Islah Talebinde Kesin Sürenin Yargılama Konusuna ve Davaya Etkisi

  • Anasayfa
  • Genel
  • Islah Talebinde Kesin Sürenin Yargılama Konusuna ve Davaya Etkisi
Şahin hukuk blog

ISLAH TALEBİNDE KESİN SÜRENİN YARGILAMA KONUSUNA VE

DAVAYA ETKİSİ

                                                                                              Av.Hüseyin Şahin

                                                                                              Osmaniye Barosu-103

                                                                                                      03/07/2023

ÖZET

Islah, davacı veya davalının, iddianın ve savunmanın değiştirilmesi yasağı kapsamındaki usul işlemlerini, karşı tarafın iznine ve hâkimin onayına bağlı olmaksızın belli kurallar çerçevesinde bir defaya mahsus olmak üzere düzeltmesini sağlayan bir usul hukuku kurumudur.

Mahkemede ıslah talebi için süre talep edilmesi veya mahkemece re’sen talebin somutlaştırılması taleplerine karşı mahkeme hakiminin kesin süre vermesinin şartları düzenlenmiş midir? Aynı zamanda mahkemede davacı tarafın ıslah için süre talep etmesinde hakimin kesin süre vermesi ve bu kesin süre sonunda ıslah talebinin mahkemeye sunulmaması veya dilekçe verilmesine rağmen harcın ikmal edilmemesi halinde mahkemenin ne şekilde karar vereceği konusunda nasıl bir sonuç ortaya çıkacaktır?

Anahtar kelimeler: ıslah, ıslah talebi, tam ve kısmi ıslah, harç, düşme, davanın açılmamış sayılması

SUMMARY

Islah is a procedural law institution that allows the plaintiff or the defendant to correct the procedural transactions within the scope of the prohibition of changing the claim and defense, for once, within the framework of certain rules, without the consent of the other party and the approval of the judge.

Are the conditions for the court judge to give a definite time against the requests of the court to request time for the correction request or to concretize the request ex officio by the court? At the same time, what will be the result of the court’s decision if the judge gives a definite time when the plaintiff requests time for correction and if the correction request is not submitted to the court at the end of this definite period, or if the fee is not replenished despite the petition?

Keywords: improvement, improvement request, full and partial correction, fee, dismissal, dismissal of the case

I.GİRİŞ

Bu makalemizin konusunu ıslah yolu ile dava değerinin artırılması ve buna ilişkin ortaya çıkan bazı hukuki sorunların incelenmesi oluşturmaktadır. Makalemizde, dava değerinin artırılması açısından belirsiz alacak davası ve kısmi davanın değerlendirilmesi, ıslah harcının ödenmemiş olmasının ıslah işlemine etkisi, ıslah dilekçesinde faiz talep edilmemesinin sonucu, ıslah yoluna bir kez başvurulabileceği kuralının dava değerinin artırılması açısından gerekliliği konuları inceleme konusu yapılmaktadır.

İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı yazılı yargılama usulüne tabi davalarda cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesinin verilmesinden sonra başlar. Başka bir anlatımla davacı cevaba cevap dilekçesi ile iddiasını; davalı ise ikinci cevap dilekçesi ile savunmasını serbestçe değiştirip genişletebilir. Basit yargılama usulünün uygulandığı davalarda ise bu yasak davacı yönünden davanın açılması ile; davalı yönünden ise cevap dilekçesinin verilmesi ile devreye girer. Her iki yargılama usulüne tabi davalar açısından da geçerli olmak üzere ön inceleme aşamasında ön inceleme duruşmasına taraflardan birinin mazeretsiz olarak gelmemesi halinde duruşmaya gelen taraf serbestçe iddia veya savunmasını değiştirip genişletebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise iddianın veya savunmanın değiştirilmesi ya da genişletilmesi yasağı başlar. Bu yasak ya ıslah ile ya da diğer tarafın açık muvafakati ile aşılabilmektedir. Bu nedenle ıslah, kendine özgü hukuki bir çare ve yoldur.

Islah sözlü olarak yapılabileceği gibi, yazılı olarak da yapılabilir (HMK m. 177/1). Islah duruşmada sözlü olarak yapılmış ise, sözlü ıslah beyanı tutanağa geçirildikten sonra, altı ıslah talebinde bulunan tarafından imzalanır (HMK m. 154).

