne yer verilerek muayene istasyonlarının incelemesi zorunlu unsurlara değinilmiştir. Yönetmelikte yine, zorunlu olarak kontrol edilecek parçalara da yer verilmiştir. Bu parçalar arasında araç şase numarası ve motor numarasının yer aldığı görülmekte olup, motor numarası veya şase numarası değiştirilerek “change” hale gelen araçlar yönünden muayene istasyonlarının sorumluluğunun bulunduğu açıktır. Uygulamada kişiler araç satın almadan önce ekspertiz ve araç muayene işlemleri yaptırmakta, aracın hasar durumunu tespit ettirmek istemektedir. Ancak “change” işlemi ancak dikkatli bir inceleme neticesinde tespit edilebilecek olup bu hususun özel olarak incelenmesini talep etmek önem arz etmektedir. Şayet araç muayene istasyonu tarafından “change” araca “hasarsız” ve benzeri, kusur gizleyen bir değerlendirme yapılmış ise bu noktada araç muayene istasyonlarının da mağdurun zararından sorumluluğu gündeme gelebilecektir. Aracın motor ve şasi numarasını kontrolle görevli olan muayene istasyonunun bu hususta ihmali bulunduğu anlaşılır ise zararın tazmini bunlardan da talep edilebilecektir.
4-) Change Araçtan Satıcının Sorumluluğu;
Aracın motor ve şasi numarasının yer aldığı levhalarda yapılan değişiklik, alıcı tarafından ilk bakışta fark edilemeyeceğinden kanunen “gizli ayıp” niteliğindedir. Gizli ayıp ilk bakışta fark edilemeyecek bir ayıp türü olduğundan satıcının sorumluluğu, aracı teslim ettikten sonra da devam etmektedir. Araç satışında gizli ayıp, ortaya çıktığında veya sahibi tarafından öğrenildiğinde derhal satıcıya bildirilmelidir. Gizli ayıp, ortaya çıktığı halde satıcıya bildirilmezse, araç bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır ve mağdurun satıcıya başvuru hakkına engel teşkil eder. Bildirim süresine riayet edilerek satıcıya başvurulduktan ve olumsuz cevap alındıktan sonra, kişiler yargı yoluna başvurarak satıcından da diğer sorumlularla birlikte zararın tazminini talep edebileceklerdir. Burada önemli olan koşulun satıcıya bildirimde bulunma yükümlülüğü olduğu unutulmamalıdır.
“Somut olayda, davacının 10.05.2010 tarihinde davalıdan noter satış sözleşmesi ile satın alıp adına tescil ettirdiği aracın, motor numarasının değiştirilmesi nedeniyle zapt edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Açıklanan ilkeler doğrultusunda zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince davacı uğradığı zararları akidi olan davalıdan isteyebilir. Hal böyle olunca; mahkemece Borçlar Kanunu’nun 217 maddesi hükmü de dikkate alınmak suretiyle yukarda açıklanan ilkeler doğrultusunda taraf delilleri toplanıp değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddi yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.”
“…Davacının, satın aldığı araçla ilgili olarak Trafik Şube Müdürlüğü’nce tutulan kayıtları, aracın sigorta kayıtlarını, TRAMER kayıtlarını inceleme, TRAMER’e SMS atarak bilgi edinme yükümlülüğü de yoktur. Davalı taraf, satış öncesinde davacıyı aracın hasarlı olduğu konusunda bilgilendirdiğini veya davacının bu hususu bildiğini ispatlayamamıştır. Satışa konu araç hukuki ayıplıdır. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. Davalı satıcının ayıba karşı tekeffül borcu bulunmaktadır. Mahkemece, anlatılanlar ışığında değerlendirme yapılarak bir sonuca varılması gerekirken bu hususlar göz önüne alınmaksızın yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir…”
Görüldüğü üzere, motor ve şasi numaralarında oynama yapmak, bunları yok etmek, okunamaz hale getirmek ve benzeri işlemlerle trafiğe çıkmaması gereken araçların alım satımı gerçekleştirildiğinde, bu araçları bedel ödeyerek edinen kimselerin mağduriyet yaşaması kaçınılmazdır. Zira er ya da geç bu durum tespit edilecek, beklenmedik bir zamanda aracınız elinizden alınabilecektir. Alınması gereken önlemler; dikkat ve özen yükümlülüğüne dikkat etmek, aracın muayenelerini eksiksiz yaptırmak, araca ait resmi kayıtları mümkün olduğu kadar sorgulamak ve satın almadan evvel motor ve şasi numarası incelemesini özel olarak talep etmek, araç satış bedelini banka kanalıyla ödemek ve olası bir zarar nedeniyle kimlere başvurabileceğimizi bilmektir. Yukarıda kısaca açıklandığı üzere “change” araç satışından aracı satan kimse, satışa resmiyet kazandıran makam, aracın muayenesini gerçekleştirerek usulsüz durumu tespit etmeyen muayene istasyonları ve “change” aracın trafikte seyretmesine neden olan idare müşterek ve müteselsilen sorumlu olabilmektedir. Sayılanların sorumluluk esasları her olay özelinde değişebilecek niteliktedir. Her durumda tüm bu sayılanların sorumlu tutulması mümkün olmayabilir. Bu nedenle olası bir mağduriyet durumunda ve hatta mağduriyet gerçekleşmeden önce muhakkak hukuki destek alınarak deneyim sahibi hukukçulardan bilgi edinmek yaşayacağınız mağduriyetin öne geçebilecek, mağduriyet gerçekleşmiş ise zararınızın eksiksiz giderilmesini sağlayacaktır.
Change araç davaları resmî belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını kapsar. Satıcı hukuka aykırı olarak satış yaptığı aracın motor ve şasi numaralarını değiştirdiğinde hem alıcıyı hem de noteri aldatmak sureti ile hareket etmiş olur. Bunun yanı sıra ayıplı ifadan kaynaklanan tazminat davalarına da change araç satışı konu olabilir.
Aracın change araç olup olmadığının anlaşılması ekspertiz aracılığı ile ve teknik donanıma sahip kişilerce yapılır. Change araç tespiti emniyete yapılacak ihbarlar sayesinde de olabilmektedir. Satıcı hukuki açıdan aracın ayıplarını bilmese dahi hukuken bundan sorumludur. Borçlar Kanunu kapsamında bu sorumluluk satıcıya yüklenmektedir.
İHLAL EDİLEN TCK HÜKÜMLERİ
Change araç suçu, dolandırıcılık ve sahtecilik gibi ciddi suçları kapsamaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun 157. maddesi uyarınca, change araç suçu dolandırıcılık kapsamında değerlendirilir ve şu cezalara hükmedilir:
Temel Dolandırıcılık Cezası (TCK m.157):
• 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası,
• 5.000 güne kadar adli para cezası.
Nitelikli Dolandırıcılık Cezası (TCK m.158):
• Eğer dolandırıcılık nitelikli olarak işlenmişse, ceza artırılır:
• 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası,
• 5.000 güne kadar adli para cezası.
Resmi Belgede Sahtecilik (TCK m.204):
• Change araç suçunu işleyen kişiler aynı zamanda resmi belgede sahtecilik suçundan da cezalandırılabilir:
• 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası.
Bu cezalar, change araç suçunun niteliğine göre değişir ve hem dolandırıcılık hem de sahtecilik suçlarıyla bağlantılı olarak ağırlaştırılabilir.
CHANGE (ÇENÇ) ARAÇ KAVRAMI
İngilizce “change” kelimesinden gelen “çenç araç” kavramı hukukumuzda suç olarak düzenlenen bir eylemler bütününü ifade eder. Çenç araç, kimliği değiştirilmiş ve resmi mercilerin kayıtlarında görünen araç ile elde olan ve satın alınan araç arasındaki farklılıklar sonucunda belirlenebilen bir çalıntı ya da kaydı olmayan araçtır. Bu araçlarda eldeki belgelerde görünen kayıtların gerçekliği şüphelidir ve bu bilgilerin var olan araca ait olması da mümkün değildir. Çenç araç kayıtları tamamen yanıltma ve dolandırıcılık amaçlı düzenlenmiştir. Çenç araçlar esasen tescil kaydı bulunmaması gereken araçlardır denilebilir. Kimliksiz ve kayıt dışı araçların belirli tamirat işlemlerinden geçirilerek motor ve şasi numaralarının yeniden düzenlenmesi ve sahte belgeler ile piyasaya sürülmesi ve trafiğe çıkarılması söz konusudur.