Tek taraflı bir irade beyanıyla kullanılan ıslahın yapılabilmesi için hâkimin onay vermesine veya karşı tarafın muvafakatini almaya gerek yoktur. Hâkim, sadece ıslahın koşullarını inceler ve yapılan ıslahın geçerli olup olmadığım değerlendirir. Islah nitelik olarak değerlendirildiğinde, taraflardan birinin tahkikat aşamasında yapmış olduğu usul işlemini düzeltmesidir.

 

Şu hâlde kanunun aradığı şartlara ve usulüne uygun olarak yapılan ıslah, tek taraflı irade beyanı ile kullanılan ve sonuç doğuran bir usulî işlemdir; mahkemenin ya da karşı tarafın rızasına bağlı değildir. Kısmi davada ıslah yoluyla dava değerinin artırılması mümkündür. Davacının, aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının tamamı yerine şimdilik belirli bir kısmını dava edip, bakiyesini dava kapsamı dışında tutmasına kısmi dava denilmektedir[1]. Kısmi davada yargılama sonucu ortaya çıkan miktara “tespite ilişkin bölüm” denilmekte, bu bölüm için uzun yıllar boyunca ikinci bir dava (ek dava) açılmakta iken, Anayasa Mahkemesi’nin mülga 1086 sayılı HUMK’un 87/son maddesini iptal eden 20.07.1999 tarihli 1/33 sayılı kararından sonra ıslah adı altında dava değerinin artırılması uygulamasına geçilmiş bulunmaktadır.

Uygulamada eskiden beri tam olarak miktarı bilinemeyen alacaklar için kısmi dava açılması yoluna gidilmesinin nedenlerinden birisi, eda davası açılabilen hallerde tespit davası açılamayacağına dair Yargıtay uygulamasıydı. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girmesi ile birlikte miktarı bilinemeyen alacaklar için artık tespit, belirsiz alacak davası ya da kısmi dava açılması mümkün hale gelmiştir. Miktarı bilinmeyen alacaklar nin artırılması konusu halen güncelliğini korumaktadır. HMK m. 109/2 hükmünün 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644   ve miktarı açıkça belirli alacaklar için de kısmi dava açmak artık mümkün

Yargıtay kararlarına yansıyan ıslahla ilgili meseleler özellikle dava değerinin artırılmasının tam mı yoksa kısmi ıslah mı olduğu tartışması ve buna bağlı olarak davanın açıldığı tarih, zamanaşımı def ’inin ileri sürülmesi, artırılan değer için faizin hangi tarihten işlemeye başlayacağı, bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı konuları üzerinde olmuştur.

  1. KAPSAMI VE SAYISI

Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir (HMK. m. 176/1). Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir (HMK. m. 176/2). Taraflar, ıslah yolu ile iddialarını ve savunmalarını genişletip değiştirebilirler. Yargılamanın ilk aşaması olan lâyihalar teatisinden sonra davacı, dava sebebini meselâ ödünç (karz) sebebini değiştirip, bunun yerine sebepsiz zenginleşme sebebine dayanabilecektir. Keza, davasını dayandırdığı vakıaları lâyihalar teatisi aşamasındaki dilekçelerinde eksik belirten davacı, bu aşamadan sonra ıslah yolu ile tamamlayabilecektir. Meselâ bir malın teslimine ilişkin olmak üzere aynen ifa yerine ıslah yoluyla talebini nakden ifaya çevirebilecek ya da talep ettiği mal yerine başka bir malı netice-i talebini ıslah ederek aynı dava içinde ileri sürebilecektir.

Davalı da, lâyihalar teatisi aşamasındaki dilekçelerinde eksik bıraktığı savunma sebeplerini daha sonra ıslah yoluyla ileri sürebileceği gibi, savunmasını dayandırdığı vakıaları da değiştirebilir.

Uygulamada, zamanaşımının ıslah yoluyla ileri sürülüp sürülemeyeceği konusunda tereddüt mevcut olmakla beraber, zamanaşımı savunması ilk itirazlardan olmadığından ıslah yoluyla da ileri sürülebilir. Doktrindeki hâkim görüşe ve Yargıtay uygulamasına göre davada ıslah yoluyla taraf değiştirilmesi caiz değildir.