Çalışır ve kullanılabilir durumda olan ve satışa çıkarılan bazı araçların motor ve şasi numaralarının ülkemizde trafikte olmayan, hurdaya ayrılmış ve tescil kaydı olmayan araçların bilgileriyle değiştirilmesi, motoru ile şasisi bakımından orijinal olmayan ve yeni üretilen bu araca yeni bir kimlik verilmesiyle piyasaya sürülen Çenç Araçlar özellikle satış sırasında gerekli dikkat ve özen gösterilmediği zaman alıcı/tüketici bakımından bir mağduriyet kaynağı olmaktadır.
Change (Çenç) araçlar, şasisi ve motoru bakımından başka araçların aksamları bir araya getirilerek yeniden üretilmiş ve tescil kaydı alınmış ya da sahte belgeler ile düzenlenmiş bulunan araçlardır ve özellikle yapılan tamirat ve kaynak işlemleri bakımından bir aracın çenç araç olup olmadığı ancak kriminal inceleme ile belirlenebilmektedir. Özellikle İl Emniyet Müdürlükleri Asayiş Şube Müdürlüğü Oto Hırsızlık Büro Amirlikleri bu suçları takip etmek ve çenç araçlara dair işlemleri yapmakla görevli birimlerdir.
Motor şasi numarası; aracın üretildiği ülke, üretici, üretildiği fabrika, araç tipi, motor tipi, kasa tipi, üretim yılı ve fabrikadan çıkan kaçıncı araç olduğu bilgelerini içerir. Şasi numaralarından araca dair tüm bu bilgileri öğrenmek mümkünken, “Change” araçlar Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğü tarafından yeni sahipleri adına tescil edilebilmektedir. Tescil edilen çenç araçlar yönüyle idarenin de sorumluluğu ortaya çıkmaktadır.
Çenç araçlar genel anlamda piyasada gelir elde etmek amacıyla atıl durumda bulunan ve kullanılabilir olmayan ve hurdaya ayrılması ya da trafikten yasaklı olması sebebiyle fiilen piyasaya sürülmesi mümkün olmayan araçların motor bilgileri ile şasi bilgilerinin, hurda araçların parçaları yeniden birleştirmek suretiyle üretilen araçlara girilmesi, işlenmesi ve bunun için gerekli tamirat işlemleri yapılarak üretilen aracın tescil kaydının da suç işlenerek oluşturulması suretiyle trafiğe çıkarılan araçlardır.
Çenç araçlar değişik surette üretilebilen ve piyasada niteliği itibariyle dikkatle incelenmesi gereken araçlardır. Bu araçların şasileri genel anlamda birleştirme suretiyle oluşturulur. Temel aksamları başka araçlardan elde edilmiş ve araca monte edilmiştir. Motoru orijinal değildir ve trafikte olmayan veya hurda bir aracın motorudur ve motor numarası da kazınmış olabilir ya da motor numarası yeniden işlenmiş olabilir.
Kısacası çenç araçlar nitelikleri itibariyle çoğunlukla çalıntı araçların parçaları ile üretilen ve çalıntı olduğu ve hurdaya ayrıldığı için piyasaya sürülmesi mümkün olmayan araçların parçaları kullanılmak suretiyle trafiğe çıkarılan ve aracın kullanımı bakımından da resmi belge ve bilgileri buna göre sahte olarak düzenlenen araçları ifade etmektedir.
Çenç Araç Satışı İle Meydana Gelen Suçlar
Çenç araç satışı ile birden fazla suçun işlenmesi söz konusu olur. Bu suçları kısaca dolandırıcılık/nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçları şeklinde abul etmek gerekmektedir. Ancak satışı yapan ile çenç aracı üreten farklı kişiler ise işlenen suçları bunların rolleri bakımından ayrı ayrı değerlendirmek gereklidir.
“5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
Dolandırıcılık
Madde 157- (1) Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.
Nitelikli dolandırıcılık
Madde 158- (1) Dolandırıcılık suçunun;
a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,
b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,
c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,
j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,
l) (Ek: 24/11/2016-6763/14 md.) Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,
İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/19 md.; Değişik: 3/4/2013-6456/40 md.) Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.[64]
(2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) (Ek fıkra: 24/11/2016-6763/14 md.) Bu madde ile 157 nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.
Resmi belgede sahtecilik
Madde 204- (1) Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.
Resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek
Madde 205- (1) Gerçek bir resmi belgeyi bozan, yok eden veya gizleyen kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
CHANGE (ÇENÇ) ARAÇ SUÇLARINDA SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA
Çenç araçlar, uzmanlık bilgisi olmadan ilk bakışta ve olağan kontrol ile belirlenmesi mümkün olmayan araçlardır. Bu araçların gerçekten çenç olup olmadığı ancak teknik incelemeler ve çoğunlukla kriminal polis ve jandarma laboratuvarları tarafından yapılacak inceleme ile belirlenebilmektedir.
Çenç araçlar, suça konu olan ve suç eşyası niteliğinde olan araçlar olup bunlar hakkında kollukça yapılacak ilk tespitle veya sonrasında teknik inceleme ile suç eşyasına el konulması söz konusu olur. Bir aracın çenç araç olduğu tespit edilmiş ise artık o aracın satın alan ya da satan kişiye iade edilmesi söz konusu olmaz. Çenç araçlar, nitelikleri itibariyle sahte belgeler ve yasal olmayan yollarla üretilmiş araçlar olduklarından suç eşyası niteliğinde olup haklarında yargılama sonucunda müsadere işlemi yapılır.
Çenç araç şüphesi veya buna dair bir tespit yapılması halinde Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulması ayrıca satıcı kişiye karşı hukuk davası açılarak 6098 sayılı Borçlar Kanunu ve tüketicinin korunmasına ilişki kanun hükümleri kapsamında yasal haklar kullanılmalıdır.
Aracın çenç olduğu kesin olarak bilirkişi ya da kriminal inceleme ile belirlenmiş olmalıdır.
Araca dair bütün resmi kayıtlar ilgili mercilerden ve tescil birimlerinden ve Araç Muayene Bilgileri yetkili kurumlardan Mahkemece istenmelidir hem ceza davasında hem de hukuk davasında.
Çenç araçlar niteliği gereğince Ayıplı Araçlardır ve bu araçlardaki ayıbın gizli ayıp olduğu kabul edilmektedir. Ayrıca mevcut araca dair var olan tescil kayıtları da çenç olup olmadığını tespit bakımından alıcıyı güvenmeye ikna eden nitelikte olup, bu haliyle ayıbın suç işlenerek oluşturulduğu ve tüketiciyi ya da alıcıyı yanıltmayı amaçladığı açıktır.
Yapılacak soruşturma sonucunda çenç aracı satan ve üretenler hakkında İddianame tanzim edilir ve kovuşturma aşamasına geçilir. Çenç araç satışı bir hileli satıştır ve dolandırıcılık suçuna vücut verir. Satan kişi araca ilişkin belgeleri de düzenlemiş ve tescil kayıtlarını değiştirmiş ise TCK’da düzenlenen diğer bazı suçlar da işlenmiş olacaktır.
KAYNAKLAR
1-Antolıseı, Francesco, Manuale di diritto penale, Parte Speciale II, 4. edizione, Milano 1960, s.509-510;
2-Erem, Faruk – Toroslu, Nevzat: Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara 2000, s. 258;Toroslu, Nevzat, Ceza Hukuku Özel Kısım, Ankara 2015.: s. 235.
3- Gıovagnolı, Roberto: Studi di diritto penale parte speciale, Milano 2008, s. 51.
4-De Vabres, Donnedieu: “Sur la notion de faux intellectuel en droit pénal français”,Revue Science Criminelle,1941, s.278.
5-Erman, Sahir: Sahtekârlık Suçları, İstanbul 1987, s.296.