III. ISLAHIN ZAMANI VE ŞEKLİ

Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir (HMK. m. 177/1).Islah sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir (HMK. m. 177/2).

  1. ISLAHIN AMACI

Islahın amacı, yargılama sürecinde şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olup ıslah, tahkikat aşamasında yapılmış olan hatalı bazı taraf usul işlemlerini bir defaya mahsus olmak üzere düzeltme hakkı veren hukukî bir çaredir. Islah yoluna başvuran taraf, diğer hukuki imkânlara nazaran daha kısa sürede ve daha az masrafla gerçekte istediği sonuca ulaşır. Eğer taraflara ıslah hakkı tanınmamış olsa idi, genel olarak davacı tekrar dava açmak zorunda kalacaktı.

Sonuç olarak, ıslah dava sebebinin veya savunmanın değiştirilmesi, delillerin ileri sürülmesi ve davaya dâhil edilmemiş vakıaların davaya dâhil edilmesi amaçlarına hizmet eden hukuki bir müessesedir.

  1. ISLAHIN ŞARTLARI

Islah, bir davada taraflara bir defaya mahsus olmak üzere tanınmış istisnai bir hak ise de, yargılama süreci boyunca yapılan her usûl işleminin ıslahla değiştirilmesi ya da düzeltilmesi mümkün değildir. Kanun koyucu, ıslah hakkının kullanılabilmesini bazı şartların gerçekleşmesine bağlamakla birlikte bu şartlara Kanun’da ıslaha ilişkin hükümlerde dağınık bir şekilde yer verilmiştir. Islahın şartlarının şu şekilde sıralanması mümkündür.

*    Islaha elverişli bir usul işleminin bulunması (HMK m. 176/1).

*    Islahı davanın taraflarının yapabilmesi (HMK m. 176/2).

*    Islaha tarafların sadece bir kez başvurabilmesi (HMK m. 176/2).

*    Islahın tahkikatın sonuna kadar yapılabilmesi (HMK m. 177).

*   Islahın yazılı olarak bir dilekçeyle veya sözlü olarak yapılabilmesi (HMK m. 177/2).

*   Islah yoluna başvuran tarafın, ıslah yapılması nedeniyle ortaya çıkan yargılama giderlerini ve karşı tarafın zararlarını tazmin etmesinin gerekmesi (HMK m. 178).

Islah eden taraf, ıslah sebebiyle geçersiz hâle gelen işlemler için yapılan yargılama giderleri ile karşı tarafın uğradığı ve uğrayabileceği zararları karşılamak üzere hâkimin takdir edeceği teminatı kanunda öngörülen 1 haftalık süre içinde mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Aksi hâlde, ıslah yapılmamış sayılır. Karşı tarafın zararının kesin olarak tespit edilmesinden sonra, mahkeme veznesine yatırılan miktar eksikse tamamlattırılır, fazla ise iade edilir (HMK. m. l78/2).

  1. ISLAH HARCININ ÖDENMEMİŞ OLMASININ ISLAH İŞLEMİNE ETKİSİ

Açılan her dava, harçtan istisna ve muafiyet söz konusu olmadıkça harca tabidir. Nisbi harca tabi bir dava açılmış ise 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca karar ve ilam harcının peşin yatırılması gerekecektir. Harçlar Kanununun 32. maddesi “yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını” düzenlemektedir. Hükümde geçen yargı işleminden anlaşılması gereken Harçlar Kanununa ekli (1) sayılı Tarife’de sayılan mahkeme ve taraflara ait usul işlemleridir. Aynı Kanunun 30. maddesi ise yargılama sırasında noksan tespit edilen değer üzerinden harcın ödenmesini düzenlemektedir.