6-Özbek, Veli Özer/Doğan, Koray/ Bacaksız, Pınar/ Tepe, İlker; Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 10.Baskı, Ankara 2016.: s.838;
7-Ünver, Yener; “TCK’daki Evrakta Sahtecilik Suçları”, Hukuk Köprüsü, Cilt:3, Sayı:4, Haziran 2013 “TCK’daki Evrakta Sahtecilik Suçları”, Hukuk Köprüsü, C. 3, S. 4, Haziran 2013;
8-Koca, Mahmut/ Üzülmez, İlhan: Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 3. Bası, Ankara 2016. s.718;
9-Özgenç, İzzet: Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 5.Bası, Ankara 2010, s. 160. 10-Erman, Sahir/ Özek, Çetin; Ceza Hukuku Özel Bölüm Kamu Güvenine Karşı Suçlar, İstanbul 1996, s.538;
11-Gökcan, Hasan Tahsin: “Özel Belgede Sahtecilik Suçu”, Ankara Barosu Dergisi, Y. 2010, S. 1, s. 209-236.: s.226.
12- Şirin, S., “Motorlu araç kimliğinin tespiti”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 12, 26–30, 63–69, 111, (2008).
13- Atay, M., “Kazınmış Numaraları Restore Etme Yöntemlerinin Kaçak Otoların Tespitinde Kullanılmasına Yönelik çalışma”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 11–19, 45, (2001).
14- Inman, K.(M.Crim.), Rudin, N.(Ph.D.) (2001) Principles and Practice of Criminalistics: The Profession of Forensic Science, p.93, Crc Press, Florida
15- Oto Hırsızlığı ile Mücadele Teknikleri, E.G.M. Yayın Katalog No:407, s.19-20-21-29-45-5152-53,Ankara, 2006
16- Çiçek, Z.(2007) İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi’nce Düzenlenmiş Oto Hırsızlığı Dosyalarının Analizi, s.3-15, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü, İstanbul
17-Aşıcıoğlu, F. (2005) Adli Belge İncelemesi: Sahtecilik-İğfal Kabiliyeti (İsmail ÖZKAN), 1.Baskı, s.198-199, Beta Yayınevi, İstanbul içinde
18-Öztürk C. (2006), Ceza Muhakemesinde İz Bilimi Kriminalistik Gerçeği, 1. Baskı, s.128, Seçkin Yayınevi, Ankara
19- Sander E.,(1997), Olay Yerinde Kriminalistik, s.163, Ocaklar Matbaacılık, Ankara
20- 24.02.2001 tarih ve 24328 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Motorlu Araçların ve Römorklarının Zorunlu Tanıtım Levhaları ve Etiketleri, Takılma Yerleri ve Yöntemleri İle İlgili Tip Onayı Yönetmeliği (76/114/At)
21- 22.01.2003 onay tarihli E.G.M. Oto Hırsızlığı İle Mücadele Yönergesi,
22- Şasi ve Motor numaraları Bilgilendirme Programı, 02.05.2002, BMC Sanayi ve Ticaret AŞ, İzmir
23-Büyükyıldırım, S., “Oto Hırsızlığı Ve Otodan Hırsızlık Suçlarının Ortaya Çıkmasında Konum Temelli Faktörlerin Rolünün İncelenmesi: Ankara İli Örneği”, Yüksek Lisans Tezi, Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 75–79, (2006).
24-İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, 8. İDD, E. 2019/991 K. 2020/1684 T. 8.12.2020
25-Danıştay İDDK., E. 2019/1848 K. 2019/6513 T. 12.12.2019
26-Danıştay 15. Daire 2014/ 9944 Esas 2015 / 954 Karar 19.02.2015 tarihli kararı
27-Danıştay 15. Daire 2013/8932 Esas 2017/1580 Karar 05.04.2017 tarihli kararı
28-Danıştay 15. Daire 2013/1797 Esas 2017/1576 Karar 05.04.2017 tarihli kararı
29-Danıştay 15. Daire 2013/1869 Esas 2016/5967 Karar 12.12.2016 Tarihli Kararı
30-Danıştay 15. Daire 2013/1799 Esas 2017/1577 Karar 05.04.2017 tarihli kararında
31-Danıştay 15. Daire 2013/1608 Esas 2017/1575 Karar 05.04.2017 tarihli kararı
32-Yargıtay 3.HD. E.2020/849 K.2020/2393 T.16/03/2020
33-Yargıtay 13. HD. E. 2014/40668 K. 2015/35250 T. 2.12.2015
34-Yargıtay 3. HD. E. 2020/7881 K. 2021/589 T. 28.1.2021