Şu halde, madde içeriğine göre noksan harç tamamlanmaz ise dosya işlemden kaldırılacaktır. Kısmi ıslah ile dava değeri artırılmış ise bu durumda ıslah, bir taraf usul işlemi olduğundan nisbi harcın yatırılması gerekecektir. Eğer harç yatırılmamış ise Harçlar Kanunu m. 32 uyarınca müteakip işlemler yapılamayacaktır. Müteakip işlemlerin yapılamamasından anlaşılması gereken davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesidir[2]. Harçlar Kanunu’nun 32. maddesinde ise harcın hiç ödenmemesi durumu düzenlenmektedir. Bu maddede harcın ödenmemesinin yaptırımı olarak dosyanın işlemden kaldırılmasından söz edilmemektedir. Yargı kararlarında, Harçlar Kanunu’nun 30. maddesindeki düzenlemeden hareketle, harcın noksan yatırılması (Harçlar Kanunu m.30) ile hiç yatırılmaması hükümleri (Harçlar Kanunu m. 32) birlikte değerlendirilerek, ıslah harcının yatırılmaması durumunda dosyanın işlemden kaldırılacağına karar verildiği görülmektedir[3]. Yargıtay, bir kararında, ıslah sureti ile dava değerinin artırılması Harçlar Kanunu’nun 30. maddesinde ifade edilen değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olması niteliğinde olduğundan ıslah ile talep sonucunun artırılmasında bu hükmün uygulanarak dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir[4]. Davanın açılmamış sayılmasına karar verilmeden önce HMK m. 150’de yer alan 3 aylık sürenin dolması gereklidir. Bu süre içerisinde davacı eksik harcı ikmal eder ise davaya kalındığı yerden devam olunacaktır[5].

Ancak, Yargıtay, bazı kararlarında, tamamlama harcı yatırılmayan ıslah beyanının yok hükmünde olduğuna veya dilekçenin ıslah dilekçesi niteliği taşımadığına karar vermiştir[6]. Söz konusu kararlar, Yargıtay’ın Harçlar Kanunu m. 30’a yapmış olduğu atfıyla dosyanın işlemden kaldırılması gerekeceği yönündeki kararlarından farklı bir özellik taşımaktadır. Zira, ıslah beyanının yok hükmünde olduğunun yani hukuki sonuç doğurmayacağının kabulü halinde, mahkemenin ayrıca dosyanın işlemden kaldırılması kararı vermesine gerek almayacaktır. Bu kararlarda söz edilen yok hükmünde sayılma sonucuna, HMK m. 178’de yer verilen ıslah sebebiyle ortaya çıkan yargılama giderleri ve karşı tarafın zararının bir haftalık süre içerisinde ödenmemesi halinde ıslahın yapılmamış sayılacağını düzenleyen hükümden hareketle varılmış olması muhtemeldir. Islah harcının yatırılmaması ise HMK m. 178’deki durumdan farklıdır. Islah harcının yatırılmaması durumunda müteakip işlemlerin yapılamayacağına yönelik düzenlemenin usul hukukunda bir karşılığı olmalıdır. Durumu somutlaştırmak gerekirse, davacının mahkemece verilen süre içerisinde tamamlama harcını yatırmadığı varsayımında mahkemece ıslah beyanı hiç yokmuşçasına mı bir hüküm verilmeli, yoksa ıslahla arttırılan kısım için dosyanın işlemden kaldırılmasına ve sonrasında da eğer yenileme yapılmamışsa davanın açılmamış sayılmasına mı karar verilmelidir? Her iki kararın farklı usuli sonuçları olacaktır. Bu konuda Yargıtay kararlarında bir tutarlılık ve açıklık olmadığı görülmektedir. Harçlar Kanunu m. 32’de, m. 30’dakinin aksine dosyanın işlemden kaldırılmasından söz edilmemektedir. Bu durumda ıslah harcının hiç yatırılmamasına bağlanan hukuki sonuç açısından bir kanun boşluğu olduğundan söz etmek mümkündür[7].

Harcı yatırılmayan ıslah beyanının yok hükmünde olduğunun kabulü halinde, ıslah hakkı kullanılmış sayılacak mıdır? Bu soruya olumsuz cevap verilmesi gerektiği düşüncesindeyiz. HMK m. 180’de yer verilen tam ıslahta bir haftalık süre içerisinde ıslah dilekçesi verilmemesinin yaptırımı ıslahın yapılmamış sayılması ve ıslah hakkının kullanılmış sayılmasıyken; HMK m. 181’de yer alan kısmen ıslah başlıklı madde, ıslah hakkının kullanılmış sayılmasına yönelik bir ibare içermemektedir. Dava değerinin artırılmasına yönelik kısmi ıslahın yargılamayı geciktirmesi söz konusu olmayacaktır; sadece dava değeri değişecektir. Sırf harcın yatırılmamış olması sebebiyle, ıslah hakkının kullanılmış sayılmasını kabul etmek orantısız ve ağır bir yaptırım olacaktır. Bu nedenle, yargılama sırasında yeni bir ıslah beyanı verilebileceği ve durumun da HMK m. 176/2’de düzenlenen ıslah yoluna yargılama sırasında bir kez başvurulabileceği kuralına aykırılık teşkil etmeyeceği kabul edilmelidir. Davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği kabulünde ise iki ihtimal söz konusudur. Mahkeme, esas hükümle birlikte harcı yatırılmayan ıslah beyanı hakkında davanın açılmamış sayılmasına karar vermeli ya da harcı yatırılmayan bu ıslah beyanını ayrı bir dosyada tefrik ederek karara bağlamalıdır. Bir görüşe göre, kısmi ıslahta, verilen kesin süreye rağmen, ıslah harcının yatırılmaması halinde, ıslah hiç vaki olmamış gibi, asıl talebe göre nihai hüküm oluşturulmalıdır. Aksi halde, koşulları gerçekleşmeyen kısmen ıslaha göre asıl davanın gecikmesi söz konusu olacaktır.

Tam ıslahta ise durum farklıdır; ıslah harcı yatırılmadan davaya devam edilemez. Bu halde dosya işlemden kaldırılmalıdır[8]. Yok hükmünde sayılma kendiliğinden hukuki sonuç doğurur[9]; bunun için hakimin nihai kararına ihtiyaç olmayacağından, ilk ıslah dilekçesi için süresi içerisinde harç ödenmemiş ise aynı yargılama içerisinde yeni bir ıslah dilekçesi verilmesi mümkün olmalıdır. Mahkeme tarafından ıslah harcının tamamlanması için verilen sürede harcın tamamlanması halinde ise ıslah beyanı hukuki sonuç doğuracaktır.

Yargıtay, bu durumun, harç alınmadan esas defterine kayıt yapılması halinde deftere kayıt tarihinin davanın açılması açısından esas teşkil etmesi ile benzer bir hal olduğunu, bu nedenle de ıslahın yapılma zamanı açısından ıslah dilekçesinin ilk verildiği tarihin esas alınması gerektiğine hükmetmiştir[10].

SONUÇ

Özel hukuk ilişkilerindeki şekil ve sürat ihtiyacı hangi derecede olursa olsun, özünde mevcut hakkın şekle feda edilmesi, sonuçta, hukuka duyulan güveni de ortadan kaldırabilecektir. Bu sebeple, şekil ve hız ihtiyacı sebebiyle konulmuş usul kurallarına aykırılığın doğurabileceği maddi hak kayıplarının telafisi için imkân tanınması zorunludur. İşte ıslah, bu amaçla düzenlenmiş bir müessesedir: Amaç, hızlı ve şekle bağlı yargılamanın ortaya çıkarabileceği maddi hak kayıplarını telafi etmektir; maddi gerçeği şekle kurban olmaktan kurtarmaktır. Ancak süratli yarılama ihtiyacı devam ettiğinden, ıslah sadece bir kez kullanılabilir (HUMK 83/son cümle) ve kullanılabilmesi de bazı aşamaların geçirilmemiş olmasına bağlıdır (HUMK 84). Islahın amacı, yargılama sürecinde, şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olduğundan, hak ve alacağı bu sürecin dışında ortadan kaldırmış olan işlemlerin, yani maddi hukuk işlemlerinin ıslah yoluyla düzeltilebilmesi, elbette ki mümkün değildir. Bir başka deyişle, maddi hakkı sona erdiren maddi hukuk işlemleri, ıslahla düzeltilemez. Feragat, kabul, sulh gibi işlemler, velev ki dava içinde yapılsın, asıl hakkı ortadan kaldırdıklarından, usul işlemi olduğu kadar (davayı etkilediği için usul işlemidir), maddi hukuk işlemi mahiyeti taşımaktadır ve bu sebeple, bu işlemlerin de ıslah yoluyla düzeltilmesi imkânsızdır. Çünkü ıslah, yargılama hukukunun şekle ve süreye bağlılığından kaynaklanan zımnî hak kayıplarının telafisi için öngörülmüş bir 6100 sayılı HMK’nın 176. maddesine göre, taraflardan her biri, yaptığı usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Yine aynı Kanunun 177. maddesine göre ıslah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.

Islah nedeni ile kesin süre verilebilmesi için, tarafın ıslah ettiğini bildirmesi gerekir. Islah ettiğini bildiren tarafa ıslah dilekçesini vermesi için kesin süre verilebilir. Ancak taraf ıslah yapmak için süre istemişse henüz ıslah yapmadığından kesin süre verilemez. Zira ıslah tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. Davacı ıslah yapmak için süre istememiş ve tahkikat tamamlanmadan ıslah yapmıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle Mahkemenin hatalı değerlendirme ile kesin süreye dayanarak ıslah talebini dikkate almaması bozmayı gerektirmiştir[11].

Mahkeme hakiminin kesin süre vermesi ıslah edildiğinin sözlü beyan üzerine tutanağa geçirilmesi ile harcın ödenmesi için süre verilmesi durumunda; dilekçe ile ıslah başvurusu yapılması hakinde harcın ikmali için süre verilmesi ve ıslah dilekçesinin karşı tarafa tebliğine karar verilmesi yönünde süreler verilebilir. Bu işlemlerin yapılmamış olması halinde ıslah yoluna başvurulmamış sayılır ve yeniden ıslah yapılmasına engel olunamaz. Ancak tam ıslah halinde yeniden dava dilekçesi verilmesi ve harcın ikmali için süre verilmesi durumunda harcın dava şartı olması sebebiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilebilir. Kısmi ıslahta ise yeniden talep edilen süreler sebebiyle kötü niyetli ıslah işlemi sebebiyle yargılama giderlerine ve karşı tarafın zararlarının ödenmesine karar verilebilir.

KAYNAKLAR

1.Alangoya, Yavuz H./Yıldırım, Kamil M./ Deren-Yıldırım, Nevhis (2009) Medeni Usul Hukuku Esasları, İstanbul, Beta Yayınları, s. 213;

2.Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder/Taşpınar Ayvaz, Sema (2016) Medeni Usul Hukuku, Ankara, Yetkin Yayınları, s. 304;

3.Kuru, Baki (2016) İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, İstanbul, Legal Yayıncılık, s. 218;

4.Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammet (2016) Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara, Yetkin Yayıncılık, s. 257;

5.Tanrıver, Süha (2011) Kısmi Dava Kurumu Üzerine Düşünceler, Makalelerim II, Ankara, Adalet Yayıncılık, s. 95-113, s. 95.

  1. Yılmaz, Ejder (2013) HMK Şerhi, Ankara, Yetkin Yayınları ve orada anılan Yargıtay 8. HD. 2006/6721E., 2007/274K., 23.01.2007T. sayılı kararı;

7.Kuru, Baki (2001) Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, C:II, İstanbul, Demir Demir Yayıncılık, s. 1587;

  1. Tutumlu, Mehmet Akif (2015) Medeni Usul Hukukunda Islah, Ankara, Seçkin Yayınları, s. 341-347)
  2. Oğuzman, Kemal/Barlas, Nami (2016) Medeni Hukuk, İstanbul, Vedat Kitapçılık, s.77.
  3. Deynekli, Adnan (2013) Medeni Usul Hukukunda Islah, Ankara, Bilge Yayınevi, s. 41.

[1]              Alangoya, Yavuz H./Yıldırım, Kamil M./ Deren-Yıldırım, Nevhis (2009) Medeni Usul Hukuku

Esasları, İstanbul, Beta Yayınları, s. 213; Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder/Taşpınar Ayvaz, Sema (2016) Medeni Usul Hukuku, Ankara, Yetkin Yayınları, s. 304; Kuru, Baki (2016) İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, İstanbul, Legal Yayıncılık, s. 218; Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammet (2016) Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara, Yetkin Yayıncılık, s. 257; Tanrıver, Süha (2011) Kısmi Dava Kurumu Üzerine Düşünceler, Makalelerim II, Ankara, Adalet Yayıncılık, s. 95-113, s. 95.

[2]              Yılmaz, Ejder (2013) HMK Şerhi, Ankara, Yetkin Yayınları ve orada anılan Yargıtay 8. HD.

2006/6721E., 2007/274K., 23.01.2007T. sayılı kararı; Kuru, Baki (2001) Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, C:II, İstanbul, Demir Demir Yayıncılık, s. 1587; Karslı, s. 430; Kuru (2016), s. 591 vd.

[3]              Yargıtay 2. HD. 2016/4186E., 2016/9821K., 12.05.2016T. : “İpoteğin kaldırılmasına ilişkin istemler

nispi harca tabi olup, davanın değeri ipotek miktarı olduğundan, bu bedel üzerinden nispi harç tamamlattırılmadan müteakip işlemler yapılamaz (Harçlar Kanunu m. 30-32). Açıklanan nedenlerle nispi peşin harç noksanlığının tamamlattırılması, tamamlanmaması halinde Harçlar Kanununun 30. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken harç eksikliği tamamlanmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir”. <www.legalbank.net>

[4]              Yargıtay 15. HD. 2015/5702E., 2016/3277K., 08.06.2016 <www.kazanci.com>

[5]              Yargıtay 1. HD. 2009/5124E., 2009/6043K., 27.05.2009T.: “Hemen belirtilmelidir ki, 492 Sayılı

Harçlar Yasasının 32. maddesine göre yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamaz şeklindeki yasal düzenlemede öngörülen -müteakip işlemler yapılamaz- hükmünde kastedilen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi olmayıp işlemden kaldırılması olduğu açıktır” <www.legalbank.net>

[6]              Yargıtay 9. HD. 2013/16507E., 2014/940K., 21.01.2014T.: “Mahkemece, tamamlama harcı

yatırılmayan ve dolayısıyla yok hükmünde olan ıslah beyanına değer verilmesi bozma nedenidir” (www.legalbank.net); Yargıtay 19. HD. 2014/10619E., 2014/13513K., 16.09.2014T;“Davacı vekilinin ıslah niteliği taşımayan dilekçesine dayanılarak davanın alacak davası niteliğinde görülüp sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir”; Yargıtay 1. HD. 7029E./8299K.,13.07.2009T.: “Birleşen dosya davacıları dilekçe ile ıslah isteğinde bulunmuşlarsa da başvuruları harçlandırılmamıştır. O halde, birleşen dosya davacıları bakımından HUMK’un 83 ve sonraki maddelerinde öngörüldüğü şekilde bir ıslahın yapıldığı söylenemeyeceği gibi muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak usulüne uygun bir talebin varlığı da kabul edilemez. Hal böyle olunca, yasada öngörülen şekilde ıslah gerçekleşmediği gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekir” (Aktaran: Tutumlu, Mehmet Akif (2015) Medeni Usul Hukukunda Islah, Ankara, Seçkin Yayınları, s. 341-347)

[7]              Kanun hükümlerinin yorumlanması sonucunda hukuksal soruna cevap veren, olaya uygulanabilir bir

hüküm bulunmazsa bu konuda bir kanun boşluğunun varlığından söz edilir (Oğuzman, Kemal/Barlas, Nami (2016) Medeni Hukuk, İstanbul, Vedat Kitapçılık, s. 77).

[8]              Tutumlu, s. 348

[9]              Oğuzman/Öz, s. 127.

[10]             Yargıtay 11. HD. 10588E./11807K., 13.11.2009 (Aktaran: Deynekli, Adnan (2013) Medeni

Usul Hukukunda Islah, Ankara, Bilge Yayınevi, s. 41).

[11]             Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2014/25587 E.  ,  2015/35828 K. 17.12.2015

Şahin hukuk bürosu osmaniye

1998 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra Osmaniye Barosunda stajımı tamamlayarak aynı ilde ofisimi açtım..

Poyraz İşhanı A Blok K:4 No:14 Merkez/ Osmaniye
0(505) 624 96 03